Belçika’dan Yüksekova’ya ziyaret: “Doğanızı, kültürünüzü ve kimliğinizi koruyun”

Belçika’dan gelen belgesel yönetmeni Tülin Özdemir ile sosyal ve kültürel faaliyetler uzmanı Faruk Biçici, Yüksekova ziyaretlerinin ardından kentin genç yapısı, kültürel dokusu ve doğasına dikkat çekerek gelişimin korunarak sürmesi gerektiğini vurguladı.

Belçika’nın başkenti Brüksel’de yaşayan belgesel yönetmeni Tülin Özdemir ile sosyal ve kültürel faaliyetler uzmanı Faruk Biçici, Yüksekova’ya gelerek kent merkezi, çevre ilçeler ve doğal alanlarda çeşitli ziyaretlerde bulundu. Yaklaşık bir hafta süren ziyaretleri boyunca Yüksekova’ya dair izlenimlerini paylaşan çift, ilerleyen süreçte belgesel ve sosyal projeler geliştirmeyi düşündüklerini belirtti.

“Hakkari ve Yüksekova’yı özellikle merak ediyorduk”

Yüksekova’ya tamamen merak duygusuyla geldiklerini dile getiren belgesel yönetmeni Tülin Özdemir, kente dair ön yargılarının ziyaretle birlikte değiştiğini söyledi. Özdemir, Yüksekova’nın beklediklerinden çok daha canlı bir yapıya sahip olduğunu vurgulayarak, “Yüksekova’ya daha çok meraktan geldik. Türkiye’nin doğusunu daha önce gezmiş, bazı illerde belgesel çekimleri yapmıştım ama Hakkari ve Yüksekova’yı özellikle merak ediyorduk. Turist olarak geldik, hiçbir programımız yoktu. Açıkçası küçük, kendi halinde bir yer bekliyorduk. Ancak geldiğimizde genç, modern, hareketli ve cıvıl cıvıl bir şehirle karşılaştık” dedi.

“İnsanları sıcak, samimi ve misafirperver bulduk”

Kentteki sosyal yaşama da dikkat çeken Özdemir, Yüksekova’daki kadın-erkek dengeli kamusal yaşamın kendisini etkilediğini belirterek, “Türkiye’nin başka doğu kentlerini de gezdim. Birçok yerde sokaklarda daha çok erkek yoğunluğu olur. Yüksekova’da öyle değil; kadınlar ve erkekler birlikte, yan yana. Bu bizi gerçekten çok mutlu etti. İnsanları sıcak, samimi ve misafirperver bulduk” ifadelerini kullandı.

“Dağları, vadileri, doğası muhteşem”

Ziyaret kapsamında çevre ilçeleri de gezdiklerini anlatan Özdemir, doğaya hayran kaldıklarını ifade ederek, “Şemdinli’ye gittik, Nehri’de balık yedik. Başkale tarafını gezdik. Dağları, vadileri, doğası muhteşem. Ciloya kadar çıktık, belli bir noktaya ulaşabildik ama gördüklerimiz bile çok etkileyiciydi. Doğası gerçekten çok güzel” diye aktardı.

“Her yer inşaat halinde, şehir hareketli, insanlar çalışıyor”

Kentte devam eden inşaat faaliyetlerine de değinen Özdemir, bu durumu hem gelişim hem de soru işareti olarak değerlendirdi:

“Her yer inşaat halinde, şehir hareketli, insanlar çalışıyor. Bu gelişimin bir göstergesi ama aynı zamanda şunu da sorduk: Bu yatırımlar nereden geliyor, kim yapıyor, uzun vadede kente ne kazandıracak? Bunları zaman gösterecek. Ancak benim hissettiğim şu: Yüksekova gelişen, genç ve birkaç yıl sonra dünyaya daha açık bir yer olacak.”

“Doğanızı, tarihinizi, kültürünüzü ve kimliğinizi koruyun”

Turizmin Yüksekova için önemli bir potansiyel taşıdığını belirten Özdemir, bu sürecin kontrollü yürütülmesi gerektiğini vurgulayarak özellikle gençlere çağrıda bulundu:

“Turizm elbette gelsin. Farklı kültürlerle bir arada olmak güzel. Ama turizm burayı bozmasın. Doğanızı, tarihinizi, kültürünüzü ve kimliğinizi koruyun. Kriterleriniz olsun. Turizm olsun ama şartlı olsun.”

“Belgeselci gözüyle daha derin gözlemler yapmak istiyorum”

Belgeselci kimliğiyle her gittiği yere gözlemci bir bakışla yaklaştığını ifade eden Özdemir, Yüksekova’nın kendisi için önemli bir çalışma alanı olabileceğini belirterek, “Benim ilgimi kadınların durumu, kadın hakları, aile yapıları ve insanın doğayla ilişkisi çekiyor. Avrupa’da aile yapıları ciddi şekilde çözülmüş durumda. Burada ise çok güçlü bir kültürel yapı var. İlkbaharda tekrar gelmek istiyorum. Bu kez köyleri gezmek, insanlarla daha çok zaman geçirmek ve belgeselci gözüyle daha derin gözlemler yapmak istiyorum” diye konuştu.

“Bu kadar kalabalık ve canlı bir gençlik görmek beni şaşırttı”

Sosyal-kültürel faaliyetler uzmanı Faruk Biçici ise özellikle gençlik çalışmaları açısından Yüksekova’nın dikkat çekici bir potansiyele sahip olduğunu belirtti. Avrupa’da yaşayan üçüncü ve dördüncü kuşak gençlerle uzun yıllardır çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Biçici, Yüksekova izlenimlerini şu sözlerle aktardı:

“Genelde göç etmiş gençlerle çalışıyoruz. Onların kendi kökleriyle, kültürleriyle yeniden bağ kurmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Yüksekova’ya tatil amacıyla geldik ama mesleğim gereği ilk dikkatimi çeken şey genç nüfusun yoğunluğu oldu. Bu kadar kalabalık ve canlı bir gençlik görmek beni şaşırttı.”

Gençlerle yaptığı görüşmelerde geleceğe dair kaygıları da gözlemlediğini dile getiren Biçici, “Konuştuğum gençlerin bir kısmı geleceğini batıda ya da Avrupa’da görüyor. Üniversiteyi kazanıp Erasmus’la yurt dışına çıkma isteği çok yaygın. Bu da bize burada eğitim, istihdam ve sosyal alanların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” ifadelerini aktardı.

“Eğitimden kopmuş ya da ciddi sorunlar yaşamış gençlerle projeler yürütüyoruz”

Belçika’da yürüttükleri projeler hakkında da bilgi veren Biçici, doğa temelli çalışmaların gençler üzerindeki olumlu etkisine dikkat çekerek, “Brüksel’de, eğitimden kopmuş ya da ciddi sorunlar yaşamış gençlerle projeler yürütüyoruz. Dağcılık üzerinden grup çalışmaları yapıyoruz. Dağ, tek başına değil birlikte hareket etmeyi öğretir. Yüksekova’da gördüğüm doğa bu çalışmalar için çok uygun. Cennet-Cehennem Vadisi başta olmak üzere bölge büyük bir potansiyel barındırıyor” dedi.

“Artık Yüksekova bizim için yabancı bir yer değil”

İlerleyen dönemde Belçika’dan genç gruplarla Yüksekova’ya gelerek ortak çalışmalar yapmayı düşündüklerini ifade eden Biçici, “Buraya geldik, havasını aldık, suyunu içtik. Artık Yüksekova bizim için yabancı bir yer değil. Burada, Yüksekova odaklı sosyal ve kültürel projeler geliştirmenin mümkün olduğuna inanıyorum” diye belirtti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

GÜNDEM Haberleri