Kürdistan’a Kürdistan denir

İrfan Sarı

Bilindiği gibi Güney Kürdistan Bölgesel Başkanı Barzani’nin Diyarbakır’a gelişiyle birlikte Türkiye Başbakanı tarafından sarf edilen Kürdistan coğrafik belirtimi gündeme oturdu.

Akabinde neler olmadı ki; Statükocu MHP ve CHP yine her zaman ki martavallarını okumaya başladılar. Başbakanın Kürdistan demesi “ülkeyi bölmek ve “terör örgütünün” ekmeğine yağ sürmek ve ya "terör örgütüyle" aynı safta olmakmış” demekmiş.

Oysa yazılı tarihler Diyarbakır’ında içinde bulunduğu coğrafya parçasına belki beş bin yıldan bu yana Kürdistan der. Dolayısıyla başbakanda tarih karşısında bu “güneydoğu” "kuzey” yalanlarına fazla tahammül etmemiş ve o coğrafyanın gerçek ismini kullanmıştır.

Doğal olarak Kürdistan’a Kürdistan demek her halükarda en doğru söylemdir.

Başbakan tarih karşısında sürdürülmekte olan bu yalandan kendini sıyırmış ama diğer partiler bu doğrudan dolayı kudurmuş gibi saldırganlaşmıştır.

Israrla cumhuriyet tarihi yalanlarını doğru bellemek en hafif tabirle faşizmin ta kendisidir.

Sırf Kürdistan’a Kürdistan demek için on binlerce Kürt çocuğu hayatını verdi, binlerce köy boşaltıldı, binlerce faili meçhul cinayet işlendi, sürgün üstüne sürgün yaşandı…

Ve nihayet son derece insani olan, vicdani olan, hukuki olan bir coğrafya ismi orijinal haliyle kullanılıyor onu da faşizan duygulu kafatasçılar kabul etmiyor.

Elbette cumhuriyet kurulurken, beraberinde insan kafatası da oluşturdular bu duruma iyice kendini kaptıranlardan Kürdistan yer imini kabul etmelerini beklemek ne kadar doğru bilemiyorum ama bir gün onların da insan gibi davranması gerekecektir.

Ve insan olarak bakmaya başladıkların da tarihin iz düşümünden yola çıkarak oranın gerçek isminin Kürdistan olduğunu öğrenebileceklerdir.

Yüzyıl boyunca bu coğrafyanın yerleşik halkı Kürtlere yapılan zulmün ne denli yoğun ne denli inkara dayalı ne denli yok sayma esası üzerine var edildiğini görebileceklerdir.

O kafatasçı zihniyete sorabilir insan; orası Kürdistan değilse nedir?

Gerçi “Güneydoğu, Doğuanadolu” diyebileceklerini duyar gibiyim ama yine de sormak işte…

Tabi Başbakanın miting alanında sarf ettiği Kürdistan ifadesi çokça da tartışılacağa benziyor. Hatta bu tartışmaya Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir “Kuzey Kürdistan” bölgesinin Türkiye Kürdistan’ı olduğunu söyleyerek tartışmanın boyutunu biraz daha büyütüyordu.

Tartışmaktan korkmayı bir kenara bırakıp gerçeklerle yüzleşmenin Türkiye için kaçınılmaz olduğu da bir gerçektir.

Gerçekler üzerinden kendine yeni bir formül aramaya kalkarsa Türkiye elbette uluslar arası arenada da prestij sahibi olur.

Ortadoğu da bu saatten sonra Kürtler olmadan neredeyse kimse bir adım atamaz duruma gelinmiştir.

Dört koldan kürdü ve Kürdistan’ı asimilasyon politikalarıyla vurmaya çalışan devletlerin bütün baskı ve yok sayma politikaları kürdün mücadelesi karşısında yenilgiye uğramıştır. Bunun farkında olanlar kendini tarihi hatadan kurtarabilir geri kalanlar ise bu mücadelenin karşısında kaçınılmaz olan yenilginin altında ezilecektir.

Ayrıca, Kürdistan tabirini kullandığı için görüldüğü üzere Türkiye parçalanmamış ve yıkılmamıştır. Bu suni faşist rüyadan uyanmanın insanlık adına öneminin farkına varılmalıdır.

Artık kendi ülkesi olan Kürdistan’da yaşayan Kürtler Parya olmamalı.

Susmakla insaf beklememeliler.

Konuşup, üretmeliler.

Üretimlerinin meyvelerini de almayı sürdürmeliler.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.