M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

'Buyursun Türk aydınları konuşsun'

'Buyursun Türk aydınları konuşsun'

12 Haziran seçimlerinden sonra karşılıklı siyaset arenasında Kürtlerin hiçbir kusuru, kabahati, yanlışı yokken kabak yine onların başına patladı. Annelerinin ak sütü gibi helal oylarla seçilen Kürt milletvekilinin oyları AKP vekiline verildi. Yetinilmedi 5 vekilinin tutukluluğu kaldırılmadı. Haksızlığa maruz kalan Kürtler, ama suçlu muamelesi görerek tenkit edilen, tehdit edilen, linç edilmek istenen yine onlar.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi başta merkez, iktidar yandaşı, karşıtı medya; hatta Taraf gibi birazcık olsun Kürtlerin mağduriyetini anlıyor dediğimiz gazete bile sanki bütün bunların müsebbibi Kürt aydınları ve yazarlarıymış gibi tutturmuşlar “ Kürt aydınları konuşsun” sözünü dillerine dolamışlar. Kaç gündür varsa yoksa bunu işliyorlar.

Beyler yıllardır Kürt aydınları sadece konuşmuyor yazıyor da. Arkalarında bıraktıkları makale, yazı, röportaj, söyleşi, panel, oturum, kongre, kitap, gazete, dergi vb. milyonlarca belgede yerini alan görüşleri orada duruyor.

Bu yüzden de savcıların soruşturmasına maruz kalmayan, içeri tıkılmayan, hatta sokakta ensesine kurşun yemeyen aydın, gazeteci ve yazar mı kaldı. Şöyle bir etrafınıza bakar mısınız dışarıda ya da Türkiye’de konuşmasına fırsat verilen kaç Kürt aydını kaldı.

Kürt aydını konuşmasına konuşuyor da siz Türk aydınları sağır olmuşsanız; ya da statükonun esiri olmuşsanız. Mecliste partiler “ Kürtler “ söz konusu olduğunda aralarındaki bütün çekişme, kavgaları nasıl bir kenara itip bir oluyorlarsa, Türk medyası da söz konusu “Kürt” olduğunda aynı ağız ve düşünceyle topyekun bir araya gelmiyor musunuz?

Bu sizlerin savınız, gerekçeleriniz, görüşlerinizin doğru olmasından kaynaklanmıyor. Bu sizin devlete ve yönetime egemen olmanızdan ve böyle devam etmesini istemenizden kaynaklanıyor. Kürt aydınları ne istediklerini dile getiriyorlar. Ama siz Türk aydınları onları anlamazlıktan geliyorsunuz.  Ha bir de gerçekçi olmayan son Türk devleti parçalanır, bölünür fobinizde var. Yoksa bal gibi Kürtlerin ayrılmak istemediğini; taleplerinin ne olduğunu Kürt aydınlarından, yazarlarından ve siyasetçilerinden çok daha iyi biliyorsunuz.

Sevgili Türk aydınları şu gerçekleri lütfen görünüz. Kürtler savaş değil düz ovada siyaset yapsın demediniz mi? Doğrusu da buydu, onlarda öyle yaptı.Yaptılar da ne oldu? Binlerce Kürt hapislere tıkıldı. Seçilmiş Belediye Başkanları hala hapiste. Milletvekili adaylarının önce adayları engellendi, seçildiler bu sefer milletvekilliği engellendi.

Son iki yıldır Habur’dan beri hükümet bir tek olumlu girişimde bulundu mu? Başbakan sürekli teklerin ve milliyetçiliğin azgın dilini kullanmıyor mu? Kürt sorununda bir yumuşama, ödün, iyi niyet belirtisi var mı? Hal böyleyken Kürt aydınından ne bekleniyor? 

Ama bıkmadan “ Kürt aydınları konuşsun ” derken, Kürt siyasetine muhalefet edip illa ki sizin düşüncelerinizin paralelinde konuşsun ve yazsınlar mı istiyorsunuz. Belki bir iki kendi kişisel çıkarı, ya da özel şartları yüzünden muhalefet eden Kürt aydını dışında beklentileriniz ve argümanlarınıza göre konuşmaları ve yazmaları eşyanın tabiatına aykırıdır.

BİR ÖNERİM VAR

Sizlerin savına göre Kürt aydınları ve yazarları konuşmadıklarından yola çıkarak bir öneride bulunacağım. Mademki Kürt aydınları konuşmuyor, beceriksiz çıktılar, yeteneksizler, baskı altındadırlar ( ki asıl statükonun baskısı altında olan sizsiniz ama olsun) konuşanlarında söylediklerini beğenmiyorsunuz; buyurun siz Türk aydınları sorunun çözümü için neleri öneriyorsunuz, onlar sustuk siz konuşun.

Silahlar nasıl susacak, kan nasıl duracak, Kürtlerin talepleri nasıl karşılanacak, nasıl tatmin edilecekler. Buyurun siz makul ve mantıklı bir yol gösteriniz. İçinde inkar, imha, sindirme, asimilasyon yada yeni yöntemle entegrasyon yoluyla asimile etme diretmeleri olmadan insanca, hakça, adilce bir çözümünüz varsa buyurun söyleyin, önerin.

Biz sustuk siz konuşun, biz geri çekildik siz yazın, çizin. Biz baskı unsuru olamıyoruz; siz egemen olan devlet ve hükümet üzerinde bu kanlı sorunu barış içinde çözmesi için baskı unsuru olun. Buyurun biz geri çekildik, size yol açıyoruz, Kürt sorununu çözün. Ama adil, eşitlikçi, bütün tarafları tatmin eden bir yol haritası çizin.

Gerçekçi bir çözüm projelerinizi, makul ve mantıklı çözüm önerilerinizi fazla geciktirmeden ortaya koyun. Öyle DTK şunu söyledi, KCK bunu dedi, BDP şöyle dedi, PKK bastırdı, İmralı karşı çıktı, Kandil başkaldırdı gibi söylemleri bir an için bir tarafa bırakın. Kendi makul Kürt ve Türkler tarafından olumlu karşılanacak çözüm önerilerinizi sıralayın.

Kürtler Meclise boykot dedi, yemin etmeyiz dedi, Diyarbakır’da, Van’da toplanırız dedi. Sizin tabirlerinizle devlet içinde devlet dediğiniz “ demokratik özerklik” dedi. Tamam, Kürtler size göre yanlış mı yapıyorlar. O zaman bu sorunun çözümü için buyurun herkesin ortak paydada buluşacağı doğru önerileri siz getirin.

TEHDİT DEĞİL ÇÖZÜM

Öyle, Özerkliğe “devlet içinde devlet, Yok böyle bir şey, Bu imkânsız, BDP’nin kapatılmasına yol açar” gibi tehditle karışık öneri getirmeyin. Hani demokrasilerde en aykırı şeyler de tartışılırdı. Kürtler tartışma için önerilerini sundular. Siz Türk aydınları da “O” öyle olmaz, “şöyle” olur deyin.

Öyle, “Kürtler paramparça, halk bilmiyor. Kürt aydınları destek vermiyor. Farklı sesler çıkarıyorlar. Hem nasıl uygulayacaklar” diye Kürtler adına ahkam keseceğinize; tenkit ve tehdit edeceğinize çözüm için sizin önerileriniz ne beyler onu sıralasanız ya.

Öyle; “Şimdi demokratik özerklik olacak. Orada mahkemeler, okullar, hastaneler, karakollar, diğer kamu kurumları ne olacak? Kaymakam, öğretmen, emniyet müdürü, diğer kamu görevlileri ne yapacak? Hepsi Belediye Meclisinin emrine mi girecek?” Diyerek çözüm yerine getirilen bir öneriyi kendinize göre abartarak ve açılımı olmadan kendinize göre açarak yorumlayacaksanız bu iş olmaz.

Hem bu yorumla yetinmeyip birde “ Bunun pratiği yok” dedikten sonra; “ Devlet buna sessiz mi kalacak?” diyerek sunulan bir öneriye tehditvari bir dille, devleti göreve çağırarak “ sopanı göstersene” diye telkinde bulunuyorsunuz. Bu mu Türk aydının çözüm yolu?

TOP SİZDE

“Bu yol yol değil” diyorsanız, olabilir. Belki Kürt siyasetçilerin önerileri en azından bugün için gerçekçi olmayabilir. Ama dağda gençler ölmektense kendilerince bir yöntem belirleyerek ortaya koymuşlar. Bu talep kabul edilir ya da edilmez. Ama Kürt sorunu zıvanadan çıktı diye tehdit ederek, sopa göstererek çözüm olmaz. Demokratik ülkelerde böyle bir yöntem yok. Üzüm mü yiyeceğiz bağcıyı mı döveceğiz. Niyetimiz üzüm yemekse Kürtlerin getirdiği önerileri savcı, kapatma, batı sokaklarında Kürtleri linç etme ile değil, karşı argümanları geliştirerek Kürt halkının ezici desteğini alarak öneriler getirebilirsiniz.

Bir Türk atasözü var ne diyor biliyor musunuz? Sözüm meclisten ve Kürtlerden uzak olsun. Kimse yanlış yorumlaması. Demişler ki “ Çok azarlasan yüzsüz. Çok döversen arsız, aç bırakırsan hırsız olur.”  Bundan yola çıkarak bende diyorum ki “ inkar sürdükçe isyan olur.” Unutmayın 88 yıldır süren inkar, imha ve hak gaspı bu ülkenin başına neler getirdi.

Türkler soruna makul ve mantıklı çözüm getirmez ve onlara ait olan konuşmayı “ Kürt aydınları konuşsun “ diye bunu da onların boynuna yıkarsanız; eh pes doğrusu. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır boşuna dememişler. Türk aydını egemenlere çözüm için cesaretle yol gösteremeyince Kürt aydınlarını “ konuşun” diye sorgu hâkimi kesilmesi ne kadar doğru?

Vicdan, insaf, izan beyler. Kürt aydınlarından bir kaçıyla konuştum “Görevi Türk aydınlarına devrettik” dediler. “Biz korkağız. Buyursun onlar cesaretli ve de adil olsunlar. Çözüm için bize rehber olsunlar. Egemenler ile, Devletle, Hükümetle onlar konuşun, onlar baskı unsuru olsun ve gerçekçi bir çare üretsinler” dediler. Top sizde Türk aydınları buyurun siz konuşun. Ben dâhil bütün Kürt aydınları şiddete karşı barış taraftarıyız. Dileriz sulh olur.

NOT: Sıcak yaz günlerinde ortamın da sıcaklığı ve mübarek ayın yaklaşması nedeniyle bir süre için izninizi isteyeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi