Para…

İrfan Sarı

Haberiniz vardır dolar dört liranın üstüne çıktı. Çiftçinin iyiliği için üretim bitirildi! Üretip yorulmasın diye “üretme” denildi çiftçiye!

Ucu bucağı olmayan araziler, tarlalar sersefil duruyor ortalıkta.

Mazot dört lirayı çoktan aştı.

Haa! Dün gece hem de nisan ayında lapa lapa kar yağdı. Toprak rahmine kadar ıslandı. Hani baharların en namuslusu göğerecek cinsten.

Ve pancarçınlar bereketli toprakların ikramından istifade edecek.

Yoksul sofraları yeşillenecek.

Sonra mı?

Sonrası bir karabasan. Umudu çalınmış insanların boşluğu…

Biliyorsunuz.

Ve avro beş liranın üstüne çıktı şimdilik. Yarın ne olur belirsiz. Eğer savaş olmasaydı belki şu emperyalist güçlerin parası dert olmazdı bu kadar. Ama savaş var ve kabiliyetsiz politikaları sonucu alıp başını gidiyor bu para cinsi…

Cins işte!

Artık Türk lirasına çorba içmek bile pahalı.

Mercimek almak.

Bulgur almak.

Okul okumak.

Hastaneye gitmek çok pahalı.

Elektriğe %12 zam gelmiş, fatura ödemek için yoksulluk sınırının üstünde kazanmak gerekiyor. Yoksa gündüzleri gün ışığına, geceleri karanlığın zifirisine mahkumsunuz.

“Adil” çözüm, elektriği merkezden bir yerlerden kesmek ve vatandaşı karanlığa teslim etmek. Bu ceza değil yanlış anlamayın! Devletin yurttaşı sınama şefkati.

Sınav…

Bir yerden başka bir yere gitmek için yapılan o muazzam yollar paralı olmuş. Yani sevdiklerinize gitmek için kursağınızdan kesmeniz gerekiyor.

Sevdiklerinize gitmek para demek.

Para…

Şu Amerikalıların yeşil dolarının yanında giderek değer yitiren…

Avrupalıların daha yeni parasının yanında beş kuruş etmeyen…

Hani şu üç yüz tanesiyle bir çeyrek altın alınan…

On beş tanesiyle sigara alınan.

On iki tanesiyle bir kilo kuru fasulye alınan.

Kırk beş tanesiyle et.

Bir tanesiyle çeyrek ekmek alınan.

Yani bir liradan bahsediyorum…

Suçlu kim?

Para mı? İşçiler mi? Memurlar mı? Politikacılar mı? İmamlar? Doktorlar? Mühendisler? Tüccarlar? Esnaf? Ev kadınları mı? Çöpten beslenenler mi? Uyuşturucu kullananlar mı? İnşaatçılardır belki? Belki de para basan darphanelerdir?

Kim bilir ki?

Kiracılar, gecekondularda kalanlar, tezgahçılar, işportacılar, işsizlerdir kesin bu işin suçluları…

Ne bileyim ya!

Denizlerde insana simit atmaya başladı martılar!

Ve kediler ciğer çalıyor ciğercilerden sahipleri için!

Suçlu martılar ve kediler olmasın sakın?

Biliyorsunuz.

Benzinin fiyatı altı lirayı geçti.

Otomobil üretenler günahsız. Asıl suçlular araç satın alanlar. Ve kamyon arkasına yazı yazan şoförlerdir belki de suçlu?

Suçlu makarna sevenler midir?

Yaz günü yardım kömürü alanlar mı yoksa?

Belli ki; doğal gaza gelen %10'dan haberiniz yok.

Suçlu zam yapanlar mıdır?

Yoksa zam üstüne zam yiyenler midir?

Nerden bileceksiniz suçluyu? İşsizler, asgari ücretliler ve gün yirmi dört saat çalışanlar ödüyor bedelini hayatın. Pahalı olan hayatın kendisiyken suçlu aramanın ne faydası olur?

Saat başı yoksullaşan insanların nihayetin de. Borçlanan, haciz yiyen, protesto çekilen.

Yaz… yaz… yaz…

Fark etmez, nasıl olsa yoksulluğa, çaresizliğe, susmaya alışmışız.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.