Yüksekova’nın Sualtı köyünde yaklaşık 20 yıldır arıcılıkla uğraşan Sabit Geylani, bölgedeki arıcıların yaşadığı sorunları anlattı.
Geylani, bu yıl hem hava şartlarının olumsuz geçmesi hem de batı illerinden gelen arı kolonileriyle birlikte taşınan hastalıkların yerel arıcılığı ciddi şekilde etkilediğini belirtti.
“Kaliteli olmasına rağmen batıdaki çam balı gibi değer görmüyor”
2005 yılından bu yana arıcılık yapan 38 yaşındaki Geylani, arıcılığın doğayla iç içe, sabır gerektiren bir meslek olduğunu ancak son yıllarda çeşitli nedenlerden dolayı bu işi yürütmenin zorlaştığını dile getirerek, “Bizim balımız organik, çiçek balıdır. Her türlü bitkiden gelir. Kaliteli olmasına rağmen batıdaki çam balı gibi değer görmüyor. Fiyatlar çok düşük. Süzme balı kilosu 200-220 TL arasında satıyoruz ama bu, emeğimizi karşılamıyor” dedi.
“Batıdan gelen arılar hastalık taşıyor”
Geylani, özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinden gelen gezgin arıcıların bölgeye taşıdığı “Varroa” adlı parazitin ciddi bir sorun haline geldiğini vurgulayarak, “Batıdan gelen arıların üzerinde bu hastalık var. Buraya geldiğinde bizim arılarımıza da bulaşıyor. Bu da kovan sayısında ve arı gücünde ciddi düşüşlere yol açıyor. Eskiden bir kovanda 1-2 kat arı olurdu, şimdi üçte bire düştü. Gözümüzle ölü arıları görebiliyoruz. Hem bal azaldı hem de batıdan gelen hastalıklar arılarımızı etkiliyor” diye aktardı.
“Yabancı arıcıların gelişi denetlenmeli”
Bu tür hastalıkların yayılmasını önlemek için yetkililerin daha sıkı denetim yapması gerektiğini belirten Geylani, “Yabancı arıcıların gelişi denetlenmeli. Arılarının sağlıklı olup olmadığına bakılmalı. Aksi halde bu hastalıklar yerel üreticiyi tamamen bitirir. Bu sadece bizim sorunumuz değil, doğanın da dengesi bozulur” diye konuştu.
“Sağım yaptık ama çok az ürün elde ettik”
Bu yıl hava koşullarının da arıcılığı olumsuz etkilediğini ifade eden Geylani, “Yaz çok soğuk geçti. Arıların gelişimi yavaşladı. Petek balı neredeyse hiç olmadı. Süzme balda da verim çok azdı. Sağım yaptık ama çok az ürün elde ettik” dedi.
“Batıya hiç gitmiyoruz çünkü hem balların karışmasını istemiyoruz”
Arıcılığın bölge için önemli bir ekonomik faaliyet olduğunu ifade eden Geylani, Yüksekova’nın doğal bitki örtüsünün arıcılık için çok uygun olduğunu belirterek, “Bizim bölge, özellikle Yüksekova ve Hakkari çevresi, arıcılık için çok elverişli. Her taraf çiçekle dolu. İlkbaharda arılarımızı buraya getiriyoruz. Kışın ise biraz daha sıcak olan Şemdinli’ye taşıyoruz. Batıya hiç gitmiyoruz çünkü hem balların karışmasını istemiyoruz hem de bizim balımız bu bölgeye ait ve burada değerli” şeklinde konuştu.