Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Bülent Arınç'a yönelik suikast iddiası

Bülent Arınç'a yönelik suikast iddiası

Değerli Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddiası ülkemizi 19 Aralık 2009 Cumartesi gününden beridir derinden sarstı. Meselenin boyutu halen tam çözülebilmiş değil. Ama olayın çok ciddi ve tehlikeli olduğu kesin. Başbakan Erdoğan, konu ile ilgili bir gazetecinin sorusunu cevaplandırırken "Bunlar yeni şeyler değil" diyor. Yani "ilk değil". Bilinen şu ki, "böyle birçok girişim, bir şekilde akamete uğratılmış“.

Suikast bir kişiyi kasten amaçlı olarak öldürmek anlamına gelir. Öldürülen veya öldürülmek istenen kişi genellikle bir devlet büyüğü veya stratejik önemi olan bir kişidir. Bu tariften de anlaşıldığı gibi, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'la ilgili suikast iddiası hafife alınamaz. Dolayısıyla hukuki soruşturmayı yöneten yetkili savcıların olayı detayıyla soruşturması, bulguları objektıf olarak incelemesi ve enkisa süre içerisinde kamuoyunu bilgilendirmesi gerekdiğini düşünüyorum.

Savcılarımızın icra ettikleri hukukçuluk mesleğinin, diğer herhangi bir meslek gibi karın doyurma/ hayatını kazanma işinin çok ötesine geçen bir anlam ve fonksiyona sahip olduğunu en az benim kadar kendilerininde bildiğine eminim. Dolayısıyla en yakın süre içerisinde kamuoyunu bir basın açıklamasıyla aydınlataçaklarına inancım sonsuzdur. Çünkü hukukun hakimiyetinin önemli bir gereğide hukukçuların hukuk denilen şeyin ruhuna, özüne nüfuz etmeleri ve bunu hukuk tatbikatlarında, yani karar ve mütalâalarında objektif yansıtmaları ve kamuoyunu en kısa süre içerisinde böyle durumlarda bilğilendirmeleri olçaktır.

Diğer taraftan suikast iddiasında altı çizilen ve ısrarla seslendirilen husus, suikast teşebbüsünde bulunanların emekli ya da muvazzaf askerlerden oluştuğu iddiasıdır. Bu nedenle konuyla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı'da 23 Aralık 2009 da* detaylı bir açıklama yaptı.  Çünkü Silahlı Kuvvetler'i her türlü soru işaretinin dışına çıkarma sorumluluğu, başında bulunanlara aittir. Netice olarak açıklamada belirttikler şu; "adres yazılı notun askeri personelin üzerinde bulunmasına ilişkin farklı iddialar olup bu iddiaların hangisinin doğru olduğu, personele ait el konulan bilgisayarlarla, çeşitli sayıda elektronik veri depolama araçlarında suç unsuru oluşturabilecek bir hususun olup olmadığı ve ileri sürülen diğer iddiaların doğru olup olmadığı soruşturma neticesinde ortaya çıkacaktır”, ibaresi. Bu açıklamayı soruşturma makamlarının ciddiye aldıkları belli, dolayısıyle yapılan işin bir bilgi toplama işimi, yoksa herhangi bir gözetleme işimi, veya herhangi bir suikaste hazırlık çalışmasımı olup olmadığının takdirini tabidirki adli makamlar yapacaktır. Bu bağlamda hepimizin sağduyulu olması gerekir, bilakis provokatif hareketlerden kaçınmamız lazım. Ama kesin olan bir şey var karargâhın açıklaması doyurucu değil.

İnsan ister istemez sormak mecburiyetinde kalıyor, o askerler hangi hukuki yetkiyle "bilgi sızdırdığı iddia edilen kişi" hakkında istihbarat yapabiliyorlar? Bu subayların üzerlerinde, bilgi toplamaya yarayacak teknik donanım bulunmadığı da açıklandığına göre, istihbari çalışma nasıl ve hangi imkânla yapılıyor? Genelkurmay, bütün bu ve benzeri sorulara cevabı gözardı ediyor ve Büyükanıt'ın Şemdinli sanıklarına "iyi çocuk" diye sahiplenmesi gibi, "verilen görevi yerine getiriyorlar" tarzında bir koruma zırhı oluşturuyor. Peki yakında adli soruşturma biter ve herşey, Genelkurmay'ın anayasal görev tanımının çok uzağında bir netiçe kazanırsa ne olacak? Veyahut bu iki subayın, bu işleri kendi insiyatifleriyle  yapmadıkları ortaya çıkarsa veya bu iki askerin Genelkurmay karargâhına uzanan başka bağlantıları varsa, bu Genelkurmay'ı nasıl bir tavra itecek?

Konuyla ilgili Star Haber Ankara Temsilcisi Murat Çelik’in yakalanan kişiler hakkındaki yorumu ise şöyle: “Takip edilen personelin kimliği hakkında henüz bir bilgi yok. Ama bu kişi bir albay. Bu kişinin karargah içindeki bazı gizli bilgileri dışarıya sivillere sızdırdığı yönünde çok ciddi emarelerin olduğunu öğrendik. Takip eden özel kuvvetler mensubu albay ve binbaşı, bu subaya suçüstü yapmaya çalışıyordu. Takip eden iki bordo bereli, Seferberlik Tetkik Kurulu’nda görev yapıyor. İstihbarat eğitimi almış subaylar. Hatta binbaşının, ABD’de takip ve istihbarat konusunda 7 aylık özel bir kursa katıldığı bilgisine de ulaştık. Askeri çevrelerde şöyle bir görüş var: ‘Takip edilen kişi, yakalanıp deşifre edilseydi, Türkiye’de çok şey değişebilirdi.’ Askeri kulislere göre iki subay, yakalanmadan önce bir pastanede çay içti. Gizli not pusulalarını, pastanede buluştukları sivil muhbirin iki subaya verdiği ve daha sonra aynı sivil muhbirin ikili oynadığı ve polise bu kişileri ihbar etmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor”. Dolayısiyle bazı suallere Genelkurmay Başkanlığı 23 Aralık 2009'daki acıklamalarında  detaylı cevap verememiş olabilir.  Zamanı geldiği vakit, belki tamamlayıcı bilgileri kamuoyuyla detaylı bir şekilde paylaşabilirler veya paylaşmak zaruriyetinde kalabilirler.

Bilakis operasyonun yapıldığı gün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Manisa'daydı. Partisinin toplantılarında konuştu. Satır araları ilginç detaylarla dolu. Partisinin Manisa’daki İl Danışma Meclis toplantısında konuyla ilğili üstü kapalı olarak söyledikleri cümleler çok önemli: Birilerine hitaben diyorki;  "Siz bu zihniyetle devam ederseniz, Bizi vatan haini gözüyle görmeye devam ederseniz ve bu suçlamalara aynen iştirak ederseniz Türkiye’de birilerine hedef göstermiş olursunuz. Bu birilerinden hedef gösterdiğiniz insanlar bir şekilde zarar görecek olursa memnun mu olacaksınız? Sayın Baykal ve Bahçeli bundan mutluluk mu duyacaksınız? Sizin düşman olarak gördüklerinizin başına bir iş gelirse bu sizi çok mu mutlu edecek? “Birisinin yerde sürünmesi sizin zafer çığlıkları atmanıza yol mu açacak. Bundan sevinç mi duyacaksınız. Aklınızı başınıza alın düşmanlığın yeri değil”. Biz siyasetçiyiz elbette yanlış yapabiliriz. Yaptığımız yanlışın bedelini de yeri gelir  siyaset sandığında öderiz.”
Arınç'ın bu sözleri suikast girişimi iddialarını güçlendiriyor, dolayısıyla bu suikast iddiaları her yönüyle detaylı olarak araştırılmalıdır.

Arınç ayrıca dünki açıklamasında diyorki, 36 dairelik apartmanda 8 eski Ak Partilinin yanısıra kapatılan DTP’nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk de semt sakinleri arasında yer alıyor. Bu durumda izlenen-takip edilen sadece Arınç değil.  Hükümetin önemli bazı ismileri de listede. Soruşturma evraklarına giren bilgi notu da bunu teyit eder nitelikte. Evraklara göre Adalet Bakanı ve bazı bakanların ve bir eski muhalefet liderinin ikametleriyle ilgili krokiler de malum subaylardan çıkmış. Dolayısıyla karanlık kalmış başka sorular da var? Geleçek yazılarımda irdeleyeceğim. 

Bilinen gerçek şuki değerli başbakan yardımcısı Bülent “Arınç'a suikast” iddiası, orada burada silah bulunması vs. gibi ikmal hesaplarından öte, en tepe alana yönelik bir planı gündeme taşıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi