Kaşıkçı dünya gündeminde: Erdoğan fırsatı değerlendirebilecek mi?

Kaşıkçı dünya gündeminde: Erdoğan fırsatı değerlendirebilecek mi?

Amerikan basını, Türkiye'nin Kaşıkçı cinayetinden kazançlı çıkabileceğini yazdı. Politico sitesindeki makaleye göre, Suudi Arabistan bu krizden sıyrılma karşılığında Türkiye'ye ekonomik krizde yardımcı olabilir.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ülkesinin İstanbul başkonsolosluğunda öldürülmesi ve bu cinayetin uluslararası siyasete olası etkileri dünya basınının gündeminden düşmüyor. Özel haberleriyle tanınan Washington merkezli Politico sitesinde yayımlanan bir makalede, Türkiye’nin Kaşıkçı olayındaki tavrı mercek altına alındı. ‘Türkiye Kaşıkçı cinayetinden ne kazanım elde etmeyi umuyor?’ başlıklı makalede, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bu trajedide jeopolitik fırsat görüyor. Peki hesapları tutacak mı?’ sorusuna yanıt arandı.

Frida Ghitis imzasını taşıyan makale özetle şöyle:

“Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan başkonsolosluğuna girdikten sonra kaybolduğunun duyulduğu andan itibaren, Suudi rejimine muhalif olan Kaşıkçı’nın nasıl öldürüldüğüne dair Türk yetkililere ve Türk medyasına dayandırılan tüyler ürpertici haberler akıyor.

ERDOĞAN NEYİN PEŞİNDE?

Gelinen noktada Amerikan istihbarat kurumlarının, Suudi diktatör veliaht prens Muhammed bin Selman’ın (MBS) Kaşıkçı cinayetinin nihai sorumlusu olduğuna inandığı belirtiliyor. Fakat yetkilileri ve sadık basını aracılığıyla düzenli olarak kaygı verici bilgiler sızdıran taraf Türkiye hükümeti; her bir sızıntı, cinayete dair daha da ürpertici kanıtların ve Suudilerin bizzat dahlinin her an ortaya çıkabileceğine işaret ediyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın (sadakatsizliğinden şüphelenilen herkesi görevden alması veya hapse atması sonucunda) güvenlik güçlerinin ve (bağımsız kurumları kapatıp eleştirel gazetecileri hapse atarak) medyanın sadakatini garanti ettiği düşünüldüğünde, Türkiye’nin Kaşıkçı cinayetine tepkisini kendisinin bizzat yönetiyor olması muhtemel. Peki Erdoğan neyin peşinde?

ZAMANLAMASI MÜKEMMEL BİR FIRSAT

Erdoğan açısından -bir trajedi ve nereden baksanız bir hakaret olan- Kaşıkçı cinayeti, zamanlaması mükemmel olan bir fırsatı temsil ediyor. Türkiye, ABD, Suudi Arabistan ve diğer potansiyel yardım kaynaklarıyla ilişkilerinin krizde olduğu dönemde, yaklaşan bir ekonomik felaketle karşı karşıya. Bir borç tsunamisine ek olarak, Erdoğan’ın Türkiye’yi önemli bir bölgesel güç merkezine dönüştürme arzusu Ortadoğu’daki bir dizi gelişmenin sonucunda erozyona uğratıldı.

Kaşıkçı’nın İstanbul’da öldürülmesi, bu kaderi tersine çevirme veya en azından yaratacağı hasarı azaltma açısından beklenmedik bir şans yarattı. Zeki ve insafsız bir yönetici olarak Erdoğan bu şansın parmaklarının arasından kayıp gitmesine izin vermeyecektir. Güvenlik güçlerinin elinde Suudi Arabistan’ın fiili liderini bu suçla bağlantılandırıyor görünen kanıtlar varken, Erdoğan Suudilerden taviz almak açısından mükemmel bir konumda bulunuyor. Ve Trump yönetiminin MBS ile işbirliğine dayanan bir dış politika inşa ettiği ve Trump’ın tavrının Suudi Krallığı’nı korumaya bağlı göründüğü göz önünde bulundurulursa, Erdoğan’ın Suudiler üzerindeki etki gücü ABD üzerinde etki gücüne dönüşüyor.

‘SİZE SORUN MU YARATALIM, YARDIMCI MI OLALIM?’

Her bir bilgi sızıntısı, Türk polisinin elinde cinayet kaydı olduğuna, Kaşıkçı’nın öldürülmeden önce işkence gördüğüne, kaybolduğu gün 15 Suudi’nin gelip gittiğine dair her bir haber – bunların hepsi Riyad ve Washington’a bir mesaj. ‘Size çok büyük sorunlar yaratabiliriz veya yardımcı olabiliriz’ deniliyor.

Erdoğan’ın adımlarını dikkatli atması gerekiyor. Trump ve MBS iki güçlü ve kindar lider. Bilginin doğrudan Erdoğan’dan gelmiyor olmasının sebebi bu. Uzlaşmacı adımlar atmasının, kamuoyu önünde ortak bir Türk-Suudi soruşturması teklif etmesinin de sebebi bu. Kaşıkçı krizinin ortasında tuhaf bir tesadüfle, bir Türk mahkemesi, tutukluluğu ile Ankara-Washington hattında en büyük sorunlardan birini oluşturan Amerikalı pastör Andrew Brunson’ın serbest kalmasına karar verdi. Bu karar, ABD-Türkiye ilişkilerinde daha fazla değişikliğin önünü açıyor. Trump bu iki meselenin birbiriyle bağlantılı olmadığında ısrarcı ama zamanlama bunun aksini gösteriyor.

Peki Erdoğan tüm bunlardan ne kazanmayı umuyor? Potansiyel faydalar çok büyük.

SUUDİLERDEN YATIRIM GELİR Mİ?

En acil mesele Türkiye’nin ekonomisi. Türk Lirası yüzde 40 oranında değer kaybetti, enflasyon son 15 yılın zirvesine çıktı ve devasa borç ödemeleri yaklaşıyor. Erdoğan’ın eleştirilerinin dozunu yumuşatmasının ve Kaşıkçı krizine diplomatik bir çözüm bulunmasını kabul etmesinin karşılığında, Suudi Türkiye’deki yatırımlarını artırabilir ve belki borcu yeniden finanse edebilir. ABD de yardımcı olabilir. Bu konuda, Erdoğan’ın Riyad’la kavgasında yanında yer aldığı Katar yardımı kabul etti. Fakat Katar’ın 15 milyar dolarlık teklifi, ödemesi yaklaşan borcun yüzde 10’undan daha az.

ERDOĞAN’IN İMAJI DÜZELİR Mİ?

Kaşıkçı için adaleti savunarak, Erdoğan zarar gören imajını parlatabilir. Kendi ülkesinde bütün muhalefeti bastıran adam, hukukun üstünlüğü için mücadele ettiğini savunabilir; dünyada en çok gazeteciyi hapseden ülke, bir gazetecinin öldürülmesinde adalet arayışının öncüsüymüş gibi görünebilir.

MÜSLÜMAN KARDEŞLER HASARI ONARILIR MI?

Kaşıkçı’nın, Erdoğan gibi siyasi İslam’ın bir destekçisi olmasının da yararı olabilir. Erdoğan şu an İslamcı siyasete destek veren pozisyonunu kurnazca pekiştiriyor ama aynı zamanda, Suudilerin bu gruba karşı katı antipatisine rağmen Müslüman Kardeşler’i savunarak yol açtığı hasarı da azaltabilir.

SUUDİ ARABİSTAN’LA İLİŞKİLER DÜZELİR Mİ?

Tüm bunlar bittiğinde, Erdoğan MBS’ye bir çıkış yolu bulmasında yardımcı olarak, Suudi Arabistan’la bozulmuş ilişkilerini düzeltebilir.

SURİYELİ KÜRTLER MENBİC’TEN ÇEKİLİR Mİ?

Peki ya Washington?  ABD ile ilişkiler de Erdoğan’ı bir dizi kararı ve ikili anlaşmazlıklar nedeniyle sorunlu. Şimdi, sayfayı çevirmek, ilişkileri düzeltmek ve Trump yönetiminin Kaşıkçı olayında Erdoğan’dan ne kadar yardım istediğine bağlı olarak belki de ABD’yi daha farklı davranmaya ikna etmek için bir fırsat var.

Ankara ile Washington arasında kilit önemdeki stratejik anlaşmazlıklardan biri, tarafların Suriye savaşına bakış açısı. Türkiye ABD’nin Suriyeli Kürtlere desteği kesmesini istiyor. Aynı zamanda, Suriyeli Kürtlerin stratejik önem taşıyan Menbic kentinden çekilmesini talep ediyor.

Dolayısıyla, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Kaşıkçı vakasını görüşmek üzere bu hafta Riyad’dan Ankara’ya geçtiğinde görüşmelerde Suriye’nin de gündeme gelmesi ilginçti. Pompeo’nun Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu, Erdoğan’ın ulusal istihbarat şefi ve bir danışmanıyla yaptığı kısa görüşmenin ardından Çavuşoğlu, ‘ABD’ye Menbic yol haritasının uygulanmasının önemini ilettiklerini’ söylüyordu. Türklerin duyduklarından memnun görünüyordu. Çavuşoğlu, “Kısa ama yararlı ve verimle görüşme oldu” diyordu.

ERDOĞAN KOZLARININ KIYMETLİ OLDUĞUNU BİLİYOR

Suudi Arabistan ve ABD ilişkilerini kurtarmanın yolunu nihayetinde bulacaktır. Türkiye bunu biliyor. Erdoğan, Washington’ın vereceği tepkinin temel hedeflerinden birinin bu olduğunu biliyor. Bu sebeple, elinde çok kıymetli kozlar olduğunu da biliyor. Bu yüksek riskli küresel entrika ve manevraların ortasında, Türkiye bu büyük trajedi ve ürkütücü suçtan en çok kazançlı çıkanlardan biri olabilir.”

MAKALENİN İNGİLİZCE ORİJİNALİ

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.