Kurtulmuş: Sadece demokrasinin, fikirlerin konuşulduğu yeni bir döneme gireceğiz

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Belli bir noktaya geldik ve ümit ederim ki artık silahın tamamen geride bırakılmasıyla birlikte, sadece demokrasinin, fikirlerin konuşulduğu yeni bir döneme gireceğiz" dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğü'nü ve Valiliği ziyaret etti. Kurtulmuş, ardından Balıkesir Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yıl Açılış Programı'na katıldı.

Balıkesir Üniversitesi Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Şehit Fethi Sekin Konferans Salonu'nda düzenlenen programda konuşan Kurtulmuş, Balıkesir'in Kuvayımilliye’nin kalesi, Reddi İlhak Cemiyeti'nin kurulduğu yer olduğunu söyledi. Kurtulmuş, "Balıkesir yakın dönem Türk tarihinin özeti gibidir. Düşmana karşı yenilmemek, teslim olmamak, milli ruhumuzu, milli onurumuzu en zor şartlarda korumak ne demektir, onu göstermiş olan bir şehirdir. O zamanlar emperyalizm başka bir haletiruhiye, plan ve proje içerisinde özellikle Avrupalı emperyalist güçler dünyanın dört bir tarafında yayılmayı, bir büyük cihan imparatorluğu olan Osmanlı cihan devletinin üzerinden de 'böl, parçala, yönet' taktiğiyle bu coğrafyada egemen olmayı kendileri için milli menfaatlerinin ilk maddesi olarak gördüler. Anadolu'nun işgali sadece bir toprak işgali değil, emperyalizmin kendi can damarlarını besleme hevesidir. Onun için buraya kadar geldiler. Onun İzmir'e çıktılar. Onun için Anadolu'nun birçok yerini işgal ettiler, Balıkesir hariç. Balıkesir işgal edilmemiş şehirlerimizden birisidir" dedi.

'TÜRK, KÜRT, ARAP'IN VE DİĞER HALKLARIN ARASINA ASLA DÜŞMANLIĞI SOKAMADILAR'

Kurtulmuş, “Şimdi bir asır sonra hem dünyanın şartları değişti hem de emperyalizmin niteliği değişti. Dün çok silahla, tüfekle, topla yaptıklarına bugün yeni birtakım yöntemleri de ilave ederek, ekleyerek yeniden dünyayı şekillendirmek, dünyayı parsellemek, kendi güç dengelerini yeniden şekillendirmek istiyorlar. Bu yeni dönemde aynı şekilde ‘böl, parçala, yönet’ politikasından asla vazgeçmiş değillerdir. Sadece kullandıkları yöntemlere ilave yöntemler eklemişlerdir. Bunlardan birisi vekalet savaşları adını verdikleri terör örgütleri üzerinden oluşturmaya çalıştıkları birtakım bölme, parçalama meseleleridir. Çok şükür bir asır sonra Türkiye Cumhuriyet tarihimizin yaklaşık 40 küsur yılını mücadeleyle geçirdiğimiz, arkasındaki devletlerin silah, istihbarat, lojistik desteklerine rağmen mücadeleyle geçirdiğimiz ve kahraman şehitlerimizin gazilerimizin gayretiyle sahada önlediğimiz terör örgütünün bugün artık tamamen tasfiye edileceği bir sürece girmiş bulunuyoruz. Bu milletin içerisinde bir asır evvel koskoca coğrafyayı bölüp parçaladılar. Ülkeleri birbirinden ayırdılar. Hatta aynı aşireti ortasından cetvelle bölerek bir kısmına başka bir ülkenin bir kısmını başka bir ülkenin sınırlarında bıraktılar. Ama bir şeyi başaramadılar. Bu ülkenin insanlarının arasına düşmanlığı sokmayı başaramadılar. Türk, Kürt, Arap'ın ve diğer halkların arasına asla düşmanlığı sokamadılar. Birliği, beraberliği yok edemediler. Bugün geldiğimiz noktada çok şükür artık Türkiye yeni dönemin şartlarına uygun, yeni bir karar vermiş terör örgütünün kendisini feshetmesini ilan etmesiyle birlikte terörü tamamen Türkiye'nin gündeminden çıkaracak yeni bir döneme girmiştir" diye konuştu.

'DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BİR ELİ SİLAHTA, BİR ELİ SANDIKTA OLMAZ’

"Dünyadaki bütün çatışma çözümlerini çalıştık, çalışıyoruz" diyen Kurtulmuş, “Dünyada bazı ülkelerde 5-6 yılda gelinen noktaya Türkiye geçen sene ekim ayından bu seneye kadar bir yıl içerisinde gelmiştir. Örgüt kendisini fethedeceğini açıklamış, silahlarını bırakacağı süreci başlatmıştır. Dün itibarıyla terörsüz Türkiye için tarihi bir eşik geride bırakılmıştır. Örgüt tamamen Türkiye'nin sınırlarından çekileceğini ve bir daha Türkiye'de terör eylemi olmayacağını ilan etmiştir. Çekilen örgütün ayrıca sınırlarımız ötesinde de varlığını en kısa süre içerisinde tasfiye etmesi ve artık bu bölgede sadece Türkiye'de değil Suriye'de de Irak'ta da İran'da da başka bölgelerde de bir daha terörden bahsedilmediği bir döneme girmeyi temenni ediyoruz, bunun için gayretle çalışıyoruz" dedi.

Kurtulmuş, “5 Ağustos tarihinden bu yana bu perşembe günü 16'ncısını yapacağımız Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’yla birlikte bu tarihi adımın önemli yol işaretlerinden birisi olmaya devam ediyoruz. Türkiye demokrasisi bakımından fevkalade parlak bir örnek ortaya koyulmuş ve Meclis’te grubu bulunan 5 siyasi parti, grubu olmayan 6 siyasi partiden 51 değerli milletvekili bu komisyonda çalışmalara katkı vermiştir. Bugün geldiğimiz nokta birçok ülke bakımından uzun yıllar sürecek çalışmanın sonucudur. Belli bir noktaya geldik ve ümit ederim ki artık silahın tamamen geride bırakılmasıyla birlikte, sadece demokrasinin, fikirlerin konuşulduğu yeni bir döneme gireceğiz. Buradan bir kere daha ifade etmek istiyorum. Dünyanın hiçbir yerinde bir eli silahta, bir eli sandıkta olmaz. Eli sandıkta olanların bir daha elinin silahta olmamasını diliyoruz ve bunun için her türlü çabayı ortaya koyuyoruz. Böylece bir asır evvel emperyalist oyunu nasıl bozuyorsak şimdi de bu oyunu bozuyoruz" diye konuştu.

'BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BARIŞI VE ESENLİĞİ SAĞLAMAKTAN ACİZ BİR KURUM HALİNE GELMİŞTİR'

Suriye’deki oyunun tutmadığını belirten Kurtulmuş, "Suriye'deki iç savaş devam ederken, birkaç hafta içerisinde DEAŞ denilen bir örgütün nasıl Suriye'ye ve Irak'a getirildiğini, nasıl silahlandırıldığını, nasıl hızlı bir şekilde şehirleri, kasabaları alarak oradaki demografik yapıyı değiştirdiğini dün gibi hatırlıyoruz. Aynı şekilde orada bulunan PKK'ya bağlı olan terör örgütlerine ne kadar büyük silah yardımları yapıldığını, binlerce TIR'ın nasıl oraya sokulduğunu biliyoruz. Ama oyun tutmamıştır. Şimdi bu ülkenin halkları emperyalizmin yeni oyununu bozacak ne Türk'ün ne Arap'ın ne Sünni'nin ne Şii'nin ne Alevi'nin dostu olmayan küresel emperyalizme pabuç bırakmayacaktır" dedi.

Bir asır evvel emperyalizmin şeklini değiştirdiğini belirten Kurtulmuş, “O zaman da inançla kararlılıkla ve cesaretle mücadele ettik. O günkü dönemde dünyanın şartları farklıydı. Birinci Cihan Harbi bittiğinde Cemiyeti Akvam kurulduğunda yeryüzündeki yaşayan insanların sayısı yaklaşık 2,5 milyardı. Bugün 8 milyar insan yaşamaktadır. Bir asır evvel 51 ülke Cemiyeti Akvam'a üyeydi. Bugün 193 ülke Birleşmiş Milletler'e (BM) üyedir. O gün Cemiyeti Akvam yani Birleşmiş Milletler'in kuruluşu olan uluslararası çatı barışı, esenliği sağlamak için kurulmuştu. Ne yazık ki bugün Birleşmiş Milletler barışı ve esenliği sağlamaktan aciz bir kurum haline gelmiştir. Şimdi önümüzde nasıl yeryüzünde emperyalist projeleri bozma görevimiz var ise dünyadaki yeni bir sistem arayışını da ortaya koymak, küresel adalet arayışına öncülük yapmak da bizim vazifemizdir. Özellikle üniversitelerimizin bu alanda öncü olması, fikir yetiştirmesi ve projelerle dünyaya yol göstermesini ümit ediyoruz. İki alanda sistemin tıkandığını, 8 milyar insanın birkaç yüz milyonunu geride bırakırsanız, tamamının bir arayış içerisinde olduğunu biliyoruz. Birisi küresel siyasal sistemde adalet arayışı ve yeni bir küresel siyasi mimari özlemidir. İkincisi ise küresel ekonomide adalet arayışı ve yeni bir mimarinin ortaya konulması ihtiyacıdır."

'SU KRİZLERİ, KITLIKLAR, EKONOMİK FELAKETLER YAKIN GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRECEK'

Yeni bir küresel siyasal mimarinin ortaya konulması şart olduğunu da belirten TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Uluslararası alanda küresel adalet arayışının ikinci ayağını ise ekonomi alanındaki adaletsizlikler oluşturmaktadır. Küresel borç krizlerinin, özellikle gelir adaleti bakımından zengin ve fakir bölgeler arasında, sadece bölgeler arasında değil gelişmiş ülkelerde bile zengin bölgelerle fakir bölgeler arasındaki uçurum insanlık tarihi boyunca karşılaşmadığımız bir büyük gelir dağılımı uçurumunu ortaya koymaktadır. Ayrıca iklim krizleriyle birlikte ortaya çıkan yepyeni kırılganlıklar, insanlığın daha önce görmediği büyük ekonomik çöküşlere, altüst oluşlara sahne olmaktadır. En basiti iklim krizi dolayısıyla Balıkesir'in göletleri, barajları bile kurumuş vaziyettedir. Su krizleri, kıtlıklar başta olmak üzere yeni ekonomik felaketler insanlığın yakın geleceğini şekillendirecek felaketlerdir" diye konuştu.

'MİLLİ GELİRİNE ORANLA İNSANİ YARDIMLARDA DÜNYANIN İLK 3 ÜLKESİNDEN BİRİSİYİZ'

"Bugün dünyada insani yardımlardan, insani felaketlerden bahsediyoruz. Türkiye olarak övünçle ifade edebiliriz ki dünyada milli gelirine oranla insani yardımlarda dünyanın ilk 3 ülkesinden birisiyiz" diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Dünyadaki bütün bu insani yardım tezlerine rağmen 700 milyon insanın 2 dolardan aşağı günlük geçimle karşı karşıya kalmak zorunda olduğunu acı bir şekilde takip ediyoruz. Dünyanın 8'de 1'inin temiz suya kullanım erişiminin olmadığını biliyoruz. Yoksulluk ve adaletsizliğin dünyanın her yerinde hakim olduğunu görüyoruz. Bunlar sadece hükümetlerin yanlış politikalarının sonucu değildir. Bunlar dünyada ekonomi alanında da işlerin yanlış gittiğinin göstergesidir. Bu kadar büyük zenginliklere sahip olan ülkelerin hem de yirmi birinci yılı ilerlediğimiz bu dönemde dünyanın büyük güçleri tarafından nasıl kaynaklarının yağmalanmak için harekete geçildiğini görüyorsunuz. Sadece son günlerde yaşadığımız değerli metaller üzerindeki tartışmaların bile başlı başına dünyadaki ekonomik adaletsizliği bir felakete doğru sürükleyeceği aşikar. Dolayısıyla karşılaştığımız şey yönetimlerin zafiyeti, hükümetlerin başarısızlığı, sadece falanca ülkenin kendine ait bir sorunu değildir. Yaşadığımız hem siyasal anlamda hem ekonomik anlamda bir medeniyet krizidir. Hakkı, hakkaniyeti, adaleti, dünyanın hep beraber insanlığın ortak evi olduğu gerçeğini unutan, batı medeniyetinin uzun yıllar sürdürdüğü emperyal ve neoemperyal politikalarının sonucudur. Bunun için artık buna bir dur demek, yeni adil bir küresel ekonomik sistemin kuruluşu için çaba sarf etmek her bir öğretim üyemizin, düşünce sahibinin ortak sorumluluğudur."

'VETO HAKKI SİYASAL SİSTEMİN YANLIŞ BİR ŞEKİLDE YÖNELTİLDİĞİNİN ÇOK AÇIK BİR GÖSTERGESİ'

Kurtulmuş, “Küresel sistemin başarısızlığının anahtarı siyasal olarak Birleşmiş Milletler'in güvenlik konseyindeki veto hakkıyla görülüyor. Bütün milletlerin egemen eşitliği ise 193 ülke var, niye 5 tane ülke diğerlerinden daha fazla egemen? Niye onların dedikleri oluyor? Veto hakkı siyasal sistemin yanlış bir şekilde yöneltildiğinin çok açık bir göstergesidir. Ekonomik sistemdeki gösterge ise küresel faiz, küresel finansal spekülasyonlar, rant ve insanların kendi elindeki gücü baskı unsuru olarak kullanma iştahıdır. Bunları değiştirmeden yeni bir sistemin kurulmasının çok zor olduğunu biliyoruz. Onun için çalışmalarımızı rantı, faizi, istisnaları ve finansal spekülasyonları sona erdirecek bir küresel sistemi, ekonomik sistemi kurmak yolunda odaklandırmamız lazım" dedi.

Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu söylediklerim havada duran şeyler değildir. Dünyanın birçok akademisinde, üniversitesinde hem ekonomik hem siyasal anlamda yeni sisteme alternatif bazı fikirler çok canlı ve eskisinden çok daha hızlı bir şekilde üretilmeye başlamıştır. Bu sadece bir bölgenin sorunu değil, bütün insanlığın ortak sorunudur. Özellikle ekonomik, adaletsizlik konusundaki 4-5 konu başlığının üniversitemizdeki hocalarımız ve öğrenciler için master ve doktora tezlerinde üzerinde çalışılabilecek konular olduğunu ifade etmek isterim. Yeni bir ekonomik adaletin nasıl sağlanabileceği tartışması ekonomi biliminin en temel meselelerinden birisidir. Bunlardan birisi; dünyada hiç kimse yoksulluğa ve yokluğa terk edilmemelidir. Çünkü dünyanın kaynakları 8 milyar insana fazla fazla yetecek ve artacak durumdadır. Mesele kaynakların azlığı değil, kaynakların bölüşülememesi meselesidir. Bunun için diyoruz ki her bir insanın onurlu bir şekilde yaşayacağım, başkasına muhtaç olmayacağı, yoksulluğa terk edilmeyeceği yeni formülleri bulmak zorundayız."

'BİZİM MİLLETİMİZ HALKIN TABİRİYLE SADECE KENDİNE MÜSLÜMAN DEĞİLDİR'

Türk milletinin çok bariz bir özelliği olduğunu söyleyen Kurtulmuş “Bizim milletimizin çok bariz bir özelliği vardır. Biz bugün de dünyanın birçok yerinde olan haksızlıklarla ilgileniyorsak, bu millet dünyanın dört bir tarafında hiç adını duymadığı halklarla, ülkelerle, oradaki adaletsizliklerle ilgileniyorsa, bunun bir tane sebebi vardır. Çünkü bizim milletimiz halkın tabiriyle sadece kendine Müslüman değildir. Biz dünyada sadece kendimiz için iyiliği, adaleti, hakkaniyeti değil, dünyada yaşayan 8 milyarın tamamı için hakkaniyeti, adaleti ve vicdanı istiyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Dün böyleydik, bugün böyleyiz. Yarın da böyle olmaya devam edeceğiz" dedi.

"Türkiye'deki 86 milyon vatandaşımızın birlik ve beraberlik içerisinde ileriye doğru koşar adım yürümesini temin edeceğiz" diye Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bölgemizde huzuru ve barışı sağlayacağız. Terörsüz Türkiye olarak başlattığımız bu süreç sadece Türkiye'nin esenliğiyle ilgili bir mesele olmanın çok ötesindedir. Allah'ın izniyle bir daha bu memlekette birkaç sene sonra hiç kimsenin terörden ve terör örgütlerinden bahsetmediği bir Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğiz. Terörsüz Türkiye, terörsüz bir bölge demektir. Orta Doğu'yu babalarının çiftçiliği gibi bulan ve burada istedikleri gibi at oynatanların atlarının bir daha bu bölgeye girmemesi demektir. Terörsüz Türkiye bu bölgeyi istedikleri gibi tasdik edeceklerini zannedenlere karşı birlik ruhuyla Anadolu'nun Mezopotamya'nın Orta Doğu'nun bütün halklarının, Alparslan'ın, Kılıçarslan, Selahattin' Eyyubi'nin çocuklarının bir araya gelerek, 'Ya Allah' diyerek yeniden ayağa kalkması ve insanlığa insanlığı öğreteceği yeni bir dönemin açmaları demektir. Allah bu milleti hep birlikte, beraberlik içerisinde, daha nice günlere ulaşmayı nasip etsin diyorum."

Kurtulmuş açılışın ardından Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğü’nü, daha sonra da Balıkesir Üniversitesi Simülasyon Merkezi’ni ziyaret etti.

'TÜRKİYE SINIF ATLAMIŞ, EKONOMİK BAKIMDAN GÜÇLÜ ÜLKELERDEN BİRİSİ HALİNE GELMİŞTİR'

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Balıkesir programı kapsamında Balıkesir Büyükşehir Belediyesini ziyaret etti. Ardından Balıkesir Öğretmen Evi'nde Sivil Toplum Buluşması Programı'na katıldı. Programda konuşan Kurtulmuş, "Dünyanın ve Türkiye'nin çok önemli bir kavşak noktasından geçtiğini hepimiz biliyoruz, görüyoruz. Dünya ekonomi, siyasi ve güç dengeleri bakımından uzun yıllar boyunca görmediği kadar büyük bir türbülansın, değişim sürecinin içerisinde, tabiri caizse yeni bir altüst oluşun içerisindedir. Türkiye olarak merkezinde bulunduğumuz bölge çok daha fazla böyledir. Bir tarafında Balkanların, Karadeniz, Kafkas coğrafyası ve güneyimizde de Doğu Akdeniz ve özellikle Orta Doğu olmak üzere her gün yeni gelişmelerin yaşandığı bir coğrafyanın kalbinde yer alıyoruz. Böyle bir dönemde ve böylesine önemli bir bölgede Türkiye'nin sağdan, sola savrulmak gibi bir lüksü olamaz. Türkiye'nin gününü gün etmek, günün önüne çıkardığı şartlara göre hareket etmek gibi bir tercihi de olamaz. Türkiye uzun vadeli ayakları yere basan, kendi milli menfaatlerimizi birtakım adımları atmak ve bu bölgede çok güçlü bir şekilde ayakta durmak mecburiyetindedir. Hatta zaman zaman sadece şartlar değil, karşımızda sert esen rüzgarlar da Türkiye'nin çok daha güçlü ve kuvvetli bir şekilde yer almasını zorunlu kılmaktadır" dedi.

Bu çerçevede Türkiye'nin önümüzdeki dönemde; güçlü, büyük Türkiye hedefine yürümesi ve bunun için gerekli tedbirleri almasının hayat memat meselesi olduğunu belirten Kurtulmuş, "Bu, sadece askeri veya fiziki imkanlar itibariyle güçlü olmanın ötesinde bunlarla birlikte toplumsal olarak da güçlü olmayı gerektirir. Türkiye'nin özellikle son yıllarda milli savunma alanı başta olmak üzere fevkalade büyük başarılar sağladığını görüyor ve bundan iftihar ediyoruz. Birçok savunma sanayi ürünü bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden birisi haline geldiğimiz hiç şüphesizdir. Türkiye'nin ekonomik olarak da çok güçlü olmak, ayakta durmak mecburiyeti vardır. Bu çerçevede Türkiye yıllar içerisinde hepimizin şahit olduğu gibi şehirlerimiz, altyapımız itibariyle her bakımdan gelişen, güçlenen büyüyen bir ülkedir. Türkiye'nin hemen her yerinden altyapı çalışmalarıyla birlikte Türkiye sınıf atlamış, ekonomik bakımdan da güçlü ülkelerden birisi haline gelmiştir" diye konuştu.

'CUMHURİYETİMİZİN HEMEN HEMEN YARISI TERÖR BELASIYLA GEÇMİŞTİR'

Türkiye'de her ferdin beraber bir hedefe yönelmesi mecburiyetinde olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Türkiye'nin onlarca yılını heba etmiş, ayaklarına pranga bağlayarak Türkiye'nin bu büyük kalkınma ve gelişme sürecinde geri kalması için üzerimize tahvil edilmiş olan terörden kurtulmak için büyük bir toplumsal dayanışmaya ihtiyacımız vardır. Türkiye'nin yaklaşık 50 yılı, Cumhuriyetimizin hemen hemen yarısı terör belasıyla geçmiştir" dedi.

2013 yılında öğretim üyeleriyle birlikte terörün maliyeti konusunda çalıştıklarını aktaran Kurtulmuş, "O günün rakamlarıyla 1.3 trilyon dolar herhalde bugünün rakamlarıyla da en az 2 trilyon dolar Türkiye terör vesilesiyle kaybetmiştir. Binlerce evladımızı genç yaşta şehit vermiş olan bir milletiz. Bu milletin on binlerce genç insanı, gencecik yaşta terör yüzünden şehit olmuştur. Şimdi Türkiye bütün bunlardan kurtuluyor" diye konuştu.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin güvenlik ve istihbarat birimleri örgütün silah bıraktığını ve kendisini fesih sürecini sürdürdüğünü ya da sonlandırdığını tespit ettikten sonra terörsüz Türkiye'yle ilgili birtakım yasal düzenlemeler dönemine geçilecektir. Güvenlik birimlerimiz süreci yürütürken Türkiye Büyük Millet Meclisi milli irade adına bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için mecliste bir komisyon kurduk."

'HERKESİN ANA DİLİ ANA SÜTÜ KADAR HELALDİR'

Kurtulmuş, "Bu bir bölünme parçalanma, ayrılık- gayrılık meselesi değil, tam tersine birleşme, bütünleşme hep beraber daha güçlü Türkiye için el ele, gönül gönüle verme süreci. 50 yıllık terörle geçen süreçte Türkiye'de Türklerle Kürtler savaşmamıştır, terör örgütü devlete karşı savaş ilan etmiştir. Bütün bu mücadele 40-50 yıllık birikimde hiçbir Kürt'ü hiçbir Türk'e karşı, hiçbir Türk'ün hiçbir Kürt'e karşı yan gözle baktığı olmamıştır. Bu halklar arasında bir savaş değil, terör örgütünün devlete karşı bir ayaklanmasıydı. Şimdi terör örgütü diyor ki; silahlarımızı bırakıyoruz. Biz artık Türkiye'yle gelinen bu noktada savaşla, silahla değil tam tersi artık burada birlik içerisinde hareket etmemiz lazım. Artık ret, inkar ve asimilasyon dönemi geride kalmıştır. Türkiye'de önemli bir toplumsal kesimi oluşturan Kürt kardeşlerimizin kimlikleri üzerindeki baskılar artık asla mevzu bahis olamaz. Herkes kendi kültürünü geliştirmek, kendi kimliğini olduğu gibi kabul etmek durumundadır. Bizler de farklı kimlikler kabul etmek durumundayız. Ama farklı kimlikleri kabul etmek, farklı kimlikler üzerinden toplumu ayrıştırmak, bölüştürmek, ötekileştirmek değildir. Geçen hafta Diyarbakır Üniversitesi'ndeki konuşmamı bitirirken Kürtçe bir sözle beyitle bitirdim. Bir olalım, beraber olalım, el ele, gönül gönüle, barış, kardeşlik olsun manasına gelen sözler. Bunu meclis başkanı olarak söylemenin önemli bir kapıyı açtığını düşünüyorum. Ama hiç kimsenin ana dilini bahane ederek siyasal bir ayrışma içerisinde olması asla kabul edilemez. Herkesin ana dili ana sütü kadar helaldir" diye konuştu.

'KOMİSYON ANAYASA DEĞİŞTİRME, YASA YAPMA KOMİSYONU DEĞİL'

Kurtulmuş, "Ana dilleri kendi aramızda bir ayrışma, kültürel farklılık ortaya koyma, ötekileştirme için değil ilahi rahmetin bir görüntüsü olarak kabul ederiz. Kimsenin de bunun üzerinden bir ayrıştırma yapmasına müsaade etmeyiz. Türkiye artık bunları geride bırakıyor. Hep beraber milli iradenin merkezi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bu komisyonun kurulmuş olması fevkalade önemli. Komisyonun ilk toplantısından itibaren bir meseleyi çok açık ortaya koydum. Bu komisyon anayasa değiştirme, yasa yapma komisyonu da değil. Bu süreçte, 'Anayasanın şu maddesi değişsin' diye bir talep olmadığı gibi böyle bir tartışmanın zemini de olmamıştır. Komisyon oluşacak siyasi fikirleri rapor haline getirecek, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Genel Kurulu'na sunacaktır. Böylece 29 Ekim'e girdiğimiz bir dönemde yepyeni bir dönemin de kapılarını sonuna kadar açacağız. Türkiye'de birlik olacak, beraberlik olacak, kardeşlik olacak. Kültürümüzde, mayamızda, kitabımızda ırkçılık, kendimizi, ailemizi, ırkımızı doğuştan üstün görmek yazmaz. Bizim kitabımızda insanlar arasında yaradılışta eşitlik vardır" ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE DÜNYANIN BÜTÜN MAZLUMLARININ DA BEKLENTİSİ VE YEGANE ÇARESİ'

Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çok kısa bir süre içerisinde yeniden bu coğrafyanın halklarını bir araya getireceğiz ve daha güçlü bir Türkiye'nin önderliğinde ileriye doğru yürüyeceğiz. Bölge halkının tamamı, yeryüzünün en uzak noktalarındaki mazlum ve mağdur milletlerin tamamı Türkiye'nin gözünün içine bakmaktadır. Türkiye'nin güçlü olması, sağlam yere basması ve birlik beraberlik merkezi olarak ileriye doğru aydınlık bir hukukla yürümesi sadece 86 milyon olarak bizim değil dünyanın bütün mazlumlarının da beklentisi ve yegane çaresi. Bunun için bu süreci hep beraber birlikte sahipleneceğiz. Bu sürecin sonunda bir daha bu topraklarda kimse terör eylemi için eline silah almayacak. Terörsüz Türkiye süreci aynı zamanda terörsüz bir bölge süreci olacak. Türkiye'de terörün bitmesi, Irak'ta, Suriye'de, İran'da da terörün bitmesinin yolunu açacak. Bunun için hep beraber kendi imkanlarımızı bir araya getirerek güçlü bir bölge ve Türkiye olarak yolumuza devam edeceğiz."

'TÜRKİYE'NİN TERÖRLE BAŞA ÇIKMA SÜRECİ DERS OLARAK OKUTULACAK'

Kurtulmuş, "Bu sefer mutlaka kazanacağız, bu sefer mutlaka başaracağız. Çünkü iş öyle bir noktaya gelmiştir ki ya milletimiz kazanacak ya milletimiz kazanacak. Bu örgütlere yıllardır kimlerin silah verdiğini, beslediğini, lojistik destekler verdiğini bilmiyor muyuz? DEAŞ denilen terör örgütü dünyanın dört bir tarafından toplanan insanlar nasıl oldu da Suriye'ye, Irak'ta bu bölgeye getirildiler. Burada ellerine verilen en iyi silahlarla bölge halklarının başına bela edildiler. DEAŞ'ın bu bölgede yaptığı işlerden birisi şehirlerin demografik yapısını değiştirmek oldu. Onların boşaldığı yerlere PYD geldi. Oyun, aynı oyun. Bunlar bölük pörçük, silahı emperyalistlere değil birbirlerine doğrultsunlar. Bizim kimseye silah doğrultma derdimiz yok, emperyalistlere 'Pılınızı pırtınızı toplayın, bu coğrafyadan gidin ve bu coğrafyayı bölgenin halklarına bırakın, bu halklar en güzel şekilde kardeşliği tesis ederler' diyoruz. Onun örneğini Türkiye olarak vereceğiz, veriyoruz. Bu süreç tamamlandığında bütün dünyanın üniversitelerinde 'Türkiye modeli' diye Türkiye'nin terörle başa çıkma süreci ders olarak okutulacaktır. Türkiye siyasi iradesiyle, güvenlik kuvvetleriyle, Türk Silahlı Kuvvetlerimizle, Milli İstihbarat Teşkilatı'yla Türkiye Büyük Millet Meclisi'yle hep beraber bunu bitirecek. Türkiye huzur ortamını tesis edecek, kalıcı barışımızı yeniden inşa edeceğiz. Çatışma çözümlerinde negatif barış, pozitif barış diye tabirler kullanılıyor. Negatif barış silahların teslim edilmesi, terörün, terör örgütlerinin faaliyetleri durdurmasıdır. Bundan sonra da bir toplumsal bütünleşme süreci yani kalıcı olarak bir daha hiç kimsenin aklından dahi silahı eline almayı geçirmeyeceği bir demokrasi, hukuk ve özgürlükler sistemin oluşturulmasıdır. Bunun için de görev yine Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndedir, inşallah bunu hep beraber yapacağız. Hep beraber başaracağız. Bu sefer süreci zehirlemek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Bu sefer başaracağız. Bu sefer kazanacağız."

'HER BİR FERDE HİZMET, ESER ÜRETMEYE DEVAM EDECEĞİZ'

Programda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Belgin Uygur, “AK Parti olarak 24 yıllık siyaset yolculuğumuzda Cumhurbaşkanımız önderliğinde milletimizi merkeze alan, milletimizden gelen talepler doğrultusunda eserlerini, hizmetlerini, vizyonunu oluşturan bir istikamette ilerledik. Bundan sonra da şehrimizin, ülkemizin bütün dinamikleriyle diyalog kanallarımızı bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da her bir ferde hizmet, eser üretmeye, vizyonumuzu ve politikalarımızı bu doğrultuda oluşturmaya devam edeceğiz" dedi.

'GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE'Yİ HEP BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ'

Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu da "Bu şehirde huzurun güvenin ve refahın daim olması ve kamu düzeni için tüm ekiplerimizle gece gündüz mücadele veriyoruz ancak biliyoruz ki huzur ve güven ortamı sadece güvenlik güçleriyle değil toplumumuzun tüm kesimlerinin ortak gayretiyle mümkün olmaktadır. Bu nedenle Balıkesir'in huzuru ve refahı kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların omuz omuza yürüttüğü bir birlik mücadelesidir. Devletimiz toplumsal dayanışmayı güçlendirmek ve terörsüz Türkiye hedefiyle milletimizin huzurunu teminat almak için büyük bir gayret içindedir. İnanıyoruz ki kardeşliğin adaletin ve refahın hakim olduğu güçlü bir Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz" diye konuştu.

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın da tüm sivil toplum kuruluşları, dernek, vakıfların ve odaların hep beraber çalıştığını belirtip, "Şehrin gerçek gücü tabelalar değil milletin birliğinde saklı olduğuna inanıyoruz. Balıkesir'in geleceğini birlikte kuracak projeleri birlikte olgunlaştıracak ve sorunları birlikte çözecek bu başarıyı sağlayacağımıza inanıyoruz" dedi.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

POLİTİKA Haberleri