Sabiha Temizkan: Annemin güçlü bir amacı var

Sabiha Temizkan: Annemin güçlü bir amacı var

Cezaevinde başladığı açlık grevinde 76. güne giren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven, dün kızı Sabiha Temizkan’la görüşe çıkamadı.

“Annem bugün ilk kez benimle de görüşmeye çıkmadı. ‘Kendi isteğiyle görüşe çıkmadı’ diye kağıt imzalatmışlar. Annem yahu! El insaf! Çok istediği halde çıkamamış olmalı. Bugün 75 gündür aç!” Sabiha Temizkan’la Twitter hesabından bu mesajı paylaştıktan bir saat sonra, HDP Diyarbakır il binasında görüştük.

Onu gören yanına geliyor, özellikle kadınlar sarılıyor ve “Nasılsın?” diye soruyorlar Temizkan’a. Soruyu soranların yüzlerinde bir tebessüm, gözlerinde bir ışıltı yok. “Nasılsın?” sorusu alışkanlıkla soruluyor ve belki Temizkan’a sorulabilecek en manasız sorulardan biri.

Temizkan, “İyiyim” diye karşılık veriyor. Kocaman gülümsüyor çünkü zaten güleç bir insan. Annesi Leyla Güven gibi. Leyla Güven’in, siyasetin bütün yıpratıcılığına rağmen yüzünden gülümsemeyi eksik etmediğini hatırlıyorum. Gazetecilerin sorularını, en zor zamanlarda bile, “Çocuklar eli boş gitmesin” düşüncesiyle cevapladığına tanıklık etmişliğim de var.

Leyla Güven 75 gündür Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde açlık grevinde. Onun kadar güleç yüzlü gazeteci kızı Sabiha Temizkan, 75 gündür annesinin açlık grevini takip ediyor. En son geçen hafta görüşebilmişlerdi. Temizkan, “Arkadaşlarının kollarında, onların yardımıyla geldi görüşe. Ayaklarını sürüyerek gelmişti” diyor. Açlık grevinin bedeninin üzerindeki etkilerinin daha belirginleştiğini bu cümlelerle anlatıyor.

Dün görüş günüydü. Daha önce avukatların görüşüne çıkamamıştı Güven. Bir damla takati olsa, belki kızını görmeye gelirdi. Sabiha, “Gardiyanlara sordum, ‘annem görüşe çıkabilecek mi’ diye” anlatıyor görüş gününü. Çünkü kimi zaman saatlerce bekletiyorlar cezaevinde ve bu bir işkenceye dönüşüyor. “Beni içeri aldılar, bir görüş kabinine bırakıp gittiler. Annem gelecek diye umutlandım. Ama dakikalar geçti ve bir türlü gelmedi. Sonra annemin imzasını taşıyan bir kağıt gösterdiler, annem kendi isteğiyle görüşe gelmeyecekmiş.”

Sabiha gardiyanlara sormuş elbette, “Gelemiyor değil mi?” diye. “Yok” demiş gardiyanlar, “Kendisi görüşe çıkmak istemedi.” Sabiha, “Annem gelecek durumda olsaydı gelirdi. Demek arkadaşlarının yardımıyla da olsa görüşe çıkmadı” diyor.

LEYLA GÜVEN’İN SAĞLIĞI

Leyla Güven’in sağlık durumunu takip edebilmek için Tabipler Odası’nın talebi olmuştu ancak bir olumlu bir cevap alamadılar. Aslında hem Leyla Güven’in hem de diğer cezaevlerinde aynı gerekçeyle açlık grevinde olan mahpusların sağlık durumunu yerinde kontrol etmek için İHD, Diyarbakır Barosu, TİHV ve Tabipler Odası bir platform kurdu. Ama bu platformun çalışması için yapılan başvuru bugün Adalet Bakanlığı tarafından reddedildi.

Temizkan, annesi Leyla Güven’in sağlık durumuyla cezaevi doktorunun ilgilendiğini belirtiyor. Doktor her gün iki kez tansiyonunu, ateşini ve kilosunu kontrol ediyor. Ancak bağımsız bir heyetin Güven’in sağlık durumunu kontrol etmesine izin verilmiyor. Temizkan, “Cezaevi doktorundan aldığımız bilginin ne kadar sağlıklı olduğu konusunda bilgimiz yok. Ancak annem de doktorun ilgilendiğini söylemişti, bu konuda kötü bir şey söyleyecek durumda değilim” diyor.

GEÇMİŞİ KANLI HAPİSHANE

Diyarbakır E Tipi Cezaevi, 1980’li yıllarda tutuklulara uygulanan işkenceyle nam salmış ama aynı zamanda işkenceye karşı ölüm oruçlarında insanların hayatını kaybettiği direnişlerle anılan bir yer.

Temizkan her hafta filmlere, dizilere konu olmuş bu cezaevine, açlık grevindeki annesini ziyarete gidiyor. “Annemin söylediğine göre o tarihten kalan izlerin bir kısmı hâlâ duruyormuş. O hafıza annemi de çok etkiliyor, bazı söyleşilerinde o da değindi buna. Bu cezaevi çok ciddi direnişlere sahne olmuş bir yer. Dolayısıyla bunu hep hissediyordum ama annemin açlık grevinden sonra daha çok hissetmeye başladım. Annem orada çok güçlü bir direniş sergiliyor. Hepimiz için, barış umudunun yeniden yeşermesi için, güzel yarınlar için. Oraya adımınızı attığınız zaman farklı bir atmosferde olduğunuzu hissediyorsunuz. Duygusal ağırlığı çok etkileyici diyebilirim.”

BİR SİYASETÇİNİN KIZI OLMAK…

Sabiha Temizkan kendini bildi bileli annesi hep politikanın içinde olan bir kadındı. HADEP’te çalışmaya başladığı günlerden bu yana az görüşebilmişler. Arada, “Keşke benim annem de diğer anneler gibi olsa, evde yemek yapsa” diye serzenişte bulunduğu olmuş. “Çalışmalar yoğundu ve çoğu zaman teyzem yardım ediyordu” diyor Temizkan:

“Annem bir siyasetçi elbette ama onun bir arkadaşı olarak büyüdüm. Çünkü beni 17 yaşındayken doğurmuş. Bu nedenle aramızda çok ciddi bir yaş farkı da yok. Benim arkadaşım oldu her zaman ama en önce annemdi… Şimdi 75 gündür açlık grevinde ve ben ‘ah benim annem’ diyemiyorum. Çünkü bütün bir toplum için kendisini açlığa yatırmış durumda ve kızı olarak bencil olamıyorum. Bencil olmalı mıyım, bilmiyorum. Zaman zaman o duyguya kapıldığım oluyor. Çok enteresan bir şey, insanın içinden her türlü duygu geçiyor. ‘Neden benim annem’, dediğim de oluyor. Ama şunu biliyorum: Annem bu güne kadar hep güzel şeyler yaptı, hep doğru yerde durdu. Şimdi de benzer bir şey yapıyor. Bazı insanlar annemin amacını gerçeğinden saptırmaya çalışıyorlar. Öcalan ismi geçtiği zaman Türkiye’de gelişen bir algı ve duygu bu. Ama annemin işaret ettiği bir nokta var. Türkiye’de toplumsal barışın Öcalan ile gelişebileceğini düşünüyor ve çözüm sürecini işaret ediyor. Ölümlerin olmadığı, gözyaşlarının akmadığı, umutların ciddi bir şekilde yeşerdiği bir süreç. Bu çok ciddi bir referans. Dolayısıyla ben de annemle aynı şekilde düşünmekten kendimi alamıyorum. Gerçekten o günlere yeniden dönebiliriz. Dolayısıyla karşımda çok güçlü bir kadın, güçlü bir anne var. Ama annemle ilgili annelik duygusunu hissetmediğim tek bir an bile olmadı. Bu bağımız çok güçlü. Ama annem hem siyasetçi olarak hem de şimdi açlık grevinde olması nedeniyle sadece benim annem değil. Bu ikimiz arasındaki anne-kız bağını koparan bir şey değil. Onun beni çok sevdiğini biliyorum, ben onu çok seviyorum ve onu kaybetmek istemiyorum. Asla bir zarar görsün istemiyorum ama ona ‘Bırak bu mücadeleyi’ diyecek güçte değilim. Çünkü gerçekten çok haklı ve ben de yanında olmaya çalışıyorum.”

‘ANNEM ZILGIT ÇEKMEK İSTEMİŞ’

HDP, birkaç gün önce Leyla Güven’e destek amacıyla Diyarbakır’da miting düzenledi. HDP’nin çatışmalı sürecin başladığı 2015 yılından sonra, seçim mitingleri hariç, Diyarbakır’da düzenlediği en kalabalık miting oldu. Miting kalabalıktı ama esas önemli olan, kalabalığın Leyla Güven’i ve taleplerini destekleme konusunda gösterdiği refleks oldu.

Sabiha Temizkan mitinge katılamamış ancak basından ve katılanlardan duydukları bir nebze de olsa içini ferahlatmış: “Katılan kişilerin sayısından çok coşkusu beni etkiledi. Açlık grevine destek verdiği için insanların tutuklandığı bir süreçte bu kadar insanın mitinge katılması çok anlamlı. Çok umutlandım ve hüzünlendim bir yandan. Gerçekten hâlâ bir şeyleri değiştirebilecek insanların varlığı çok etkileyici. Bana güç verdi, anneme de güç verdiğini biliyorum. Yanındaki arkadaşlar anlatmış, anons aracı cezaevinin önünden geçerken adını duymuş annem, zılgıt çekmeye çalışmış. Öte yandan bu mitinge katılmayan birçok insanın da yüreğinin annem için attığını biliyorum.”

HDP’nin annesinin eylemini, “talebi talebimizdir” diyerek sahiplendiğini söyleyen Temizkan, daha başka ne yapılabileceği konusunda düşündüğünü ifade ediyor. CHP’den kişisel destek mesajları aldığını ve bunların çok kıymetli olduğunu belirten Temizkan, ancak parti olarak destek gelmediğini şu sözlerle anlattı:

“Eren Erdem’in tahliye edildiği gün, Özgür Özel’in attığı bir tweet’e yanıt verdim ‘annem de aynı hukuksuzluğu yaşadı ve siz o zaman sessiz kaldınız’ diye. Özgür Özel sonra benimle bağlantıya geçti ve haklı olduğumu söyledi. Kendisinin annemin durumunu Meclis’te sık sık gündeme getirdiğini ve Enis Berberoğlu gibi onun da serbest kalması gerektiğini söyledi. Ancak CHP Grup Başkanvekili olarak benimle hissini paylaşmasını değil, bu konuda girişimde bulunmasını isterim.

Sezgin Tanrıkulu annemi ziyaret etti. İkisine de kişisel duyarlılıkları için teşekkür ederim. Ama CHP’nin parti olarak anneme yönelik hukuksuzluğa karşı ses çıkarmasını isterim. Sadece size karşı yapılan hukuksuzluğa ses çıkardığınızda bunun bir etkisi, bir karşılığı olmuyor. Enis Berberoğlu serbest bırakıldı ama Türkiye’de vicdanları rahatlatan, hukuk adına bir gelişme sağlayan, demokrasiye katkı sağlayan bir durum olmadı maalesef. Sadece Enis Berberoğlu’na özgü bir karar oldu. Bir milletvekilinin hâlâ içeride tutulmasına daha yüksek bir sesle karşı çıkılmalı. Açıkçası muhalefetten yeterli bir destek gördüğümüzü söyleyemiyorum. Sadece annem bir hukuksuzluk yaşıyor. Bu ülkede birçok insan hukuksuzluklara maruz kalıyor ve demokrasiyi, herkes için istemeliyiz.”

‘ANNE BENİ BIRAKMA!’

Sabiha Temizkan, annesinin kendisini öptüğü bir fotoğrafı, Twitter’da, “Anne beni bırakma” cümlesiyle paylaştı. Annesi açlık grevinde ‘kritik’ olarak değerlendirilen bir zaman dilimini geride bırakmış bir insanın kurduğu bu cümle ile karşılaşan herkesin canı yanmıştır.

Bu cümleyi soruyorum o tweet’e kadar pek duygusal metinler paylaşmayan Temizkan’a, “Anneniz çok güçlü bir kadınsa siz de böyle olmak zorunda hissediyorsunuz. Annem güçlü bir kadın ve ben mümkün olduğunca onun sesini duyurmaya çalışıyorum” diyor.

Gözlük camlarının ardındaki gözleri ilk kez buğulanır gibi olan Temizkan, şöyle devam ediyor: “Bugüne kadar hiç duygusal bir şey söylemedim, yazmadım. O tweet’i de duygulara sesleneyim diye atmadım ama zaman zaman kendimi çok nefessiz hissediyorum. Çok çaresiz hissediyorum. Annemin hiçbir şey yemediğini bilmek, her an başına kötü bir şey gelebileceğini düşünmek… Duygu sömürüsü yapmaya çalışmıyorum, tam olarak bu duyguları yaşıyorum. Ve bu duygularımı yansıtmamak için uğraşıyorum. Çünkü annemin bir mücadelesi var ve ben bunun öne çıkmasını istiyorum. Ama kızı olarak da çok daraldığım anlar oluyor. O tiweet’i attığım zaman da onlardan birindeydim.

Daha neler konuştuk Sabiha Temizkan’la ve sonunda “Eklemek istediğin bir şey var mı?” kısmına geldik. Şunları söyledi, “Annemin çok insani bir talebi olduğunu düşünüyorum. Hepimiz için daha güzel bir yaşam istiyor. Lütfen herkes daha duyarlı olsun, herkes sesini yükseltsin. Bir imza kampanyası başlatıldı ve birtakım eylemler, etkinlikler oluyor. Kimse küçük bir şey diye düşünmesin. Söyleyeceğimiz her sözün bir önemi var bu süreçte. Annemi ve sonrasında açlık grevine giren diğer insanları yaşatmak için ve yarına dair umudu yükseltmek için herkes sesini yükseltsin istiyorum.” (VECDİ ERBAY / DUVAR)

Etiketler : ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.