Biz öğretmenler için en anlamlı ve paha biçilmez hediye ne olur, bilir misiniz?

Hiçbir çocuk doğuştan kötü ya da acımasız değildir. Onu iyiye ya da kötüye yönelten; ailesi, gördüğü örnekler ve içinde büyüdüğü toplumdur.

Alican Tuncay yazdı:

Bizim için en büyük hediye; şiddetle, nefretle ya da başkasını küçülterek kendini var etmeye ihtiyaç duymayan öğrencilerin varlığıdır. Kendisine saygı duyan, okuyan, sorgulayan, eleştiriyi olgunlukla karşılayabilen; ailesinden aldığı değerlerle ve kendi çabasıyla evrensel bir ahlak anlayışıyla yetişmiş gençler… İşte onlar, hayat boyu alabileceğimiz en kıymetli armağandır.

Bizim için en anlamlı hediye; şiddetten, gruplaşmadan, spor holiganlığından ve her türlü aşırılıktan uzak duran; ahlakını başkasının doğrularına göre değil, mantığın ve vicdanın terazisinde erdemle şekillendiren öğrencilerdir. Mafyatik dizilerde kahraman aramayan, eline silah ya da bıçak almayan; uyuşturucu, alkol ve her türlü zararlı maddeden uzak duran gençler… İşte onların varlığı bizim için paha biçilemez bir değerdir.

İnsana, hayvana ve doğaya; kısacası her türlü canlıya içten bir sevgi ve saygıyla yaklaşan; kadınlara, çocuklara ve yaşlılara merhametle dokunan; yaşadığı çevreye ve topluma gösterdiği saygı, sevgisi, merhameti ve erdemiyle örnek olan; cinsiyetçi, dışlayıcı ya da ötekileştirici hiçbir davranışa bulaşmayan öğrenciler… Böyle gençler, bizlere verilen en güzel hediyenin yaşayan örnekleridir.

Çünkü toplumda şiddetin azalması, barışın güçlenmesi ve sağduyunun hâkim olması ancak böyle bireylerin yetişmesiyle mümkündür. Ailenin ve çevrenin, parayla, makamla ya da güçle beslenen yüzeysel saygılar yerine gerçek değerleri çocuklara kazandırdığı bir toplumda, nefretin ve öfkenin yeşereceği bir zemin toprak kalmaz.

Tarih boyunca şiddet hiçbir zaman çözüm olmadı; bugün de olmayacaktır. O yalnızca acı, yıkım ve kutuplaşma üretir. Nefretin, kötülüğün ve ahlaksızlığın tohumları ekildiğinde toplum çürür ve geleceğini kaybeder. Bu nedenle şiddeti ne övmeli ne de meşrulaştırmalıyız.

Sağduyuyla düşünen herkes bilir ki; kinden, nefretten ve acıdan uzak, merhamet ve sevgiyle büyüyen gençler yalnızca biz öğretmenlerin değil, anne ve babaların da emekleriyle yetişir. Çocuklara para, güç ve kibri değil; erdemi, vicdanı ve evrensel ahlakı öğretmek hem onların hem toplumun geleceğini inşa eder.

Hiçbir çocuk doğuştan kötü ya da acımasız değildir. Onu iyiye ya da kötüye yönelten; ailesi, gördüğü örnekler ve içinde büyüdüğü toplumdur. Bir çocuğun içindeki iyiliği, sevgiyi ve merhameti büyütebildiğimizde geleceğin en değerli hediyesini de almış oluruz. Çünkü gerçek değer; parayla, korkuyla ya da güçle değil, adaletle, merhametle ve sevgiyle yoğrulmuş yüreklerde anlam bulur.

Seneca’nın dediği gibi:
“Bizler aynı denizin dalgaları, aynı ağacın yaprakları, aynı bahçenin çiçekleriyiz.”

Unutmayalım ki; her iyi yürek başka bir yüreğe ışık olur, her sevgi bir dünyayı aydınlatır. Bu toplumun bir parçası olarak, kötülüğe, yanlışa ve ahlaksızlığa karşı durabilen bireyler yetiştirmeye özen göstermeliyiz. Sevgiyle, merhametle ve erdemle büyüyen çocuklar; yaşadıkları topluma örnek olacak ve dünyayı aydınlatacak ışığı taşıyacaktır.

Sonsuz sevgiyle kalın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MAKALE Haberleri