TÜSİAD Başkanı Kaslowski: İşsizliğe karşı tedbir alınmalı

TÜSİAD Başkanı Kaslowski: İşsizliğe karşı tedbir alınmalı

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, işsizliğin sıçrama yaparak 12,3'e yükseldiğini belirterek, "Yüksek oranlar bazı tedbirler alınması gerektiğine işaret ediyor. Ekonomimiz geçen ağustos ayından bu yana zorlu bir süreçten geçiyor" dedi.

TÜSİAD’ın yeni başkanı Simone Kaslowski, görevi devralmasının ardından ilk kez derneğin düzenlediği ‘İşgücü Piyasası Dinamikleri ve İşsizlik Sorunu’ toplantısında konuştu. Kaslowski, kayıtdışı mücadelenin etkili bir şekilde sürdürülmesi çağrısı yaptı.

Kaslowski’nin konuşmasında şu başlıklar öne çıktı:

KADIN VE GENÇ İŞSİZLİK ORANLARI DAHA YÜKSEK: Son açıklanan veriler işsizliğin bir sıçrama yaparak yüzde 12,3’e yükseldiğini gösteriyor. Mevsim etkilerinden arındırıldığında işsizlik oranı sadece bir ay içerisinde 0.6 yüzde puan artarak yüzde 12’ye çıktı. Tarım dışı işsizlik yüzde 14, genç işsizliği ise yüzde 22,2 seviyesine yükseldi. Yüksek oranlar bazı tedbirler alınması gerektiğine işaret ediyor. Ekonomimiz geçtiğimiz ağustos ayından bu yana zorlu bir süreçten geçiyor. Bugünkü buluşmamızda, yalnızca kısa vadede değil, uzun vadede de iş gücü piyasamızı nasıl daha etkin ve verimli hale getirebileceğimizi ve işsizlik oranını kalıcı olarak nasıl düşürebileceğimizi konuşacağız.

İŞGÜCÜ PİYASASI İKİYE BÖLÜNMÜŞ DURUMDA: İş gücü piyasamız kayıtlı ve kayıt dışı olmak üzere ikiye bölünmüş durumdadır. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele etkili şekilde sürmeli, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın önüne geçilmelidir. Bunun yanında, kurallı çalışan kayıtlı kesimde iş gücü üzerindeki ücret dışı yükler uluslararası ortalamaların hala üzerinde. Bu yüklerin azaltılması kayıtlı ekonomiye geçişi de hızlandıracaktır. Ülkemizde kadın istihdamının artırılması ve hem kadınların hem gençlerin dinamik işgücü piyasasında ihtiyaç duydukları yetkinliklerin artırılması gerekiyor. Bugün maalesef kadın işsizlik oranları erkek işsizlik oranlarının çok üzerinde. Genç işsizliği ise hepsinden yüksek.

EKONOMİ KÜÇÜLÜYOR: Son yıllarda istihdam teşviklerinde çok önemli ilerlemeler kaydedildi. Bazı yeni teşvikler de gündemde. Teşvikler istihdam üzerinde genel olarak olumlu etki yapıyor. Ancak çeşitli istihdam teşviklerinin bir düzenleme altında birleştirilerek uygulamanın sadeleştirilmesinin kullanım etkinliğini geliştirmek açısından faydalı olacağına inanıyoruz. Küresel krizden bu yana dünyada bol ve ucuz para döneminde Türkiye dış borcunu yüzde 35’ten yüzde 53’e yükseltti. Bu finansman ekonomimizin yüksek büyüme oranlarına ulaşmasını sağladı. Ancak 2013 yılından beri yurt dışında faizler yavaş yavaş arttı ve bu borcun maliyeti de ekonomimiz için her geçen gün artıyor. Bu nedenle ekonomimizde biriken risklerin azaltılması, özellikle bazı sektörlerde yüksek artış gösteren kaldıraç oranlarının makul düzeylere inmesi gerekiyor. Dış borcumuzun büyük kısmı özel sektörün üzerinde. Kamu Özel İş birliği projeleri için sağlanan finansman da dahil yaklaşık 306 milyar dolar.  2018 yılı başından itibaren bu borç azalmaya başladı. Ağustos ayında yaşadığımız şoktan sonra hem kur hem de faizlerde görülen artış ile süreç hızlandı. Banka kredilerinde gördüğümüz yavaşlama da bunun bir sonucu.  Bu durum kullanılan kapasitede gerilemeye, yeni yatırımların ertelenmesine ve üretimde düşüşe neden oluyor. Dolayısıyla ekonomimiz küçülüyor.

İKİ KOŞUL VAR: Bu süreçten mümkün olduğunca hızlı çıkabilmek ve büyümeye geri dönebilmek için temel iki koşul var. İlk koşul güveni ve istikrarı sağlamak. Hem yurt dışından ülkemize finansman sağlamaya devam etmek zorundayız hem de yurt içinde ekonomiye olan güveni pekiştirmemiz gerekiyor. Bunu ancak öngörülebilir politikalarla ve şeffaflıkla sağlayabiliriz. Bu nedenle kurumların bağımsızlığını ve serbest piyasa ilkelerinden taviz verilmeden içinde bulunduğumuz zorluklarla mücadeleyi önemsiyoruz. İkinci koşul banka bilançolarında artık geri ödenemeyeceği düşünülen kredilerin bilanço dışına çıkaracak mekanizmaların kurulması. Pek çok ülke bu tür mekanizmalara gerektiğinde başvurdu. Kore ve İsveç gibi başarılı birçok örnek var. Bu sayede reel kesimde sağlıklı ve verimli alanlara taze kredi sağlamasının önünü açabiliriz. Böyle mekanizmaların olmadığı bir ortamda büyümeye elbette yine dönebiliriz ancak çok daha uzun bir zaman beklememiz gerekir.

ADİL VERGİ SİSTEMİ ŞART: Vergi reformu ile daha öngörülebilir, basit ve adil bir vergi sistemi; eğitim reformu ile dijital çağın gerektirdiği vasıflara sahip, yenilikçi, özgür düşünceye sahip bir nesil, iş gücü reformu ile daha üretken, rekabetçi iş gücü en büyük hedeflerimiz. Sanayide dijital dönüşüm, girişimcilik, sermaye piyasaları da çalışma başlıklarımız arasında.

ELEŞTİRİLERİ ANLAMAK GEREK: Küresel ilişkiler en az ekonomi politikaları kadar önemli. Küresel ekonomik sistemin daha iyi çalışması için yapılan eleştirileri anlamak ve bunlara çözümler üretmek hepimizin görevi. Ancak bu söylemlerin gerçekçi eleştiri düzeyinden çıkarak, ideolojik çıkarlara alet edilmesine de karşı çıkmalıyız.

DEMOKRASİ VE HUKUK DEVLETİ KORUNMALI: Serbest ticaret yerine ekonomik korumacılık, özgürlükçü demokrasi yerine siyasal popülizm, kültürel çoğulculuk yerine kültür savaşları kimseye yaramayacak ve uzun vadede durumu sadece kötüleştirecek. Küreselleşme ve teknolojik dönüşüm geri çevrilemez. Yapılması gereken bunları kapsayıcı reformlarla ilerletmektir. Biz de politikalarımızı günübirlik gelişmelere göre değil kalıcı trendler ve değerler üzerine inşa etmeliyiz. Batı ve AB ile olan ilişkilerimiz iniş çıkışlı bir seyre sahip. Bu ilişkilerin toparlanarak ortak çıkar ve değerler anlayışıyla yürütülmesi ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir. Demokrasi ve hukuk devletinin korunması, ekonomik ve sosyal kalkınma hedeflerinin başarılabilmesi için her zamankinden fazla çaba ve hassasiyet göstermemiz gerekiyor.

Etiketler : ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.