Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yer alan Cilo-Sat Dağları ve İkiyaka Gölleri, ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
Bölgeye uzun süredir gelip giden akademisyen ve doğa gönüllüsü Nürgün Cun Gorge, hem hayranlık duyduğu doğaya hem de bazı konulardaki endişelerine dikkat çekti.
“Hakkari insanı son derece kibar, zarif ve misafirperver”
Nürgün Cun Gorge, Hakkari bölgesiyle olan bağını şu sözlerle anlattı:
“2013 yılından bu yana Hakkari’ye geliyorum. İlk olarak Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nın davetlisi olarak geldim. Çok çeşitli seminerler verdim, workshoplar yaptım. Gençlerle tanıştım. Dünya güzeli dostlarım oldu. Hakkari insanı son derece kibar, zarif ve misafirperver. Onların dostu olmaktan gurur duyuyorum.”
“Bu güzellikleri görebilmek başlı başına bir mucize”
Doğaya ve dağlara olan özel hissiyatını dile getiren Gorge, Cilo-Sat Dağları’nı Alpler ve Himalayalar ile kıyasladı:
“Burası dünyada belki de sayılı doğal güzelliklerden biri. Bu dağlara ‘dişil enerjili dağlar’ diyorum. Alpler gibi enli ve huzur verici; Himalayalar gibi heybetli ama biraz daha sert… Bu güzellikleri görebilmek başlı başına bir mucize.”
“Gerekirse gelmemeye bile razıyım, yeter ki bu doğa korunsun”
Ancak Gorge, bölgeye gösterilen ilginin bazı olumsuz sonuçlarına da dikkat çekti:
“Burada festival yapıldığını ve binlerce insanın geldiğini duyunca çok üzüldüm. Milli parkın kirletildiğini, endemik bitkilerin zarar gördüğünü söylediler. Bu beni çok etkiledi. Gerekirse gelmemeye bile razıyım, yeter ki bu doğa korunsun.”
“Birden çok iklimi aynı anda yaşatan bir mucize”
Hakkari’nin iklimsel zenginliğine de dikkat çeken Gorge, “Zap Vadisi’nden inerken Akdeniz ikliminden geçiyoruz, ardından Çukurca’dan çıkarken başka bir iklime giriyoruz. Hakkari sadece dört mevsimi değil, birden çok iklimi aynı anda yaşatan bir mucize” dedi.
Bölgeyle ilgili en büyük hayal kırıklığını ise tarımsal üretim eksikliği konusunda yaşadığını belirten Gorge, “Nasturilerin yaşadığı vadiye gittik. Onlardan kalan taş setleri hâlâ duruyor ama şu an tarım yapılmıyor. Oysa Hakkari, korumalı doğal tarım için çok uygun. Buna çok üzüldüm” ifadelerini kullandı.
“Kurmanci’yi daha iyi bilmem gerekirdi”
Konuşmasında, bölgenin dili olan Kurmanci’ye olan ilgisini de dile getirdi:
“10 dil konuşuyorum ama en az bildiğim Kurmanci. Burada Türkçe konuşuyorum ama bu coğrafyada Kurmanci’yi daha iyi bilmem gerekirdi diye düşünüyorum. Bu da biraz utandırıyor beni.”