Bayram biterken

İrfan Sarı

Artık, kan akıtmak için bıçaklarını bileyleyip sokaklara çıkan insanların heyecan ve coşkusunun gölgesinde bir bayram daha bitmiş oldu yukarı Mezopotamya"da… Bu topraklar kan uykusuna yatanların ardında bıraktıklarını pür u pak etmek için doğal seleksiyonunu ha bire yapmaktadır.

 

Toprak değişim ve dönüşümünü kılı kırk yaran bir işçilikte sürdürürken biz hala geçmişin saplantısında kalmış bulunmaktayız. Geleceğe dair bir tek projemiz bulunmamaktadır.

 

Bayramlar ki insanların barışmasını ve sevişmesini simgeler.

 

Bayramlar ki üretim mutluluğu ile kendine dinlenme molaları verenler için fırsat kapısıdır.

 

Ancak bizim özellikle iki dini bayramımızın daha tarihinde bir tek hatırı sayılır barışa vesile olduğunu, üretime dayalı bir mutluluğa işaret ettiğini hatırlamıyorum.

 

Onca adaklar, onca iyi niyet bir türlü sonuç vermemektedir.

 

Sabır… Sabır… Sabır…

 

Yaratana ve onun kutsal kitaplarına inanan her kesin sabır derisi çatlamak üzeredir diye düşünmekteyim.

 

Bakınız etrafınıza; Hindistan'da bir kerede 200 insan kıyma makinesinden geçirilir gibi öldürüldü, Irak"ta her gün neredeyse bir dalya insan yok oluyor, Kerkük"e de sıçradı en nihayetinde. Türkiye'de asker ve PKK"li ölümlerinden çok trafik kazaları ve tecavüzler can almaya devam ediyor.

 

Buna rağmen bir tek idareciden bu kan akışının durmasına yönelik bir açıklama çıkmamaktadır. Adaklar ve ibadetler ise bu huzurun teskinine dair bir emare vermemektedir. Bayram günü kardeşlik, barış ve kucaklaşma yerine yine öldürme güdüsü öldürme egosu işbaşı yapmaktadır.

 

Ortadoğu coğrafyasında yapboz ile oynayan çocuklara benzeyen deniz ötesi çocukları ise huzurun ve güvenin elbisesini giymeye devam ediyor. Yani deniz ötesi gelen çocuklar ellerinde silah, gözlerinde ateş ve beyinlerinde ölüm iyi adam olmaya devam ediyorlar. Bu sahte mutluluk bu yapmacık oyun onca inananın gözleri önünde seanslarını sürdürüyor.

 

Ülke ise iki bayramda da dokuz gün mükafat izni ile oyalama taktiği iyiden iyiye insanları üretmemek için ayarlanıyor.

 

Zaten üretimden tamamen uzaklaştırılan halka birde bürokrasi ordusu da ilave edilmektedir.

 

Devletin kasasından bahşiş dağıtan idarecilerin parti güçlerine güç katma taktiği ise günahı ve sevabıyla uygulanıyor.

 

Fabrikalar kapanıyor yılların devleri işçi çıkarmayla tedbir almaya yöneliyor. Yönetim imalatçı esnafı diye kandırmacalarını hızlandırıyor bankalar ise kendi güvencesini gerekçe edip bin bir bahaneyle oyalama taktiği yapıyor.

 

Dağlara bombalar yağmaya ve uçakların gürültüsü psikolojiye iğne batırmaya devam ediyor.

 

IMF programını her geçen gün biraz daha netleştiriyor ve istedikleri karşısında parasını satmaya hız veriyor.

 

Haber programları yoksulluğun onur kırıcılık boyutunu meze ediyor.

 

AKP son hız kara kömür ve ithal makarna dağıtıyor. Yakında vatandaşa para kullanmayı da unutturur bu iktidar demedi dmeyin.

Çaresizliğe saplanan vatandaşın bu oyunlar karşısında balık gibi oltaya düşmesi “hamd olsun” çok çok ustalıkla sürdürülüyor.

 

“F", "M", "E" ve "L" tipi cezaevi derken şükürler olsun ki üniversitesiz il bile kalmadı.

 

Seçime giderken eski düşmanların yeni dost olduğuna da şahit oluyoruz. Ne de olsa muhalif görünen bir kürt partisi var ve ona karşı güç birliği yapmanın şart olduğu su götürmez bir gerçek. Çünkü onlar namıyla samıyla “bölücü yandaşları”

 

Bunca olumsuzluğun üstüne birde karakış kapıya dayandı.

 

İlaç yok, derman yok, iş yok, para düşman kesildi vatandaşa.

 

Bu mengenede sıkışan sıkışana. Her sıkışan bayrağı kapıp çıkıyor meydana. İşkencenin manifestosu yeniden yazılıyor şu ara.

 

Kan kadar akıl akıtsak halbuki şu toprağa mutlu olmamak işten bile değil.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (11)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.