'Sıla Meselesi'

HİLAL CANSU ERDOĞAN

Bu bir yana, zaman ne kadar da acımasız! İnsanlar ne kadar da nankör! Dün göklere çıkardıklarımızı bugün taşlayabiliyoruz.

Malum, 15 Temmuz’da darbelendik. Tamam kabul, hayatımın en korku dolu günlerinden biriydi. Hatta en kötüsüydü diyebilirim. Ne olduğunu algılayamazken öleceğim diye korktum. O an “Doğu’daki insanlar nasıl yaşıyor?” dedim içimden.  Kahroluyorum gerçekten. Benim bir gecelik yaşadığım korkuyu insanlar yıllardır sindirmişler. Korku coğrafyasına tıktılar hepimizi, yazıklar olsun! Sokağa çıkın dediler. Sabahlara kadar ezan okundu. Sahi neden okundu o kadar ezan? Neyse, hikayeyi herkes biliyor.

Geçtiğimiz Pazar Yenikapı’da demokrasi mitingi yapıldı. Herkes ordaydı. Bir milyondan fazla insanın üşenmeyip de bu sıcakta oraya gitmesi göz kamaştırdı tabi. Derken 3 partinin liderleri konuştu, Cumhurbaşkanı salındı kürsüde. “Çarşamba son, sonra bitiriyoruz tamam mı?” dedi falan. Mitinge giden ünlüler, sosyal medyayı yıktı. “Bakın buradayız, taşlamayın! Biz de sizdeniz!” tarzı hareketler oldu. Seda Sayan barkovizyonla katılmış sanırım.  Herkes o kadar çok korkuyor ki karşıt olmaktan, bir milyondan fazla insan koştu geldi.  Varın siz düşünün artık!

Sonra Sıla çıktı ortaya. Canım Sıla, aslanlar gibi “O şova katılmayacağım” dedi. Vallahi şovdu, billahi şovdu. İstiklal marşını ezbere bilmeyen bir yığın insan vardı orda, sorsanız ne için geldiğini bilmeyeni bile orda mevcuttu. Nasıl taşladınız kadını. Gelmek zorunda mı? Açıklama yaptı diye de konserlerini iptal etmek de nedir? Ne biçim insanlar olduk biz? Nasıl bunca öfkeyle yaşayabiliyoruz anlamakta güçlük çekiyorum. Başka bir ülke hatta başka bir dünya mümkün olsa keşke.

HA-DE-PE!

O kadar demokrasi dediniz, mitingler yaptınız, demokratik takıldınız falan. Pardon anlamadığım meclisin 3. Partisi nerdeydi? Hani şu MHP’den fazla milletvekili olan parti? Şeyi diyorum ya, hani şu Hoca efendiyle resmi, ismi cismi olmayan tek parti liderinin partisi? Hani hakaret davası açmayan insanların olduğu parti? Nerdeydi HDP? Demokrasiden anladığınız bu mu sizlerin? Faşizmi demokrasi diye insanlara yutturmaya çalışıyorsunuz, yemezler! Bana kimse eşitlikten bahsetmesin. Kendi kendine darbelenen, kendi kendine demokrasilenen, kendi kendine asan kesen insanlar topluluğundan başka hiçbir şey değiliz.

Şu yüzyılda hala idam geri gelsin diyorsunuz. Biraz insanlık, biraz haysiyet, biraz vicdan temenni ediyorum güzel ülkeme. Öfke nöbetlerini demokrasi nöbeti sanan, küçücük çocukları öldüren bir toplumun parçası olmak istemiyorum ben. Memlekette her ne olursa olsun HDP’ye faturası kesildi. Kapanan partiler, ilişik göstermeler, dışlamalar. Bu sefer yapamadılar, Fetö’yü bağlayamadılar HDP’ye. Oysa Ahmet Özal bile babasının ölümünü Fetö’yle ilişkilendirebildi şizofrencesine. Gördük ki süt her zaman temiz, HDP her zaman süt gibi.

Özgür kadınlar

Minbiç IŞİD’ten kurtarıldı bugün. Resimlere baktınız mı? O güzel kadınları gördünüz mü? Nasıl gurur duydum anlatamam. Hani bu kadınlara yandaş olmak değil. Feminizm de değil. Bu başka bir şey. Kadının olduğu her yer daha güzel. Kadının elinin değdiği her şey daha hoş. Her zaman söylüyorum dünyayı kadınlar yönetmeli. Vallahi çiçek gibi olur her şey. Bizim ülkede kadın cumhurbaşkanı olamıyor. Sebebini bilemiyorum ama umurumda da değil. Olmalı!

Ülkenin her yerine dantelden süsler yapar örteriz biz. Dünyanın uzaydan görüntüsü bir haftada pembeye döner kimse farkına bile varmaz. Minbiç diyordum. Resimlere baktıkça göğsüm kabarıyor. Sakal tıraşı olan insanlar, herkesin yüzündeki huzurlu gülümseme, kadınların ellerindeki her şey geçti sigarası, savaşçı kadınlar, kucaklardaki çocuklar… Her şey o kadar harikaydı ki, destan yazılır. Böyle haberler herkese doping etkisi yaratıyor eminim. Dünya, savaşsız daha güzel… Özgürlüğün bir lüks değil de yaşam standardı olduğu bir dünyada yaşasak ne güzel olurdu öyle değil mi?