Kürtçeye çevrilmenin cazibesi!

Şeyhmus Diken
Son yıllarda Türkçe kitaplar Kürtçeye çevrilip yayınlatılmak isteniyor. Peki, sorarım Türk aydınına; Neden bir zahmet siz de Kürtçe edebiyatın örneklerini Türkçenin okurlarıyla buluşturmuyorsunuz?

Hafızam beni yanıltmıyorsa 2007 yılı olmalı!

Lis Yayınevinin Genel Yayın Yönetmeni arkadaşım Lal Laleş ile birlikte Türkçe yazan beş kadın yazarın öykülerinden kendilerinin de onayıyla Lis Yayınları için beş seçki kitabı yapmıştık. Kitaplar Kürtçeye çevrilmiş ve iki dilli olarak yayınlanmıştı. Kitapların sadece basımı için İsveç İstanbul Başkonsolosluğu Kültür Ataşesi küçük bir de sponsorluk desteği sağlamıştı.

Oya Baydar, Müge İplikçi, Sema Kaygusuz, Leyla Erbil ve Jaklin Çelik’in kitapları iki dilli olarak yayınlandıktan ve İstanbul ve Diyarbakır başta olmak üzere çeşitli illerde iki dilli etkinlikler yaptığımız sıralarda; İsveç İstanbul Başkonsolosluğuna hitaben yazılmış Türkçe yazan bir kadın edebiyat yazarının mektubu bize ulaştırılmıştı.

Kadın yazar özetle, kendisinin kitaplarından da bir Kürtçe çeviri kitabının bu çalışmaya dâhil edilmesini çok istediğini ve bundan ziyadesiyle mutlu olacağını belirtiyordu mektubunda.

İşte tam o zaman anlamıştım ki Kürtçe mayası tutacak.

Yıllardır, Kürdü yok sayan, Kürtçeyi edebiyat yapılmaz zayıf ve yetersiz bir dil olarak görenler, hatta Kürtçe dendiğinde dudak kıvıranlar! Nihayet anlıyorlardı ki; aslında Kürtçe diye bir dil vardı ve Kürt de vardı ayrıca.

Ama bu kolay olmamıştı tabi. Kürdün dişiyle tırnağıyla sökerek sağladığı siyasal, toplumsal, kültürel ve entelektüel mücadele ile olmuştu.

Son birkaç yıldır artık neredeyse etkili şahsiyetler aracı kılınarak Türkçe yazan şair, öykücü ve romancıların kitapları Kürtçeye çevrilip yayınlatılmak isteniyor. Kürtçede okunsun diye bir dertleri de yok anladığım kadarıyla! Çünkü onlar da çok iyi biliyorlar ki, Kürtçe yazılan edebi metinlerin de okuyucuları henüz arzulanan düzeyde değil. Ama olsun Türk edebiyatçıları ve Türkçenin yazarları, istiyorlar kitaplarının Kürtçeye çevrilip basılmasını. Üstelik bunu Kürt yazar ve çevirmenlerinden bekliyorlar.

Bu çok anlamlı ve anlaşılır bir istektir.

Dillerin, kültürlerin birbirlerini itmemesi, ötelememesi, eşitlemesi koşuluyla çok da kıymetlidir.

Binyılllık Anadolu kardeşliğinden söz eden bir dil geliştiriliyor bu ülkede. Hoş bizim öyle kardeşlik, hele hele binyıllık kardeşlik gibi bir derdimiz yok. Dostluk derseniz düşünürüz. Ama kardeşliğin hayrını görmediğimiz için onu bir tarafa bırakmak gerek şimdilik.

Ama o zaman orta yerde şu soru durmuyor mu peki ala!

Yıllardır yok sayılan, inkâr edilen, sonra da mecburiyetten kabul edilen bir dil, Kürtçe, orta yerde. Kürt entelektüelleri varlık yokluk kavgası vererek bu dili edebiyatıyla, sokağa yansıyan haliyle mahkeme kapılarında yaşatıp bugünlere taşıyarak var ettiler.

Siz adeta sömürgeci ülkenin entelijansiyası gibi egemence davranarak yazdıklarınızın Kürdün diline çevrilmesini Kürt aydınlarından talep ediyorsunuz. Birçok Kürt aydını da bunu zevkle, memnuniyetle yapıyor. Üstelik telif, çeviri ücreti filan gibi meseleleri de sorun etmeden, dostluk saikıyla yapıyorlar çoğu kez.

Peki, sorarım Türk aydınına, Türk yayınevlerine! Sahi siz nerdesiniz ve ne yapıyorsunuz?

Neden, kardeş dediğiniz halkın dili olan Kürtçeyi öğrenmiyorsunuz? Neden öğrenmiyor ve bir zahmet siz de Kürtçe edebiyatın nadide örneklerini Türkçeye çevirmiyor ve Türkçenin okurlarıyla buluşturmuyorsunuz. Üstelik bunu da garip bir hal ile Kürt aydınlarının yapmasını bekliyorsunuz.

Bu soru Kürt dostu birkaç tekil örnek dışında orta yerde duruyor ve henüz yanıtı yok! 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.