Süleyman Karataş

Süleyman Karataş

40 Gelin Efsanesi (3)

40 Gelin Efsanesi (3)

Her şey bir anda oldu, bir saniyede, qıııırp sesinden sonra. Bir toz bulutu vadiden hızlıca aşağı savruldu, tıka basa doldurdu vadiyi. Heyhat! Yüzlerce insandan tek kişi yok, kimse görülmüyor. Korkunç bir çığ vadide ne var ne yok hepsini silip süpürdü. En ufak bir çığlık, bir feryat, bir hawar yok… Xanilerin tekmili kayıp…

 

Bir süre derin bir sessizlik yaşandı. Neden sonra vadiyi serapa dolduran bir çığlık dağ yamaçlarında uzunca yankılandı: Hawareeeeee… Hawareeeeee!

 

Bu ses düğün alayının gerisinde mecalsiz kalmış Mıho"nun sesiydi. Mıho biraz yaşlıca olduğu için yürümekte zorlanmış, yer yer mola vererek yürümeye çalışmış ve gelin alayını geriden takip etmişti.

 

Haware Mıho! Lakin seni kim duyar, kim işitir, kim yetişir imdadına. Mecalsiz Mıho, çaresiz Mıho…

 

Mıho koşuyor vadiden aşağıya doğru. Sağa koşuyor kimse yok, sola koşuyor kimse yok, ileriye, geriye… yok kimse yok, hiç kimse… Mıho tek başına… her taraf beyaz, bembeyaz… bir taşın ucu dahi görünmüyor. Aşağılara koşuyor, daha aşağılara. Ve vadi diplerine kadar düşe kalka koşuyor. Ama nafile. Kimse görünmüyor. Daha da aşağılara varınca korkunç bir çığın aşağılarda metrelerce kalınlığa ulaştığına şahit oluyor. Bu korkunç çığa bakmaya dahi korkuyor. Aman Allahım böylesi var mıdır, sanki yeryüzündeki bütün karlar burada birikmiş, görülmüş şey değil.

 

Bir kabus sanki, bir düş, bir karabasan… Mıho olduğu yerde taş kesiliyor. Donup kalıyor. Ne yapacağını bilemiyor. Aklını yitirecek hale geliyor. Yeryüzü bütün insanları yutmuş gibi. Kimse ama hiç kimse yok. Sen aklımı koru ya rab. Bir rüyada mıyım yoksa? Ne olur bir rüya olsun bu!

 

Kısa bir afallamadan sonra ayılıyor Mıho, kendine geliyor. Ne yapmalı, nasıl yapmalı? Bu bir rüya olmamalı. Bir rüya bu kadar uzun sürmez. Ama böyle gerçek de olmaz ki. Bir aşağı bir yukarı koşturup duruyor, ne yaptığını bilmeden. Nereye gitmeli, kime haber vermeli. Bir yukarı koşuyor Talê"ye doğru, bir aşağı iniyor Xanê"ye doğru. Düşüyor, kalkıyor, bir ruh buhranı içinde karar kılıyor ve Xanê"ye doğru olanca hızıyla koşmaya başlıyor, karlara bata çıka, düşe kalka… Hawareeee … hawareeee

…

 

Hawareeee… hawareeee…

 

Ta köye kadar, avazı çıktığı kadar bağırıyor Mıho… Sesini sadece inindeki vahşi hayvanlar ve etrafını kuşatan dağlar duyabiliyor. Mıho nasıl, nereden gittiğini bilmeden köye kadar gidebiliyor, feryatlarla, çığlıklarla, hawarlarla… Kendini zoraki düğün alayının içine atabiliyor. Gelin alayını bekleyen köylü söylediklerine bir anlam veremeden onu tutmaya ve olanları anlamaya çabalıyor. Avazı çıktığı kadar:

 

“Gundîno haware, renîya serê Talê hemî birîne… Hawareee… hawareeee…” ve düşüp bayılıyor. Ve artık kimsenin gözü Mıho"yu göremiyor. Her şey anlaşılmıştır. Kazmasını alan kaçıyor, küreğini alan koşuyor, belini ve daha birbirinden farklı onlarca aletle birlikte kadın erkek, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden herkes düşüyor Talê yoluna.

 

Bir koşturmaca, bir hengâme içinde, kimse kimseye aldırış etmeden, herkes kendi halinde dağ, taş demeden olanca hızıyla koşuyor, feryat ediyor, ağıt yakıyor, inliyor, ağlıyor. Naleler, hıçkırıklar, bağırtılar vadiyi dolduruyor. Ağıtlar göklere yükseliyor. Xanê"de kimseler kalmıyor, köy adeta boşalıyor.

 

Kilometrelerce yolun ardından çığın düştüğü Gühüşk tepesine varılıyor. Aman Allah"ım! Yeryüzünün bütün karları burada birbirine karışmış, dolanmış, akmış, sürüklenmiş ve bir kavak ağacı boyunda, bu vadi diplerine savrulmuş. Aman Allah"ım neden kimse yok, kimse görünmüyor. Nerede 40 gelin, 40 damat ve yüzlerce daweti. Heyhat! İmdat! Feryat! Hawaaaar!

 

Beri taraftan Tali"lere de bu kötü haber tez elden ulaştırılıyor ve onlardan da yüzlerce insan Gühüşk tepesine akın ediyor. İnsanlar feryat u figan içinde ağıtlarla, çığlıklarla, feryatlarla her biri yerde, bir köşede, bir kıyıda ellerinde kazmalarla, küreklerle karları eşelemeye ve çığ altında kalanları aramaya, çıkarmaya çabalıyorlar.

 

Saatlerce durmadan yorulmadan, bıkmadan usanmadan arıyorlar ve sadece birkaç kişinin cesedine ulaşılabiliyor. Birkaç kişi ağır yaralı olarak kurtarılıyor, kaç kişi donmuş vaziyette bulunuyor, kimi de son nefesini verirken ya da vermeden önce… Ama nedense 40 gelin ve 40 damadın tekine dahi ulaşılamıyor. Günlerce, gecelerce hiç durmadan her iki taraftan Xani"ler ve Tali"lerden ağıtlar eşliğinde çığ altında kalanlara ulaşılmaya çalışılıyor. Her gün birkaç cesede ulaşılıyor ama gelin ve damatlara nedense bir türlü ulaşılamıyor.

 

Sazbend (müzisyen) o gece rüyasında ne mi görmüştü? Rüyasında Gühüşk tepesinde uzun kanatlı, kocaman ve bembeyaz bir atın gelin ve damatları aldığını ve uçup gittiğini görmüştü. Sabahleyin bu rüyasını büyüklere anlatmış ve gelen düğün alayını da bu konuda uyarmıştı. Aman ha Gühüşk tepesinde dikkatli olun demişti.

 

Lakin çare yok, kader yazılmış ve sürülmüştü alınlarına. 40 gelin ve 40 damadın yazgısı. Vuslatın değil, hicranın yazgısı. Kavuşmaya ramak kala, ebedi ayrılığın yazgısı…

 

Söylentilere göre çığa sebep olan o tavşan da bir melekmiş. Tavşan suretinde tecelli etmiş bir melek…

 

Haftalar sonra cesetlerin tamamına ulaşılabiliyor. 40 gelin, 40 damat ve onlarca daweti.

 

Onlarca ceset omuzlarda ve yer yer kızaklarda taşınarak Xanê"ye getiriliyor. Heyhat bu ne acı, bu ne felaket ya rab! Beklenen 40 gelinin yerine yüzlerce ceset getiriliyor Xanê"ye. Buna hangi yürek dayanır, hangi sine çak etmez, hangi gönül çat demez…

 

Kavuşmak ahrete kalıyor. Sevgiler karların altında ve cansız sinelerde kayboluyor. Binlerce umut beyaz bir felaketin koynunda yitiyor. Xani"ler civanmertlerine ağlıyor, anaların feryatları yürekleri dağlıyor. Ağıtlar semalara yükseliyor.

 

Analar ağlıyor, gelin anaları, damat anaları… Bacılar ağlıyor, kardeşler, babalar ağlıyor. Bu olayı yaşayan, yaşamayan, duyan, duymayan kim var kim yok herkes ağlıyor. Xani"ler ağlıyor Tali"ler ağlıyor, gözler ağlıyor, gönüller ağlıyor…

 

Xani"ler ve Taliler gelin ve damatlarına ağlıyor, civanmertlerine ağlıyor, bıyığı yeni terlemiş delikanlılarına, fidan boylu, tomurcuk göğüslü gelinlerine ağlıyor.

 

Efsanede güzellikleriyle dillere destan iki gelinin ismi geçiyor: Eyşê ve Nazê.

 

Gelinlerden Nazê"nin bileziği pancarçın (pancarcı) bir kadın tarafından, çayırda, ta ilkbahar aylarında pancar toplarken bulunuyor.

 

Bu facia Çukurca taraflarında besteleniyor, dilden dile dolaşıyor, nesilden nesile aktarılıyor, hemen her düğünde bin bir “ah” u figanla söyleniyor.

 

40 gelin efsanesi klasik Kürt müziğine şu şekilde yansımıştır:     

 

Birkaç beyit:

 

Renîya serê Talêyo, Eyşê Nazê  nûbûkê

Verestî ji ber kendêyo nalêne"l birîndaran 

                                                      

Birin bûka salêyo, Eyşê nazê nîk bûkê

Birin bûka salêyo, nalêne"l birîndaran

 

Renîya serê Gûhêşkê Eyşê Nazê nûbûkê

Verestî ji ber kêwîşkê nalêne"l birîndaran

 

Wêt birin kesê"t xwîşkê Eyşê Nazê nîk bûkê

Wêt birin kesê"t xwîşkê nalêne"l birîndaran

 

Renîya serê mezine Eyşê Nazê nûbûkê

Verestî ji ser û bine nalêne"l birîndaran

 

Wêt birin zava û jin e, Eyşê Nazê nûbûkê

Wêt birin zava û jin e, nalêne"l birîndaran

 

Talîyan hemîyan bicemînin, Eyşê Nazê nîk bûkê

Da tevr û bêran bînin, nalêne"l birîndaran

 

Leşê Nazê biderînin, Eyşê Nazê nûbûkê

Leşê Nazê biderînin, nalêne"l birîndaran

 

Talîyan hemiyan cemâ ken, Eyşê Nazê nîk bûkê

Tevr û bêran peydâ ken, nalêne"l birîndaran

 

Cihê Nazê vala ken Eyşê Nazê nûbûkê

Cihê Nazê vala ken nalêne"l birîndaran 

 

Bazinê"t Nazê tinê Eyşê Nazê nîk bûkê

Keftibî terazinê nalêne"l birîndaran 

 

Dîtibî pancarçinê Eyşê Nazê nûbûkê

Dîtibî pancarçinê nalêne"l birîndaran 

 

Bazinê mezingî ye Eyşê Nazê nîk bûkê

Terazinê keftîye nalêne"l birîndaran 

 

Pancarçinê dîtîye Eyşê Nazê nûbûkê

Pancarçinê dîtîye nalêne"l birîndaran 

 

Hatî renîya barzanê Eyşê Nazê nîk bûkê

Bizdîyabû ji Ezîzanê nalêne"l birîndaran 

 

Dawet çûye gulanê, Eyşê Nazê nûbûkê

Dawet çûye gulanê, nalêne"l birîndaran 

 

Sê roj çirî mayî, Eyşê Nazê nîk bûkê

Renî verisyayî, nalêne"l birîndaran 

 

Tuxmê Xanîyan vebiryayî, Eyşê Nazê nûbûkê

Tuxmê Xanîyan vebiryayî, nalêne"l birîndaran 

 

Hey renî renî, hey renî sed car renî

Verestî ji ber qeremî, wê"t birî ew bûk hemî

40 Gelin Efsanesi (2)

40 Gelin Efsanesi (1)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Karataş Arşivi