Roboski’de 3'üncü yıl ve mezarlıklara mahkum analar!

Roboski’de 3'üncü yıl ve mezarlıklara mahkum analar!

Çok iyi hatırlıyorum o günün sabahını, insanın kanını donduran haberler ve fotoğraflar geliyordu Şırnak'tan. Sanki en ağır katliamların, en büyük insanlık suçlarının konu edildiği bir filmden alınmış gibiydi o kareler...

Katır sırtında çocuklar, ağzına kadar ceset dolu bir traktör römorkörü, hangi kurbana ağlayacağını bilmeyen sinir krizi geçirmiş akrabalar ve tümüyle başı kumda bir ülke...

İnternet ve sosyal medya sayesinde Roboski'de olanlar kısa sürede tüm dünyaya yayıldı ancak bu ülkenin, hükümeti, haber merkezleri, televizyon kanalları 18 saat boyunca gözlerini sımsıkı kapatmayı başardı, taki TSK'dan gelen o çok tanıdık ve resmi açıklamaya kadar.

Sonrası malum 'operasyonel kaza' vıdı vıdıları 'failler bulunacak' yalanları ve bir sürü boş, işe yaramaz söz. Geldiğimiz noktada aradan 3 yıl geçmesine rağmen Roboski'de, hukuki anlamda bir tek adım atılmamış, bir tek şüpheli, bir tek suçlama yok.

Çoğu çocuk 34 insanın öldürülmesi, bu devleti ve bu ülkede yaşayan birçok kişiyi maalesef o Kaymakam'a atılan,  tokat kadar üzmedi, rahatsız etmedi.

Anında Kaymakam için Uludere'nin altını üstüne getirip o 'büyük suçluları' cezalandıranlar, 3 yıldır son zamanların en büyük mezalimini hiç görmedi.

Dinden, imandan, peygamber sevgisinden bahsedenler sırf işlerine gelmiyor, sırf siyasi hesaplarına uymuyor diye ellerinden Kuran düşmeyen Roboskili çocukları bir anda 'azılı kaçakçı, dolap beygiri, maşa' ilan etti.

Tazminatla, parayla aileler susturulmaya çalışıldı ancak nafileydi çabaları, çünkü yaptıkları katliam satın alınmayacak kadar büyük, teskin edilmeyecek kadar acı vericiydi.

Cumhurbaşkanı’nın Roboskili ailelerle 2013 Temmuzu’nda görüşüp 'biraz sabredin’ demesinin üzerinden neredeyse 550 gün geçti ancak yine de tek bir adım atılmadı ve inanın bu zihniyet oldukça bugünden sonra da adım atılmayacak. Kürtlerin daha önce de gördüğü, zulüm, baskı ve acılar gibi Roboski'de mahşere kalacak.

Şimdi geldiğimiz noktada Roboski'nin hesabını vermeyen, failleri bulmayan hükümet  ‘paralel yapılanma’ iddialarıyla tüm günahı başkasına yüklüyor, önceki yargı ve hukuki davaları adeta reddi miras yapıyor.

Roboski katliamının ertesinde 34 kişiyi "kaçakçı" olarak nitelendiren Zaman Gazetesi gibi yayınlarsa şimdi bir anda ters esmeye başlayan rüzgar yüzünden, arşivlerini yalanlayan haberlere imza atıyorlar. Meğerse "Roboskili aileler 3  yıldır adalet bekliyormuş"

Benim burada tepkim sadece bir gruba ya da hükümete değil aslında bu ülkede yaşayan herkese, adaletsizliğe, katliamlara sessiz kalan, zalimle mazlum seçen, zamanında susan Türk-Kürt, dindar-laik herkese...

Bir de olayın halk tarafı var, sanki Roboski katliamı başka bir ülkede yaşanmış gibi umursamayan hatta 'onlar kaçakçıydı' diyerek 34 kişinin öldürülmesini haklı görenler vardı.

Üç yıl aradan sonra fikirleri değişti mi bilmiyorum ama 34 çocuk yaştaki insanın öldürülmesini doğal karşılayan, hatta ertesi günü coşkulu bir şekilde meydanlarda, caddelerde, salonlarda yılbaşı kutlaması yapan bir halkın da çok masum olduğunu düşünmüyorum.

ic-009.jpg

Şu anda aradan 3 yıl geçmesine rağmen halen, Roboski'de mezarlıklara mahkum edilen analar, kardeşler ve babalar var. Rüyalarında sürekli korkunç bir şekilde kaybettikleri evlatlarını görüyorlar. Evlatlarının geri gelmeyeceğini biliyorlar, ne para istiyorlar ne de boş vaatler,  muhtaç oldukları tek şey adalet ve adalet maalesef bu ülkede en az sahip olduğumuz şey.

Son olarak çözüm sürecinden dolayı hareketli günler geçiren ve devletle masada olan Kürt siyasetinin de Roboski katliamı ve faillerin yargılanması için eskisi gibi ısrarcı olmadığını üzülerek görüyoruz.

Evet Kürtlerin adalet bekleyen çok fazla ölüleri, gözü yaşlı aileleri var ama Roboski çağımızın Zilan’ı Dersim’i Halepçe’si. Adaletsizliğe mahkum edilmemeli.

HÜSEYİN ALADAĞ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.