Biraz katiliz biz

İrfan Sarı

Sorgulamayan insanlar topluluğu haline geldik. Dağların, koyakların, ormanların, yamaçların en nihayetinde sokakların arasında hatta ciğerimizin tam ortasında insanlar vuruluyor, ölüyor biz yaftayı hemen yapıştırıyoruz:

Devlet vurdu”

PKK vurdu”

Hazır bir ağız var bizde kopyala yapıştır. Nasıl olsa adını bildiğimiz iki organizasyon var düşünmeden kalemi kırıp infaz ediyoruz…

Biraz biz miyiz acaba o genç yaşta hayatını yitirenlerin katili…

Hiç sorguladık mı kendimizi, bizden katil çıkar mı diye.

Tuzumuz kuru nasıl olsa bizim için ölenler var. Dağlarda, kışlalarda bizim için paramparça olanlar var nasıl olsa. Onlar öle dursun biz havuzlarımızda serinleyelim güzel güzel. Zırhlı araçlarımızla kollayıp koruyalım kendimizi…

Tanıklar, belgeler elimizin altında da olsa bize yakın olandan yana hiç düşünmeden şiddeti destekleyerek ve yalan söyleyerek diğerini suçlayalım.

Biz tarafız simgelerle ve dilimizle…

Selamımız, merhabamız, tokalaşmamız, öpüşmemiz taraf olmuş…

İki kelam selam, iki bukle şiir, iki tiz slogan biz tarafız.

Bıçağımızın çeliği, silahımızın markası, barutumuzun yanma hızı tarafımızın araçlarıdır…

Ağır, ağır olduğu kadar kanayan ve olağan üstü politik bir meseleyi fikir ederken sorgulamadan damarları kesmeyi çok iyi öğrenmişiz. Şu- bu “terörü” deyip bu vicdan meselesini, akıl meselesini hissiyatımızın pençelerinin arasına verip parçalarız.

Şiddetin pornografisini yapan medyanın karşısında içimizin suları çekildi ve kuruduk. Kuru korular gibi köklerimizin üzerine düşüp devrilmeyi bekledik. Bu gün düştüğümüzün ve devrildiğimizin sahnesindeyiz.

Milliyetçilik tutkumuz olmaya başladı. Hatta doyurmadı bazen bizi ve paçalarımızdan şövenizim akmaya başladı. Sokağın rengini iç sesimizin rengine dönüştürdük. Bilinçaltımıza vurmak, kırmak, öldürmek yerleşti…

Hâlbuki bundan sonra da eli-yüz yıl sürecek bu savaştan kimse çok ciddi anlamda zafer elde edemeyecektir. Bunu anlamak için kahin olmak gerekmiyor. Çünkü toplumların bu kadar iç içe geçtiği bir başka coğrafya bulmak çok zor.

Biz suçluyuz galiba…

Devlet denilen mekanizma bizim birlikteliğimizden oluşmuşsa bunu rayına sokmak bizim işimiz olmalı. Onu sorgulayarak, denetleyerek bize düşen görevimizi yerine getirmek mümkün olur.

PKK de bizim hukukumuz ve hakkımız için teminatsa o teminatı biz tutmalıyız elimizde

Galiba biraz biz suçluyuz…

Ne 17 bin faili meçhulü yapan Devlet dolayısıyla Ergenekon, nede polis askeri vuran PKK’dir. Galiba biz bu akan kanın içine karışmış gitmişiz çoktan.

Sokağın ortasında vurulan mühendisin bedenine sıkılan kurşunun da tetiğine basan parmak da bizim parmağımız....

Gerillaya indirilen bombanın pimini çeken de bizim elimiz…

Polisin de askerin de katili biraz biziz…

Susanlar, konuşmayanlar. Gizli hesap yapanlar.

Biri vurulunca sevinenler.

Kendi canı yanınca kendini yerden yere vuranlar, yani herkes, yani bürokrat, siyasetçi, emekçi, kim varsa savaşın kirli havasının altında kendini gizlemeye çalışan herkes suçlu…

Şimdi suçumuzun cezasını çekiyoruz.

Üzülüyoruz…

Ağlıyoruz, stres içindeyiz, kaçıyoruz, kaçışıyoruz, orayı burayı suçluyoruz…

Galiba suçlu biraz biziz, biraz katil olan da biz…

Kendimizi sorgulayarak başlayalım işe, belki geç kalmış bir yerden başlayarak ilk adımı atıp uyuduğumuz bu kâbustan uyanırız…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (32)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.