DUR! Jandarma

İrfan Sarı

Cumhurbaşkanı Kürt meselesinde elinde gül açıklamalarına devam ediyorken, savaşın insanları en çok mağdur ettiği coğrafyamızda zerre kadar farklılık göremiyoruz.

 

Olağanüstü hallerin de üstünde olağan olan durumlardayız.

 

Çocuklarımız cezaevlerinde onlarca yılla yargılanırken, bir yandan da özel savaş araçları; helikopterler, uçaklar, ağır silahlar, toplar, tanklar vs. şehirlerin en işlek caddelerinde, daha gelişme çağındaki çocukların masum bakışları arasında geçitlerini yapıyorlar.

 

Sağır sultanın da Kürt meselesini duyduğu şu sıralarda, insaflı birkaç açıklamayla cumhurbaşkanının elini güçlendirmek için alt kademenin kılı kıpırdamıyor adeta. Hala kulakları kapalı aynı hız devam ediyorlar.

 

Bizim buralarda yaygın bir mesel var, derler ki; köylünün biri canlı bir tavşan avlar ve tavşanı evin bahçesine bırakmaya karar verir. Ancak tel örgüyle örülü bahçenin kapsı açıktır. Oraya da çifte sürülen öküzlerin enselerine konulan sapan isimli odun parçasını bırakır. Tavşanı bahçeye salar ve gider işleri ile meşgul olur. Neredeyse köstebek kadar hünerli tavşanı kapadığı yer tel örgülü bir bahçe olunca, tavşana özgürlük pek zor olmuyor. İşinden evine dönen köylü tavşanı bulamayınca dizine vurmaya başlıyor; bu tavşan nerden kaçtı diye. En sonunda köyün bilgesine gider ve durumu izah eder. Bilge köylü bahçeyi dolanır, öküzün boynunda sabit durabilsin diye sapanın iki ucuna açılan deliğe gözü ilişir ve kararını verir; “bu delikten kaçmış tavşan” der.

 

Köylü tavşancığının kaçtığı yeri öğrendikten sonra, dizine vurmaktan vazgeçer.

 

Bizim burada da hallar aynen böyle. Yol aramaları aldı başını gidiyor.

 

Bir kentten diğer kente varmak için adım başı durup kimlik göstermek ve yazılmak/sayılmak durumuyla daha alakalı olduk şimdilerde.

 

Dur! Jandarma.

 

Soru;

 

- Yolculuk nerden nereye? Kimlikler lütfen! Araçtan inin. Karakola çekin. Far söndürün. Ne iş yaparsınız/ne işle meşgulsünüz?

 

Bu sorulara cevap vermek en az sorular kadar azap verici.

 

Bu uygulamanın adı ise; “vatandaşın mal ve can güvenliğini korumak”

 

Devletin güvenlik birimi tarafından “vatandaşın mal ve can güvenliğinin sağlanması kadar doğal ve isabetli bir vazife olamaz. Ancak her gün sayılmak, her gün hizaya sokulmak, her gün defalarca bekletilmek çok güvenlik için yapılıyor anlamını açığa çıkarmıyor.

 

Ayrıca yıllarca aynı noktayı tutmanın faydasını kim açıklayabilir ki. Mesele güvenlik ise; güvenliği tehdit edenler nasıl olurda bu noktalardan gelip geçer? Zaten bu değişmeyen noktalarda uygulamaların varlığını bilmeyen yok.

 

Açıkçası orada beklemek ve insanların üst başını aramak çok da güvenlik gerekçeli olduğu izlenimini vermiyor. Bu vatandaşı bezdirmekten başka işe yaramıyor. Doğal olarak da cumhurbaşkanının insaflı beyanatlarını destekler tarzda uygulamalar olmadığını da söylemek gerek.

 

Başkentte ve başkentin de başkenti olan Çankaya"da “öncelikli sorunumuz Kürt sorunudur” söylemleri yükselirken dahi, bölgede bu uygulamaların var olması oldukça manidardır.

 

Ülke demokrasisinin elini güçlendirmek için bu uygulamadan vazgeçilmesi lazım dersek çok abartılı olmaz. Çünkü bu uygulama hayli abartılı ve işgüzarlık ifade ediyor.

 

Ülkeler aralarında sınırları kaldırıyorken, bizim bir kentten diğer kente kurduğumuz ağın tarifi yoktur.

 

Dur! Jandarma demek yerine;

 

Dur ve düşün demek lazım…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (37)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.