Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan 46 yaşındaki Salih Erdoğan, yaklaşık 40 yıldır davul ve zurna çalarak hem geçimini sağlıyor hem de kendi kültürünün önemli bir parçasını yaşatıyor.
“Bir yaşam biçimi olarak görüyorum”
Çocuk yaşlardan bu yana bu kültürün içinde olduğunu belirten Salih Erdoğan, “Yaklaşık 40 yıla yakındır bu işle uğraşıyorum. Ama bunu bir kazanç kapısından çok bir yaşam biçimi olarak görüyorum. Çünkü davul ve zurna bizim kültürümüzün temel parçalarından biridir. Sadece düğünlerde değil, nişan, kına, sünnet, doğum günü gibi özel etkinliklerde de bu işi yapıyorum. Halkımızla birlikte hem eğleniyor hem de kültürümüzü yaşatıyoruz” dedi.
“Zurna geleneği Nuh tufanına kadar dayandırılır”
Davul ve zurnanın Kürt kültüründeki yerinin çok eskiye dayandığını dile getiren Erdoğan, bu müzik geleneğinin Hazreti Nuh dönemine kadar uzandığını belirterek şöyle konuştu:
“Zurna geleneği Nuh tufanına kadar dayandırılır. Davul ve zurna o kadar köklü bir gelenek ki, her özel anın içinde yer almış. Eskiden Yüksekova’ya dışarıdan, Van’dan ya da başka illerden ekipler getirilirdi. O dönemlerde burada bu işi yapan kimse yoktu. Bu eksikliği fark ettik ve Yüksekova’da bu kültürü yaşatmak için kolları sıvadık.”
“Hicaz, , Nihavend, gibi farklı makamlar var”
Zurna çalmanın sanıldığı kadar kolay olmadığını, bunun ciddi bir müzik bilgisi ve eğitim gerektirdiğini vurgulayan Erdoğan, bu alanda eğitim aldığını da söyledi:
“Zurna öyle sadece üfleyerek çalınacak bir alet değil. Makamları bilmen gerekiyor. Hicaz, , Nihavend, gibi farklı makamlar var. Bunları bilmeden zurna çalınmaz. Ben Irak’ın Duhok şehrinde 4 ay boyunca bu işin eğitimini aldım. Nefes kontrolü, nota bilgisi, makam bilgisi gibi her yönüyle kendimi geliştirmeye çalıştım.”
“Bu iş sevmeden yapılmaz”
Salih Erdoğan, bu sanatı öğrenmek isteyen birçok genç olduğunu ancak bazılarının sadece maddi kazanç odaklı yaklaştığını belirterek şöyle devam etti:
“Elbette gençler geliyor, öğrenmek istiyor. Ama herkesin niyeti kültürü yaşatmak değil. Kimisi para kazanmak istiyor. Biz de elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ancak bu iş sevmeden yapılmaz. Çünkü düğün sezonu başladığında sabah erkenden kalkıyorsun, saatlerce ayakta kalıyorsun, yağmur çamur dinlemeden çalışıyorsun. Eğer gerçekten gönlünü vermemişsen bu işi sürdüremezsin.”
“Bizim kültürel kimliğimizin bir parçası”
Kürt kültürünün müzikal mirasının yaşatılması gerektiğini söyleyen Erdoğan, bu geleneğin gelecek kuşaklara aktarılması için emek verilmesi gerektiğini ifade etti:
“Bu sadece bir sanat değil, bizim kültürel kimliğimizin bir parçası. Her ezgide bir tarih, her ritimde bir anı saklı. Bu yüzden bu işi yapmak isteyen gençlerimize de hep şunu söylüyorum: Sadece çalmak yetmez, ne çaldığını da bilmelisin. Bu sanat yaşamalı, bizden sonra da devam etmeli.”