'Kadınlar artık korkmuyor!'

Cizre Kantonu Adalet Divanı üyesi Hiva Arabo,kadınların artık korkmadan özgürlük arayışlarını sürdürdüklerini, kendilerini, toplumu ve değerlerini savunabilecek bir mertebeye ulaştıklarını kaydetti.

MARDİN - Dünya Kadın Yürüyüşü için Nusaybin'de bir araya gelen dünyanın farklı ülkelerinden kadınlar, organize edilen panellerde "Demokratik konfederalizm" ile "Ekoloji ve Doğanın Sömürüsü"nü konuştu. Panelist olarak yer aldığı "Demokratik konfederalizm" başlıklı panelde, kadınlar olarak artık yaşadıkları şiddet ve zorbalığa karşı alternatif bir arayışları ve yaşamları olduğunu anladıklarını ifade eden Cizre Kantonu Adalet Divanı üyesi Hiva Arabo,kadınların artık korkmadan özgürlük arayışlarını sürdürdüklerini, kendilerini, toplumu ve değerlerini savunabilecek bir mertebeye ulaştıklarını kaydetti.

Dünya Kadın Yürüyüşü etkinlikleri kapsamında dünyanın farklı ülkelerinden kadınların geldiği Mardin Nusaybin'de gerçekleşen buluşmada, organize edilen panellerde kadınlar sözlerini söyledi. Mitanni Kültür Merkezi'nde düzenlenen panellerden biri olan ve moderatörlüğünü KJA Yürütmesi'nden Seve Demir'in yaptığı "Demokratik konfederalizm ve kadın öncülüğü Rojava Devrimi" başlıklı panelde konuşmacı olarak yine KJA Yürütmesi'nden Melike Karagöz ile Cizre Kantonu Adalet Divanı üyesi Hiva Arabo yer aldı.

Yüzlerce kişinin katıldığı panelin açılış konuşmasını yapan moderatör Seve Demir, sözlerine Rojava devrimini selamlayarak başladı.



YPJ eliyle Rojava'da bir tarih yazıldığını söyleyen Demir, "Kürt kadın özgürlük mücadelesi tarihe altın harflerle kadın adını yazdırdı. Kadın mücadelesini sadece Rojava ile de sınır tutmadı, tüm dünyaya yaydı. Rojavalı kadınlar, kadın özgürlük mücadelesinde yerini nasıl alacağını bize gösterdi. Bizler de başta Rojavalı kadınlar olmak üzere tüm dünyadaki kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyoruz. Sayın Abdullah Öcalan'ın mücadelesi ve kadına verdiği değerle, Kürt kadın mücadelesi gün geçtikçe daha da büyüyor. Sayın Öcalan'ı saygıyla selamlıyoruz" dedi. 

'Kadın Rojava modeliyle yeniden dirildi'

Açılış konuşmasının ardından panelistlerden ilk olarak Cizre Kantonu Adalet Divanı üyesi Hiva Arabo konuştu. Dünya kadınlarına, Cizre Kantonu'ndaki kadınların selamlarını ileterek sözlerine başlayan Erabo, 2015 yılının kadınlar için özgürlük ve eşitlik yılı olduğunu vurguladı.

"Kadın mücadelesi Saralardan, Arinlere kadar devam etti. Bizler de bugün buradan mücadelelerine sahip çıkacağımız sözünü veriyoruz" diyen Arabo, kadın yürüyüşünün Rojava kadınlarına adanmasının büyük bir onur olduğunu ifade etti. Arabo, sözlerinin devamında kadınların dünyada nesne yada obje haline getirildiği üzerinde durarak, şunları söyledi: "Kadınlar hep ikinci plana atıldı. Ötekileştirilerek büyük katliamlara maruz kaldı. Bu katliamlar kendileriyle birlikte bir kaos getirdi ve bu kaos içirişinde kadınlar bir çıkış yaptı. Küçük bir kıvılcımla başlayan çalışma büyük bir direnişe dönüştü. Suriye rejiminin baskıları nedeniyle Kürtlerde bir arayış söz konusuydu. 2011 yılında Rojava yapılan toplantılarla ilk Kobanê özgürlüğü ilan edildi. Etrafımızı saran esaret iplerini üzerimizden atarak özgür bir yönetim şeklini oluşturduk. Rojava'da yerelden bir yönetim esas alındı. İnkar edilen toplum ve kadın yeniden Rojava modeliyle dirildi." 
Rojava modelinde din, mezhep ve kimliklere saygı duyulduğunun altını çizen Arabo, "Özellikle kadın özgürlüğü esas almıştır. Toplumsal bir zihniyet değimini esas aldık. Bu nedenle tüm dünyanın dikkatini çektik. Bu şekilde YPJ dünyada nadir bulunan bir örgütlenme tarzıdır. Güçsüz ve özünden koparılmaya çalışılan kadın mücadelesini yeniden yeşertme mücadelesidir" diye belirtti. 

Rojavalı kadınlar artık korkmuyor! 

Arabo, kadınlar artık yaşadıkları şiddet ve zorbalığa karşı alternatif bir arayışları ve yaşamları olduğunu anladıklarını da ifade etti. Devamında da kadınların artık korkmadan özgürlük arayışlarını sürdürdüklerini, kendilerini, toplumu ve değerlerini savunabilecek bir mertebeye ulaştıklarını kaydetti.

Suriye rejiminin siyasetinde kadının yeri olmadığına işaret eden Arabo, devrim sonrası yaşanan değişimi ise "Kadınların daha önce Suriye rejiminde siyaset yapma yetkisi yoktu. Demokratik bir siyaset yürütülmüyordu. Oysa ki özgür bir yaşam için kadınların siyasetin içinde yer alması bizi için çok önemli. Şuan ise Rojava Kantonu'nda siyasetin tüm alanlarında kadın yer alıyor. Demokratikleştirilen sistemde kadının rolü önemlidir. Arap, Süryani ve Kürt kadınları bu esaslar üzerinde örgütleniyor. Örgütlenme sistemimiz yerelden tavana doğrudur. Komünal bir yaşam tarzıdır. Komünlerimizde kadın ve erkek eşitliği bulunmaktadır" sözleriyle dünya kadınlarına anlattı. 

'Rojava'da kadınlar büyük bir rol üstlendi' 

Kadınların Rojava Kantonu'nda yer aldığı misyon üzerinde de duran Arabo, "Komünlerimizde kadınlar yaşadığı sorunlar yerinde bir örgütlenme esas alınıyor. Sivil toplum örgütleri ve kadın örgütleri aktif çalışma yürütülmektedir. Rojava'da siyasette, toplumsal yaşamda, diplomasinden, ekonomiye, kültürden, eğitime her alanda yer alarak, yerinde eşit ve komüne bir sistemi oturtmuştur. Rojava'da kadınlar büyük bir rolü üstlenmiş durumdadır" diye belirtti. 

Karagöz: Demokratik Konfederalizm, toplumsallığa en yakın sistemdir 

Arabo'nun ardından konuşan Melike Karagöz, Demokratik Konferalizm üzerinde durdu. Konferederalizmin yüz yıllardır birçok toplumlar tarafından yaşamsallaştırıldığını dile getiren Karaköz, "Demokratik Konfederalizm, toplumsallığa en yakın sistemdir. Farklı renkleri ve dinleri bir arada yaşatabilecek bir sistemdir. Bunun dışında bir sistem eksik kalır. Bu nedenle de toplum tarafından Demokratik Konfederalizm kucaklanmaktadır. Her ne kadar ulus devlet ön plana çıksa da bu sistem iktidarlar tarafından yönetilmekte ve toplumlar köleleştirilmektedir" dedi. 

Karaköz, "Devlet dışı örgütlenerek oluşturulan yaşam tarzı" olarak tanımladığı Demokratik Konfederalizimin, toplumların özgünlükleri esas alan, toplum ve canlıların yaşam haklarını savunan bir yaşam tarzı olması dolayısıyla kadına da en yakın yaşam tarzı olduğunu ifade etti.

'Kadın mücadelesi, özgür konfederalizm yeniden inşasıdır'

Sözlerinin devamında Sakina Cansız şahsında 40 yıldır Kürt kadının bir arayışı olduğunu söyleyen Karagöz, "Heval Sara, kadın komünleri oluşturmak istemişti. Kadının rengine, kimliğine bakmadan kadın özgürlüğünü esas aldı. Bugün de her geçen gün Sara şahsında kadın mücadelesi büyümektedir. Kürt kadının başlattığı kadın mücadelesi dünya kadınlarına örnek olmaktadır. Bu yüzden kadın mücadelesi özgür konfederalizmin yeniden inşasıdır" dedi. 

Panelistlerin konuşmalarının ardından Kürt kadın mücadelesini anlatan sinevizyon gösterimi yapılıp, katılımcılar tarafından panelistlere sorular yöneltildi.

'Ekoloji ve Doğanın Sömürüsü' de konuşuldu

Kültür Merkezi'nin bir diğer bölümünde ise "Ekoloji ve Doğanın Sömürüsü" konuşuldu. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Beyza Üstün'ün yaptığı bu panele ise konuşmacı olarak Mezopotamya Ekoloji Hareketi'nden Zeynep Akıncı ile Alman ekolojistler Trude Muyrath ile Urike Brown yer aldı. 

Yoğun ilgi gösterilen panelin açılış konuşmasını buluşmaya ev sahipliği yapan Nusaybin Belediyesi Eş Başkanı Sara Kaya yaptı. Rojava devriminde mücadele eden ve sınır nöbetinde bulunan tüm kadınları selamlayarak konuşmasına başlayan Kaya, "Rojava Devrimi, kadın ile başladı ve yine kadınların özgürlüğü Kürt kadınların özgürlüğüyle gelecektir. Biz kadınlar bu yılı Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü kazandığı yıl olarak kutlayacağız. Sakine Cansız, Arin Mirxan, Kader Ortakaya'lara söz veriyoruz ki onların mücadelesini yücelterek, kadın özgürlüğünü getireceğiz" dedi. 

'Doğanın her yanında kadın var'

Açılış konuşmasının ardından ilk sunumu yapmak üzere Mezopotamya Ekoloji Hareketinden Zeynep Akıncı söz aldı. "Doğa ve Kadın" ilişkisi, "Eril zihniyet ve faşizm" üzerine sunumlarda bulunan Akıncı, kadının ekolojide bir ağacın yeşeren yapraklarında, doğanın her alanında yer aldığını ifade etti. 

Alman Ekolojist Mayrath: Kadın birliği, devrimin ilk aşaması

Almanya ekolojistler Trude Mayrath ve Urike Brown ise, "Doğa ve Tahribatı", "Nükleer Santrallerin Tehdidi", "Sağlıklı yaşam nasıl olur" üzerinde sunumlar gerçekleştirdi. Trude Mayrath, sunumunda "Kadın devriminin gerçekleşebilmesi için ilk aşama olarak kadınlar arası birlikteliğin sağlanması gerektiğini" vurguladı. 

'Mücadelemiz her alanda olduğu gibi doğa katliamı karşısında da olacak'

Kadınların ilgiyle izlediği panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Beyza Üstün ise, Mezopotamya topraklarında hayata geçirilen barajların tehlikelerine ve barajların yapımının nedenleri üzerinde sunum yaptı.

Kürdistan topraklarında oluşturulan barajların amaçlarından birinin güvenlik yollarının artırılarak egemenlerin korunmak istenmesi, ikincisinin ise egemenlerin, sermayelerinin kârı için su üzerindeki hakimiyetlerini sağlamak olduğunu belirten Beyza, "İki isteklerini de barajlar yaparak gerçekleştirdiler. Egemenler bizden korkuyorlar ve biz onlardan korkmuyoruz. Mücadelemiz her alanda olduğu gibi doğa katliamı karşısında da olacak. Onların yapmak istediği katliamlara asla izin vermeyeceğiz" dedi. 

Üstün'ün sunumu sırasında kaya gazı çalışmasının yol açtığı çevresel kirlilik ve kanserojen etkiyi anlatan bir sinevizyonu gösterimi de yapıldı. Üstün, Diyarbakır, Silvan ve Hozat arasında yapılmak istenen kaya gazı çalışmasına izin verilmesi halinde Kürdistan halkını büyük bir tehlikenin beklediğini belirterek sunumunu bitirdi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

GÜNDEM Haberleri