1994 yılında köylerinin boşaltılmasının ardından ailesiyle Yüksekova’ya gelen Enis Erek, hayatını ayakkabı boyacılığıyla sürdürüyor. Özel gereksinimli oğluna bakan Erek aynı zamanda hipertansiyon hastası…
“94’ten önce babam 91’de devlet memuru oldu. Biz o zaman buraya göç ettik” diyen Erek, 94’te de köyün tamamı boşaltıldı. Babam emekli olduktan sonra ben 2013’te evlendim. Üç çocuğum var, bir tanesi otistik ve özel eğitime gidiyor.” dedi.
“Boş zamanlarımda gelip ayakkabı boyacılığı yapıyorum”
Erek, devletin verdiği bakım maaşıyla ve ayakkabı boyacılığından kazandığı gelirle geçimini sağladığını belirtti. Erek, “Allah razı olsun devletimizden. Hem çocuğumun bakıcısıyım hem de boş zamanlarımda gelip ayakkabı boyacılığı yapıyorum. Daha önce inşaatlarda çalıştım ama hipertansiyon hastası olduğum için güneşte fazla duramıyorum. Mecburen hafif işlerde çalışmak zorundayım.” ifadelerini kullandı.
Eşi epilepsi hastası olduğu için ailesinden fazla uzak kalamadığını aktaran Erek, “Eşim epilepsi hastası. Fazla uzaklaşamıyorum, nöbet geçirince hastaneye götürmek zorunda kalıyoruz. Şu anda bir yıldır durumu kötü değil, çok şükür.” şeklinde konuştu.
“Alın teriyle el emeğiyle çalışmak kadar güzel bir şey olamaz”
Boyacılık işini “emek isteyen güzel bir meslek” olarak tanımlayan Erek, Yüksekova halkının da çok yardımsever olduğunu vurgulayarak, “Bu iş çok güzel, emek isteyen bir iştir. Alın teriyle el emeğiyle çalışmak kadar güzel bir şey olamaz. Yüksekova halkı çok iyi, Allah razı olsun.” diye belirtti.