Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Diasporanın, sürgüdeki Kürtleri

Diasporanın, sürgüdeki Kürtleri

Kurtuluş Savaşını Türklerle Kürtler birlikte verdi. Fakat bilinmelidir ki Kürt sorununu devletin kuruluşunda verilen hatalı kararlar yaratmıştır. 1980’lere gelindiğinde İran, Irak ve Türkiye’den Kürtlerin yurtdışına yoğun şekilde göçleri oldu, çünkü 12 Eylül cuntası Kürtlere işkence ve zulüm yaptı. 1990’larda ise Türkiye´de patlak veren şiddet olaylarından dolayı, yüz binlerce Kürt ülkelerini terk edip başka ülkelere sığınmacı olarakgittiler.

Şimdi ise medyada, Kürt sorununun çözümüyle  ilgili olarak hep bir muhatap sorunu tartışılıyor. Dolayısıyla CNN-Türk de halen sürgünde yaşayan Sayın Yaşar Kaya’ı ciddiye alarak onunla Kürt açılımı üzerine geçenlerde bir görüşme yaptı. Ben CNN-TÜRK’te onunla yapılan bu canlı yayını izlediğimde, görüşmeyi yapan CNN-TÜRK gazetecisinin Sayın Yaşar Kaya’ya yayındaki yaklaşım biçimini çok art niyetli buldum, çünkü röportajda Kürtler arası gerilimi artıracak ve Kürt dünyasını birbirlerine düşürecek soruları Yaşar amcaya sordular. Dolayısıyla bu soruların çözüme faydası olmaz. Değerli Yaşar amcanın çözümle ilgili görüşleri alınmalıdır, ama bu görüşler alınırken ona sorulan sorular Kürt sorununun çözümünün nasıl olacağı konusunu irdelemelidir, aksi gazetecinin iyi niyetli olmadığını gösterir.

Değerli Yaşar amcanın, bugünkü KP´daki yazısında, “Üç askeri darbenin iki tanesini hapishanelerde karşıladık. Şimdi herkes konuşuyor, herkes kalem sallıyor. Artık suç olan fikir yok, herkes konuşuyor, bu da bir süreçtir. Her şey çözüme doğru gidiyor ve biz Avrupa’nın tümünde bulunan sürgünlere epey işler düşüyor. Birincisi dönüş yolunu kolaylaştırmak ve sürece katkıda bulunmak. Bu yolun geri dönüşü, bu ırmağın ters akışı yoktur.” diyor.

Haklı, çünkü Türkiye Kürt sorununu demokratik yollarla çözebilirse Orta Doğudaki en istikrarlı ve nüfuslu ülke olmaya ve bölgedeki bütün etnik problemlerin çözümü hususunda model olmaya hak kazanır.

Binlerce PKK’linin öldüğü, binlerce köyün boşaltıldığı, binlerce PKK’linin hapiste olduğu koşullarda dağdaki PKK’li ‘Siz istediğiniz için silahı bırakıyorum’ der mi?  Demez, dolayısıyla ölümlerin durmasını ve PKK’nin dağlardan inmesini istiyorsak af zorunluluktur. Ama bir af düşünülüyor olsa da ülkede telaffuz edilmemeye hükümet tarafından bu ortamda özen gösteriliyor. Bunun bilinen sebepleri var, burada detayına girmek istemiyorum.  

Fakat bu arda bilakis sorunun çözümü için belirtmekte yara görüyorum,  ilk etapta Türkiye Cumhuriyeti’ni tanımlayan Anayasa maddeleri tartışmaya açılmalı ve hazırlanacak yeni Anayasaya; Türkiye Cumhuriyeti’ni bugünkü etnik tanımdan arındıran bir tanım getirilmeli ve vatandaşlık tanımı bu anlayışla yeniden yapılmalıdır.

Sürgündeki Kürtlerin normal yaşama dönüşleriyle ilgili bir güvencelerinin olması zaruridir. Dolayısıyla dönüş yolunun kolaylaştırılması için, bir genel affın çıkarılması ve haklarındaki tevkif kararlarının kaldırılması gerekir.

Kürtlerin kendi etnik kimlikleriyle siyaset yapma hakkı meşru kabul edilmeli ve seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajı kaldırılarak yüzde beşe düşürülmelidir.

Eğer self determinasyon hakkının geçerli olmadığına dair bir düşünce iddiasında bulunanlar var ise; bilmelidirler ki son 20 yılda aynı dünyada yeniden çizilen sınırlar sonucu ortaya yirmi beş civarında yeni devletin çıktığı unutulmamalıdır.

Biz Kürtlerin birlikte geleceğe bakmamız, Kürt sorununda bize, AB ve ABD çevrelerince biçilmek istenen düzenin boyutlarını anlamamız ve bilmemiz, gerekiyor. Bu nedenle sürgünde yaşayan Kürtlerin birlikte hareket etmeleri, konuyla ilgili panel ve seminerler düzenlemeleri, düşüncelerini Kitlelere ulaştırmaları gerekir, diye düşünüyorum.

Diğer taraftan Değerli Recep Maraşlı, Gelawej deki bir yazısında merhum Musa Anter’den bir alıntı yapıyor, diyor ki, “Rahmetli Musa Anter, “Bağımsız Kürdistan” düşüncesine ciddi olarak karşıydı. Bizi iflah olmaz bağımsızlıkçıklardan saydığı için olacak, her gördüğünde yarı şaka yarı ciddi mutlaka takılırdı. “Oğlum bağımsızlık, bağımsızlık diyorsunuz. Bağımsız Kürdistan’ı ne yapacaksınız? Biz ahmak mıyız, niye Türkiye’nin en güzel yerlerini, İstanbul’u, İzmir’i, Antalya’yı Türklere bırakıp kendimizi bu Allahın dağlarına hapsedelim? Zaten buraları bizim sayemizde almadılar mı? Biz zaten “kardeş” değil miyiz? Hepsine ortağız!..” belirlemesinde bulunmuş.

Bu dipnottan da anlaşıldığı gibi Kürtler realistler, bağımsız bir Kürt Devleti hayalinde değiller. Çünkü dünyadaki birçok ülkenin tehlikeli etnik başkaldırılar ve bölücü eğilimlerle karşı karşıya oldukları zamanımızda asıl tercihimiz Türkiye’nin toprak bütünlüğünün - tabii mümkün olabilirse - birleşik bir Türkiyeliler devleti içinde muhafazasından yanadırlar. Dolayısıyla Kürt açılımından korkmamak gerekir, bizatihi bu açılım herkes tarafından desteklenmelidir.

Sonuç:

Abdullah Öcalan, bu savaşı durdurabilir, dolayısıyla ciddiye alınmalıdır.

Şahsen Türk ve Kürt halklarının eşit haklar temelinde gönüllü birlikteliğinden yanayım Silahların susması için PKK’nin elini tetikten çekmesi şart olduğu gibi, Türk güvenlik güçlerinin de operasyonlarını durdurmasını gerekiyor. Dağa çıkmış bu insanların normal yaşama dönüşleriyle ilgili bir güvencelerinin olması zaruridir. Dolayısıyla hükümetin siyasi acılımlar yapması zaruridir.

Not: Değerli okuyucularım bu arada hepinizin mübarek Ramazan bayramını kutlarım, barış içinde kardeşçe yaşamamızı yezdadan niyaz ederim.  Kalbiniz umutlu, ümitleriniz atlı, sevdanız kanatlı, mutluluğunuz sonsuz, sofranız bereketli, mekânınız tahtlı, ömrünüz bahtlı, yuvanız bereketli ve mutlu olsun...

Ez cejna Remezanê li we û li hemû alema Îslamê bi taybetî, li miletê Kurd Pîroz dikim. Ez hêvîdarim ew cejna Remezanê, a Pîroz bibe wesîla Azadî û Asitî ji bo miletê me û hemû miletê cîhanên bindest. Miletê Kurd berê her miletê pêwîstîya wan bi Asîtî û biratî heyê. Rojê wuha piroz da pêwîste ku em destê xwe bidin hevdû  û bi merhamet û sewqatî biratîya xwe qewî bikin. Ez cardin cejna we û a malbata we pîroz dikim, ji we ra serkevtin dixwazim.

Konuyla ilğili Videolar: LİNK 1LİNK 2

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi