Tecavüzcüsü ile evlendirilmek suçtur

Tecavüzcüsü ile evlendirilmek suçtur

Kadın katliamları ile ilgili araştırma yapan Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) sadece Temmuz ayında 17 kadının katledildiğini 18 kadın ve çocuğun tecavüze uğradığını açıkladı.

ADANA  - Katliamın mevcut yasaların caydırıcı özelliğe sahip olmamasından kaynaklandığına dikkat çeken SKM Adana İl Sözcüsü Meral Tatar, "Eğer bir ülkede tecavüz eden birini, tecavüze uğrayan kadınla evlendirip cezayı ortadan kaldıran bir zihniyet varsa o ülkede kadın cinayetlerinin artmasının nedeni devlet politikasıdır" dedi.

Kadın katliamlarına her geçen gün yenileri eklenirken, caydırıcı hükümlere sahip olmayan mevcut yasalar nedeniyle de fail ya da faillere adeta ödül gibi cezalar veriliyor. Kadın kırımının en çok yaşandığı illerden biri olan Adana'da konu ile ilgili araştırma yapan Sosyalist Kadın Meclisleri'ne (SKM) göre sadece Temmuz ayı içinde kentte 17 kadın katledilirken, 18 kadın ve çocuk tecavüze maruz kaldı. Katledilen kadınlardan 2'si yabancı uyruklu, 2'si trans kadın ve bir trans kadının ise sevgilisinden gördüğü şiddet nedeniyle intihar ederek yaşamına son verdiği belirtildi. Araştırmaya ilişkin bilgi veren Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Adana İl Sözcüsü Meral Tatar, AKP hükümetinin kadınları yaşamının her alanında cinsiyetçi bakış açısı nedeniyle ötekileştirdiğine dikkat çekti. Mevcut yasaları kadınların aleyhine yaparak "kadın bedenine dokunulan bir dönem" yarattığına işaret eden Tatar, kadına yönelik taciz, tecavüz, şiddet ve katliamların AKP hükümeti döneminde artış gösterdiğini ifade etti. 

'LGBT'lerin durumu çok daha vahim'

"Ataerkil toplum yapısında öfke şiddettin kadına yönelmesine neden olur. Çünkü toplumsal cinsiyet rollerinde kadın konuşmayan, karşı çıkmayan, evli değilse babasının, evli ise eşinin ihtiyaçlarını karşılayan bir araç konumunda şekillenir" diyen Tatar, bu durumun güçsüz bırakılan ve sürekli baskıyla karşı karşıya bırakılan kadınların erkeklerden gelen şiddete pasif kalmasına neden olduğuna işaret etti. Gerek caydırıcı yasaların olmayışı gerekse de hükümet ve Başbakan Erdoğan'ın bu durumu pekiştiren açıklamaları ile birlikte kadına yönelik şiddet ve katliamların artış göstermesine neden olduğuna dikkat çeken Tatar, "Bununla beraber biçilen rolleri kanıksayan toplumda LGBT bireylerin durumu ne yazık ki bizimkinden çok daha vahim. Kadın erkek ilişkisini normal gören bu zihniyet LGBT bireylere hastalıklı ve sapkın bireyler olarak bakmaktadırlar. Ötekileştirilen LGBT'lerin yaşam alanları şöyle dursun yaşam haklarına saldırıyorlar. Asıl olarak bu öfkenin temelinde yatan refah seviyesinin çok düşük olması ve bununla beraber nefretin yoğun olarak yaşanması ve devlet tarafından politikalarla beslenmesi nefret cinayetlerinin de artmasına neden olmuştur" dedi. 

'Devlet kadınları ve LGBT'li bireyleri yok sayılıyor'

Devletin erkeklere ve tecavüzcülere gereken cezayı vermediğini belirten Tatar, "Eğer bir ülkede tecavüz eden birini, tecavüze uğrayan kadınla evlendirip cezayı ortadan kaldıran bir zihniyet varsa o ülkede kadın cinayetlerinin artmasının nedeni devlet politikasıdır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın kimi önlemlerinin caydırıcı olup olmadığını, sadece Temmuz ayındaki istismara, tecavüze ve kadın kırımının istatistiksel verilerine de bakarak görebiliriz. Sadece bir aylık bu veriler bile bu politikaların işleyiş açısından ne kadar etkili olduğunun göstergesidir" diye konuştu. 

'Kadın-erkek eşit yaşam haklarına sahiptir bilinci gerekli' 

Artan işsizlik, asgari ücretlerin erimesi ve artan zamların toplumun yaşam kalitesini düşürdüğüne ve toplumdaki şiddet olaylarının artmasına neden olduğuna dikkat çeken Tatar, şunları kaydetti: "Bu durum cinnet vakalarını arttırmakla birlikte, açlığa, işsizliğe ve çaresizliğe neden olmaktadır. Bu durumdan kurtulabilmek için öncelikle nedenlerin ortadan kalkması, toplumun yaşam seviyesinin artması gerekir. Öte yandan kadının baba ve eşe mahkum edilmesinin önüne geçilmelidir. Her şeyden önce kadının yaşam hakkına, yaşam biçimine müdahale etmekten vazgeçerek kürtajı yasaklama çabaları, genç evlilikleri özendirme politikaları, kaç çocuk yapılacağına dair söylemlerde bulunması, giyimine, gezmesine müdahalede bulunması, devletin ve hükümetin anlayışının değişmesi gerektiğinin göstergesidir. 'Kadın-erkek eşit yaşam haklarına sahiptir' bilincinin geliştirilmesi atılacak ilk adımdır" dedi.

HAMDULLAH KESEN - DİHA 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum