Gözaltındaki çocuk

İrfan Sarı

Sen Lunaparklarda, atlıkarıncalarda bir kentin kalbini çocukluğunla doldururkendi yaşıt olmamız. O zaman ben de sen de on yaşındaydık ama, ben gözaltındaydım.

Gözaltında ve gözleri kocaman olmuş korkudan. Korku bana on yaşındayken emzirilmedi ben doğarken evimizin saçaklarına saplanan kurşun sesleriyle uyumuştum kardeş! İşte o zamandı korkuyu emdiğim. Sen korkudan uyumayı bilmezsin ama.

Sen sana özel olarak ayrılan çocuk odasında saf elyaf yastıkta uyurdun. Harry Potter yüzlü yorganlar örtünürdü üstüne.

Ben bir karakolun izbe, penceresi demir parmaklı, rutubet kokan beton duvarları arasında beklerdim. Uyursam korkardım, uyumasam çocukluğumu unuturdum.

Çok  kent! Çok ülke! Seni salıncaklarda, hamaklarda büyütür kardeş.

Ben gözaltında büyürüm.

Tanklar geçer üstümden, panzerler, savaş uçakları büyümemi gözlerler. Çünkü ben gözaltındayım. Gözüm korku kocamanı, dehşet kocamanı.

Gözlerim tahliye olurdu olur olmaz.

Sen sıra sıra oyunlarla sınıflarda yirmi birinci yüzyıl çocuklarıyla güle oynaya öğrenirdin mutluluğu. Mutluluk sana elma şekeri, bana dudağı kanamış bir armağan.

Dudağı kanamış çocuk gördün mü? Dövülüp dudağı kanayan.

Görmedinse…

Bizim oralara gel.

Sokaklarımız biber gazı kokar. Koklama! Bir çam ormanı düşün mesela, yaprakları kardeş kokusu cennet.

Ateş yanar, toz kalkar, duman yükselir caddelerde öksürük tutar seni, gezme! Su verilirken kızgın zamanlara sakın ha! Sakın gezme…

Gezersen bir bomba patlar belki yanı başında korkma! Bir karanfilin kırıldığı yerden kırılırsın yaşama. Yaşamak annesizlik gibi kör kütük öksüz kalır sonra.

Böylesi günlerde şehrin göbeği ile keserler bağımı, sen mutluluk rüyaları gör kardeş aşk rüyaları ben kahrını çekerim özgürlüğün.

Özgürlükten ne anlarsın sen deme… Özgürlük, gözaltından çıkınca gözler önüne olur! Bütün özgürlükleri de öğrendim ben, mesela dondurma yerken özgürdür insan, yumruk yerken değil. Sahi çikolata yerken de özgürdür insan ama küfür yerken olmaz ki.

Mesele bazen sabah vaktinde tatlı uykudayken bizim göğümüzden helikopterler geçer, işte o sabahları sevmem. Bunu özgürlük için söylemiyorum. O sabahları bizim şehrimize gelme! Gelirsen iki şehir arasında bir yerde kaybolursun, sonra seni bulamam gözümün altına saklayamam seni, sen benim gözümün içisin çünkü…

Gözaltında ürkek bir damla gibiydim kardeş. Ürkek bir ağlayış, yüzü mosmor bir yalnızlık gibi. Kan tutmadı beni, şefkat tuttu ekmek kuran çarpsın şefkat tuttu beni.

El çektim gülüşten çaresiz, güneşi eskiten bir çocuktum artık. Yürümeyi unutan bir çocuktum. Ağaçları tırmanamayacaktım, ayak diretmeyecektim babama bana uçurtma al diye.

Sapanım çocukluğumun suç unsuru ve ben gözaltındayım. Misketleri soruyorlar bana durmadan misketleri çünkü ben taş atan çocuklardandım.

Lunaparkı yok, atlıkarıncaları, hamakları, salıncakları…

Onun için;

Sana bir tank versem atlıkarıncana bindirir misin kardeş!

Savaş uçağı versem hem de sahicisinden beni lunaparkına alır mısın?

Ben yerliyim buralıyım yani, sarı saçlı, mavi gözlü, kaşları el ele tutuşmuş benimle kardeş olur musun?

Bir top güllesi versem bir meşin top verir misin kardeş?

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.