M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

AKP enkazın altında kaldı

AKP enkazın altında kaldı

 

Evet, gerçek bir şey varsa o da AKP Van depreminde enkazın altında kaldı. Tespitime bakarak kimse beni AKP düşmanlığı yapıyor ile itham etmesin. Hani her zaman bir yağcı, yalak, çıkarcı, rantçı gurup var ya. Benim söylemim onlara.

AKP ile kuruluş evresinde “ değişim”, “dönüşüm”, “özgürlükçü” ve de “demokrasi” sloganları ile yola çıkınca Erdoğan ve AKP’nin söylemleri cazip geldi. Bu yüzden Konya’da il teşkilatını kuracak 3 başkan adayından biriydim.

Gazete kupürleri orada. Teşkilatlanma, parti tüzüğünden sorumlu ( ki tüzük konusunda da katkı sundum) bir birimize “adaş” diye hitap ettiğimiz Abdüllatif Şener de hayatta.

Neyse, asıl konumuz Van depremindeki son afette AKP hükümetinin gafletine dönecek olursam; neden “AKP enkazın altında kaldı” görüşümü açmaya çalışayım.

23 Ekim’de 7.2’lik Van depremi dünya koşullarına göre büyük bir deprem. Ayrıca Türkiye ve bölgenin koşulları ile ülkenin imar gerçeğine göre ise oldukça yıkıcı bir deprem.

Nitekim uzmanlar ilk etapta çok büyük can kaybı beklerken, Allah yüzümüze güldü de uzmanların beklentilerinin aksine ( ki tabii ki 600 üzerindeki şehit büyük, çok büyük ve acı bir kayıp; küçümsemek için demiyorum) onların ön görüsü ile daha az kayıp verdik.

Ne yazık ki AKP hükümetinin gafleti bu acıyı daha yıkıcı hale getirdi. Gereken müdahale ve ilgiyi gösterdiğine dair medya ve iktidar gücünü arkasına alarak ekran ve gazete sayfalarına böyle bir intiba yarattıysa da gerçekler hiç te öyle değildi.

Daha ilk 24 saatte gereğini yapmadığını bizzat iktidarın kendisi itiraf etmedi mi? Ki bu 24 değil 36 saatti. Yine ilk etapta canı yanan yakın akrabalarından aldığı bilgiler ile kameralar karşısına çıkan Vanlı AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bizzat itiraf etmedi mi?

Ve de AKP’nin eski iç işleri Bakanı, şimdiki Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay bizzat kendisi dış yardımlara karşı duruşa getirdiği açıklamada “gücümüzü sınadık” dememiş midi?

Sonra yetersiz çadır ve kurtarma aksaklığı baş gösterince telaşa kapılanlar onlar değil miydi?

Yine Van’da yüzde 60 oy alan Van Belediye Başkanı’nı dışlayan, hesaba katmayan ve diyaloga geçmeyen; Vali Münir Karaoğlu’nun yaptığı büyük hatayı görmezlikten gelerek onaylayan AKP iktidarı ve hükümeti değil miydi?

Haydi hepsine siyasi iktidar hırsı, depremde “her şeyi ben yaptım, onlar hiç bir şey yapmadı” oy avcılığı ( çok yanlış, sen devletsin, tabii ki sen yapacaksın) ile Türkiye koşulları ve siyaset ahlakına uygun bir yaklaşım (değil ama ) diyelim.

Peki, 7.2’lik gibi büyük, yıkıcı bir depremin acıları sarılmadan 10 Kasım’da meydana gelen ikinci depreminden sonra medyanın karşısına çıkıp “ spesifik şeylere girmemek lazım. Burada kesin hasar tespiti yapılmamış, ön hasar tespiti yapılmış” demek giden canları geri getirebilecek mi? Ya da hükümet ve iktidar olarak sorumluluğunuzu azaltacak mı?

Kaldı ki Van Belediyesi ve İnşaat Mühendisleri Odası 70 kişilik uzman bir ekiple hasar tespit çalışmasında yer almak istemelerine rağmen taleplerini kabul etmeyen hükümet deprem enkazının altında kalmış olmuyor mu? O İl’in Belediye ve İnşaat Mühendisleri Odası’nı dışlayarak böylesi bir tabii afeti bile siyasete alet ederek nereye varabilir siniz?

Diyarbakır Belediye Başkanı’nın dediği gibi 2. depremde göz göre göre ölenler bir cinayete kurban gitmedi mi? Eğer hükümet yerel yönetim, oda ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yapsaydı. Gereken önlemleri alsaydı. Kalıcı bir çözüm üzerinde kafa yorsaydı, bu ölümler olur muydu? Ne yazık ki hükümet gerçeği görmemekte diretiyor, medya da iktidarın dümen suyunda gerçekleri kamu oyuna açıklayıcı, bütün boyutları ile yazmıyor.

7.2’lik Depremden sonra Çevre ve Şehircilik bakanı Erdoğan Bayraktar internet sitesinde ve 29 Ekim tarihli basın toplantısında yanı başında Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri bakanı İdris Naim Şahin; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Van’da İl Afet Acil Deprem Merkez Müdürlüğü’nde ortak basın toplantısında ne demiş ti: “ Büyük depremin olduğu yerde bir daha deprem olmaz. Van ve Erciş en güvenli bölge.”

Ve devamen “ Ön hasar çalışmalarının yüzde 95’i tamamlandı. Geldiğimiz noktada vatandaşlar yıkılmış evlere yaklaşmasınlar, ağır hasarlı evlere girmesinler. Onun dışında az hasarlı evlere girebilirler” dememişler miydi?

Peki 5.6 ta hangi binalar yıkıldı? Hiç hasar yok denilen iki otel peynir gibi nasıl eridi de onlarca can gitti. Bu nasıl devlet Profesör “yıkılmaz”, Bakan “oturabilirsiniz” diyorlar. Hem de depremzedelere yürekleriyle yardıma gelen ve onlara burası depreme dayanıklı bir oteldir diye tavsiye ile konaklanan Japon yardım ekibinden ölenler, yaralananlar oldu.

Tamam bizim halkımızı kandırabilir, aldatabilir, oyalayabilirsiniz. Peki Japon doktor ülkesinde 9 şiddetinden kurtuluyor; Van’da 5.7 de öldürüyoruz. Atsushi Miyazaki’nin ailesine ve de Dünya’ya ne diyeceksiniz? Onlara da “ hata yapmadık, depremin enkazında asıl kalan biz değiliz mi” diyeceksiniz? Çünkü kos koca bakanlarınız ne dediyse tersi çıktı. Doktor bile teşhis için hastanın röntgen, emar, ultrason, kan tetkiklerini aldıktan sonra muayene ediyor. Uzmanlar neyi kontrol ettiler ( ettiler mi ki!) de ikinci felaketi yaşadık.

Ve de bütün bunları canlı olarak gören ve yaşayan Van halkı Atalay’ı konuşturmak istemedi, Vali Mümin Köroğlu istifa diye slogan attı diye yüzlerce insana biber gazı ile müdahale edildi. Müdahale sonucu enkazda çalışan arama – kurtarma ve sağlık görevlilerini etkileyerek enkaz altında kalan insanların hayatını kurtarmak geciktirerek cinayete sebep olmadınız mı? O sıcak atmosferde halka elinin tersiyle “canınız isterse” diyerek polisi onlara karşı kışkırtmak için mi; yoksa sıcak yaralarına merhem olmak için mi Van’a gitmiştiniz?

Deprem bölgesinde hükümet üyeleri, iktidar ve bürokratların bu tür yaklaşımı büyük bir çelişki değil mi?  Bakanı konuşturmadılar diye depremzede coplanıp gaz sıkılır mı?

Hele o gazın kurtarmayı aksatacağını bile bile, dünya medyasının canlı yayınında bu yapılır mı? Vanlılar bunu BDP ve Kürtlere düşmanlık olarak yorumladı, çok mu iyi yaptınız?

Van halkını deprem vurmuş vuracağı kadar. Evsizlik, bulabilen çadırda; kar, kış, don, soğukta yeni ölümler olmasın diye uğraşmanız gerekirken şov, laf ve söz kalabalığı yaparak mı depremzedelerin derdine derman olacaksınız?

Yapmayın ne olur. Bakınız ilgisizlikten ve soğuktan Bitlis Adilcevaz’da çadırda 6 kişilik Vural ailesinden zehirlenen iki çocuk hayatını kaybetti. Siz devletsiniz, iktidarsınız. Depreme, yıkıma ve felakete rağmen hala Van ve çevresinde siyaset, oy hesabı yapıyorsunuz. Yazık değil mi? Hani 7.2’lik depremden sonra deprem olmazdı. Halk size inanmıştı. Ne oldu?

Değerli dostum İrfan Sarı’nın hicvettiği gibi:” Gördük ki; Van şehri Gölden, kaleden, gözleri iki dünya kediden, demli çaydan, otlu peynirden, sönmüş yanardağdan, Xec u Siyabent’ten, Ax Tamara’dan ve daha nice güzelliklerden çok felaketlerin altında bir yumak enkaz, bir dolu korku ve çokça gözyaşıymış…”

Yeter artık, batsın sizin siyasetiniz. Laf yerine Van halkı sizden icraat bekliyor. Üşüyen aç bebeler sizden sıcak bir çadır, bir kulübe, bir prefabrik bekliyor. Ordu gibi kameralar karşısında, TV ekranlarında ahkam keseceğinize görevinizi yapın. O acılı insanlara yardım edin. Yoksa Van ve ilçelerinin tamamen boşalıp göç etmesini mi istiyorsunuz?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi