Hatice Çoban: Veriler '14'te 14' hedefini doğrular nitelikte

Hatice Çoban: Veriler '14'te 14' hedefini doğrular nitelikte

Van’da 2009 yılında açık farkla seçimleri kazanarak 5 yıldır yerel yönetimi elinde bulunduran BDP şimdi yeni bir 5 yıla hazırlanıyor.

Van Gölü, Van Kedisi, Akdamar Adası, Van Kalesi ve kendine has kültürü ile tarihte büyük medeniyetlere başkentlik yapmış olan Wan 30 Mart’ta seçimini yapacak. Geçen yerel seçimlerden bu yana deprem felaketlerinde 684 kişinin yaşamını yitirdiği Van’da ‘siyasi depremler’ de eksik olmadı. Deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışan kentin seçilmişleri KCK operasyonları adında tutuklanarak cezaevine konuldu.

2012 yılında yapılan yasal değişiklikle Büyükşehir statüsü kazanan ve yoğun göç alarak son birkaç yılda çehresi değişen Van’ın nüfusu iki büyük deprem felaketi ardından yüzde 2.01 artarak 1 milyon 44 bin kişiye ulaştı. 30 Mart’ta 577 bin 186 seçmen 2 bin 227 sandıkta oy kullanacak.

YEREL SEÇİM ORANLARINA BAKIŞ

1999’de ilk defa seçimlere giren HADEP Van’da yüzde 35 oy alarak Belediyeyi kazanırken, 2004 yılındaki seçimlerde belediye AKP’nin eline geçti. Ancak 2009 yılında yapılan yerel seçimlerde ‘emanet’ geri alındı ve Bekir Kaya ile seçimlere giren DTP yüzde 53.5 oy oranı ile sandıktan Van halkının temsilcisi olarak çıktı.

VAN BDP'Lİ BELEDİYE İLE HİZMET GÖRDÜ

29 Mart 2009 yılında AKP'li Belediyeden kalan 200 trilyon borçla göreve gelen Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya yaptığı çalışmalarla Van halkının takdirini kazandı. Kaya görev yaptığı 4.5 yıl içinde yaşanan iki büyük depremin yaralarını sarmaya çalıştığı bir dönemde ‘KCK’ adı altında düzenlenen operasyonlarla cezaevine konuldu.  Yaklaşık 10 ay cezaevinde kalan Kaya, tahliye olduktan sonra çalışmalarına kaldığı yerden devam etti.

Hem Bekir Kaya dışarıdayken hem de cezaevinde olduğu süre boyunca Van Belediyesi çalışanları tüm engellere, ayrımcılığa siyasi ve doğal depremlere rağmen hizmette sınır tanımadı.

İşte o hizmetlerden birkaçı:

2009 yılında yüzde 20 olan asfaltlama çalışmaları BDP'li Belediye döneminde yüzde 90'a çıktı. 5 yılda 955 bin 500 ton asfalt döküldü. 2700 metrekare kaldırım yapıldı. 600 bin metrekare kilitli parke taşı döşendi.

* 150 km yağmur suyu drenajı, 348 km içme suyu ve 210 km kanalizasyon hattı döşendi.

* Tıbbi atık tesisi kuruldu.

* AKP'li Burhan Yenigün döneminde büyük sorunlara yol açan arsenikli su sorunu da Kaya döneminde son buldu. Uluslararası standartlarda 2 Arsenikli su arıtma tesisi kuruldu ve tam kapasite ile çalışıyor.

* BDP'li Kaya döneminde bölgenin en büyük kültür merkezi olan Nuda Kültür Merkezi kuruldu. Van Belediyesi Kültür Parkı ve Festival alanı, Yaşar Kemal Parkı ve Çocuk Eğitim Trafik Parkı da kente kazandırılan alanlar oldu.

* 3 bin metrekare alan üzerine kurulan Kadın Yaşam Kompleksi sadece Van’da değil, bölgede de bir ilk olarak yerini aldı.

* Yeşil alanlara ilişkinde çalışmalar yapan Van Büyükşehir Belediyesi döneminde, Ak köprü deresi ıslah edilerek parka dönüştürülürken, Kent Ormanı ve Kurtuluş parkında yapılan yeni yeşil alanlar içinde başı çekiyor.

Tüm bu hizmetlere BDP yenilerini eklemeye bir kez daha aday. Hem de yeni bir modelle; eş başkanlık modeliyle.

Van’ın içinde bulunduğu durumu önümüzdeki dönemde Van’a neler katacaklarını BDP Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayı Hatice Çoban’a sorduk.  

30 Mart’ta yüzde 70 gibi bir oy oranı hedeflediklerini söyleyen Çoban, “5 yılda yaptıklarımızın üstüne daha fazla koyup büyük depremler yaşayan Van’ı yeniden kuracağız” dedi.

'SERHAT ARTIK KENDİ KİMLİĞİNİ NET ORTAYA KOYUYOR'

Kürt demokratik siyasetinde oldukça deneyimli bir isimsiniz. Şimdi bu deneyimi Van halkıyla paylaşmak için adaysınız. Özelde Van, genelde Serhat kentleri nasıl bir profil çiziyor?

1996 yılında Van’a Kültür çalışması yapmak için geldim. Van en sık geldiğim şehirlerden biri şimdi burada eş başkan adayıyım. Yani ben artık bir Vanlıyım.

Serhat’ın tamamında 1996 ile mukayese edildiğinde kadınlar açısından ciddi bir gelişme var. O dönemde il ilçe teşkilatlarımızda kadın görmek imkânsızdı. Ama şimdi yüzde 40-50 oranında kadın var.  Bu çok önemli bir gelişme. Serhat biliyorsunuz biraz daha erkek renginin hakim olduğu kentler. Van’da ve ilçelerinde ciddi bir biçimde kadın rengi görülüyor ama hala eksik. Siyasal kimliği bakımından kimliğine yüzde 60-70 oranında kavuşmuş bir kent Van. Bu konuda yüksek bir çabası da söz konusu. Başkale’den doğru baktığımızda yüzde 90’ı aşan, Sınır hattından başlayarak yayılan ve birbirine kültür aşılayan kent olma özellikleri taşıyor Serhat illeri. Kentimizde bu dönem siyasi duruşunu, kültürünü, kimliğini okuyacak bir renk ortaya çıkacak. Siyasal duruş bakımından Serhat artık rengini, kendi iradesini, kimliğini net olarak ortaya koyuyor. Kentimiz siyasal kimliğini kazandı diyebiliriz.

İNÖNÜ’DEN BUGÜNE VAN İÇİN DEVLET POLİTİKASI DEĞİŞMEDİ

Van, İsmet İnönü’nün Doğu raporlarında ‘kuvvetle asimile edilmesi gereken bir il’ olarak yer alıyor. Devletin böylesi yoğun asimilasyon politikası uyguladığı bir kentin şu andaki politik duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Van’ın kendi kimliğini bulma konusunda yüksek bir çabası olduğunu görüyoruz.  Bu yüzde 70 oranında ama devlet zihniyeti ve politikası yeni politikaları, denemeleri her zaman gündeminde tutar. Devlet zihniyeti Van’ı okumuyor, gerçeği görmüyor daha çok Van’ı bir şekle şemale bürümeye çalışıyor. İşte haftada bir bakan geliyor ve Van’ı Kürdi tariften uzak, bir Türk kenti olarak anlatıyorlar ve burayı “Konya grubuna” teslim etmiş durumdalar. Bir çok merkezi toplantılarını burada yapıyorlar. Bütün bunlar Van için devlet kodunun, devlet politikasının değişmediğini, hatta İsmet İnönü’nün bıraktığı yerden çok daha ilerisini düşündüklerini görüyoruz. Bizden önce Van halkı bunu okuyor, görüyor. Van halkı bizden çok daha fazla güçlü bir çalışmanın içinde. İşte bugün gençlerle toplantı yaptık. Gençler ‘siz kızın, kızmayın, onaylayın, onaylamayın biz kentimize sahip çıkıyoruz. Bunu adaylara sormuyoruz, bize tarif yapmayın. Biz savaş kuşağında yaşadık. Bugün bize bu kadar barış dokusu üzerinde çağrısı yapanlar, sahte barış çağrısı yapmasınlar. Barışın asıl savunucuları biziz’ diyor. Çok  daha fazla somut öneriler  sunuyorlar. Biz sağduyulu olmalarını istiyoruz, provokasyona gelmemelerini istiyoruz ama bizden çok daha fazla sağduyulular.

KADINLAR ARTIK ÇÖZÜMÜ KENDİSİYLE TARİF EDİYOR

Kadınlar açısından da bu böyledir. Sokağa çıkması engellenmiş, hastanede Kürtçe konuşamamış, acısını bile kendi kimliği bile yaşayamamış. Hiçbir hizmetten faydalanamamış kadınlar şimdi kendi dili ve kimliği ile yaşamak istiyor.  Artık tarif istemiyorlar ‘Artık ben inşa ediyorum, ben yapacağım’ diyerek kendini tarif ediyor. ‘Belediye Başkanlıkları, milletvekilleri gibi noktalar gelip geçici şeyler. Hizmet sağlıyorsanız bile kimlik konusunda bize zemin açabilir misiniz, Bir kimlik yaratıyor musunuz. İnsanlar bu anlamda mutlu mu, bu anlamda çabanız emeğiniz olmuş mu?’ Diye soruyorlar. İnsanlar takdiri buradan koyuyor.  Onlar olaya bu noktadan bakıyor. Kürdistan’da kendi kimliğine yürüyüş barışı da inşa edecek.

Sadece kent merkezinde değil ilçelerde, köylerde de seçim çalışmalarını yürüttünüz. Özellikle gençliğin sizden talepleri neler?

İki noktada talep ayrışması var.  Kendi kimliği ile var olma mücadelesi ve özgün yaşayabilecekleri, aktivitelerini sürdürecekleri, spor merkezleri yani sosyal alanlar istiyorlar. Ama dil, kültür konusunu önceliyorlar sizde bu netliği gördüklerinde ikinci noktaya geçiyorlar. Genelde göz önünde şehirlerimizde üçüncü kategoriye konuluyor gençler. Gençler biraz daha öncelik talep ediyorlar. Sosyal, kültürel tesislerde öncelik talep ediyorlar. Sağlık konusunda önceliği kadına veriyorlar. Ancak sosyal, meslek edinme ve spor tesislerinde bize öncelik verin diyorlar ancak dil, kültür öncellikli talepleri. Biz her gün gençlik ve kadın bileşenleri, kategorileri farklı 6-7 toplantı alıyoruz. Burada iki noktaya ayırıyoruz. Birincisi siyasi perdeden okuyacağımız şeyler, diğeri de belediyenin alanına giren hizmet konusu var. Ama biz iki talebe de hazırız. Birinci hazırlığımız dil, kimlik ve kültür üzerine taleplere ilişkin ve bunu parti gündemine sunuyoruz, ikincisi de belediyeciliği ilgilendiren noktaları ise kendimiz için planlamaya kavuşturuyoruz. Bu projelerimizi zaten Newroz kutlamasında açıkladık.

EŞBAŞKANLIK SİSTEMİ İLE KADIN GİRMEDİĞİ ALANLARA GİRİYOR

Van bir önceki dönemde de o dönemki ismiyle DTP’den yana iradesini koydu. Şimdi ise BDP yeni bir modelle gidiliyor seçimlere. Eş Başkanlık sistemi ile neler değişecek?

Türkiye’de kadın, nüfusun yüzde 51’ini oluşturuyor ve kadınlar sadece şöyle motive ediliyor, siyasetçiler bunu yapıyor. İktidar partisi bile şunu söyleyebiliyor ‘ Kadının olmadığı yerde demokrasi yoktur!’ Ancak kadın nasıl var oluyor?  ‘Kadının yeri başımızın üstünde yeri var’ diyorlar bunu söylemekle kadın başınızın üstüne gelmiyor. Kadının yaşamında demokrasinin kırıntısı yok. Eğer söylemleriniz kadının yaşamında bir şey değiştirmiyorsa bu sözlerin ne anlamı var? Türkiye’de kadına yönelik şiddet 12 yılda kat bet kat artmış durumda ve bu durum AB raporlarına yansıdı. Bu çok acı bir şey. Hizmet kurumlarının kadının yaşamlarını nasıl kolaylaştıracağını, temsiliyette ortaklaşma ve nasıl bir eşitliğin nasıl sağlanacağı bizim için çok önemli. Bakın kadın parkı adıyla kadınlara park açmak önemli ama, bu parkların içinde sosyal aktivitelerin gerçekleştirilmesi önemli. Parkın içinde bir tabure, bir ağaç bırakmakla kadın parkı olmuyor. Mahallelerde sağlık kabinleri açarak kadını koruyacağız. Kadın kendi anadiliyle sağlık hizmeti alamıyor. Bunu bile erkeğin yardımıyla yapıyor. Örneğin gömülü tandırların kanser yarattığını anlatarak, fırın tipi tandır dönemine geçmeliyiz. Ama bunu kadınları bilinçlendirerek yapmalıyız. Alternatif sunmadan elindekileri alamayız. Eşitliği kadın eliyle sağlayamazsak toplumun eşitlik yayma kültürü zor olur. Eş Başkanlık sisteminin kadının dili olma, sesi olma, rengi olma üzerinden şimdiden dokunuşları hissedilmeye başlandı. 8 Mart’ta bunu net bir biçimde gördük. Van tarihinin en görkemli 8 Martını yaşadı. Mitingler geçmiş yıllara çok daha kalabalık geçti. Mahallelerde sadece erkeklerin girdiği yerlere ilk kez kadınlar giriyor, kadınlar konuşuyor. 14 kadın aday her gün yüzlerce kadınla temas ediyoruz. Bence DÖKH’ün de beklentisini aşan bir durumla karşı karşıyayız. Eş Başkanlık sisteminin başlı başına bir devrim olduğunu toplantılarda anlatıyorum. Serhat bölgesinde bunu erkek topluluklarına da anlatıyoruz. Kentimiz çok erkek, çok gri bir kent diyoruz. Pratik örneklerle bunu açıklıyoruz. Erkeklere ‘Kadınlara kaldırımda birazcık yol açsanız ne olur’ diyoruz. Duyduklarında şoka giriyorlar. Bu BDP Geleneği içinde kadınlar sizi iyi temsil ediyorlar mı? diye soruyoruz. Hiç tartışmasız ‘Evet’ diyorlar. O zaman şimdide Eş Başkanlık sistemine güvenin diyoruz. Zorluklarına rağmen Eş Başkanlık bir devrim ve bu sürecek. Denemeler, yanılmalar mutlaka olacak ama devrim gerçekleşiyor.

ENGELLİLER BELEDİYEYİ DAHA DA ZORLAYACAK!

Diğer dezavantajlı kesim olan engelliler için neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Engelliler için 5 yıl boyunca onlara mekan tahsisi, araç tahsisi ve temsiliyette imkanlar sağladık ama bu yeterli mi derseniz, tabiî ki değil. Sayın Bekir Kaya ile birlikte onlarla birçok toplantı yaptık ve şimdi adaylarımız arasında engellilerimiz var. Engellilerin gözüyle yaşama bakmaya çalışıyoruz ve onlara dair bir çok projemiz var. Onlarla tartışıp görüşüyoruz. Meclis ve bileşenlerimizde bulunuyorlar, serzenişleri var, talepleri var. Maalesef en ötekilediğimiz dezavantajlı grup. Kadın ve gençlik dediğimizde toplumdan destek oluyor ama engelliler görmezden geliniyor ve görmeme durumu yoğun. Van’da engellilerin bilinç düzeyini gördüğümde çok heyecanlandım. Belediyeyi daha da zorlayacakları belli. Rahat seyahat etmek istiyorlar, kentimizde ulaşım sorunu var ama onlar için iki kat daha fazla. Bütün Van bu konuda daha duyarlı olmalı. Şoförlere büyük görevler düşüyor ve bilinçlendirilmeleri gerekiyor. Şoförler arasında 3 kişinin yerini kapar diye engellileri aracına bindirmek istemeyenler var. Bulundukları yerde engellilerin ulaşım sorununu çözen, kültür sahaları açarak sosyal alanlarda onlar için yaşamı kolaylaştırıcı olmak zorundayız ve bunun için gönlümüzün gözünü açık tutacağız.

PROJELERİMİZ ÇALINIYOR

Van’da son yıllarda ciddi bir doğa tahribatı yaşanıyor. Özellikle son 12 yıldır mevcut siyasi iktidar döneminde bunun arttığını görüyoruz. Çevreyi korumak adına neler yapılmalı sizce?

Bizim partimizin politikası bu konuda nettir ve direnci var. Ekolojiyi çok önceliyoruz. Kendi coğrafyamızda, Kürdistan’da bunun mücadelesini çok ciddi olarak veriyoruz. Ekolojik sisteme dair yapabileceklerimize dair yıllardır ciddi tartışmalarımız var. Bu kadar doğa tahribatı yaratan bir iktidarla karşı karşıyayız ama yerel yönetimler içinde bir yarış var ve bu konuda projelerimiz çalınıyor. Bu konuda fidanlık uygulaması başladı ve yüzde 20’si bitti. Diğer kalan kısmında 5 yılda bitirmek istiyoruz. Kültür sahalarıyla, parklarıyla, bahçeleriyle yeşil bir Van yaratacağız. Ama Kürdistan’da tam bir talan söz konusu. Çevrecilere, doğa severlere sesleniyoruz. Batıda gösterdiğiniz duyarlılığın bir kırıntısını lütfen Fırat’ın doğusu için gösterin. Hevsel bahçeleri bir örnektir. Gezi için gösterilen duyarlılığı hevsel, Hasankeyf ve peri bacaları içinde gösterin.  Barajlar yapılıyor izinsiz, doğa talana dönüştürülmüş. Karadeniz için gösterilen duyarlılığı buraya da gösterin. Bu sadece belediyelerin görevi değildir. Çevre her insanın nefes alışı kadar önemlidir. Kurdu da, kuşu da, köpeği de, koyunu da korumak insanı korumak önemli ama korurken dayanışmaya ihtiyaç var çünkü devlet politikaları çok acımasız ve tahripkar. Engelleyici güç sadece belediye olamaz.

ÖZERKLİK HALKIN MODEL TARİFİDİR

Demokratik Özerklikle halkın yönetime katılımını nasıl sağlayacaksınız?

Katılımcılık temel ilkelerimizden biri. Çok şeffaf olabilirsiniz ama tek yapıyorsanız bu bir anlam ifade etmez. Ancak şeffaflığı halkla birlikte yaparsanız demokratik katılımcılık gelişir. İkisi birlikte olmalı. Halkın taleplerini kimliklerin üzerinden oturttuğunuz da inşa süreci gelişir ve o kentte yaşayan herkesle yeni bir doku oluşturursunuz. 95 yıldır kendi tarifini yapan ama bunu da yerine getirmeyen bir anlayış gelişti. Biz kent inşamızı halkımızla birlikte inşa etme sürecini şöyle tarif ediyoruz. Demokratik inşa süreci diye tarif ediyoruz. Bunu dil, kültür, sanat, yaşam ayaklarını da örelim diye çabalıyoruz. Bence demokratik özerklik sistemi bütün kentlere yayılarak merkezi otoriteyi kıran, yerel rengin sesini ortaya çıkaran bir tarif. Bunun adı Özerklik sistemi ,yeni bir devlet üreten bir şey değil. Halkın model tarifidir, halk tarifini  yapan birliktelik üzerine kurulan bir sistem. Eğer bunu devlet tarifi üzerine oturtursanız anti-demokratik Halkı yöneten bir tarife ortaya çıkar ve halkta bunu istemiyor. Demokratik Özerklik yerelden yönetimi, yerel dokuyu esas alan oradan inşasını güçlendiren bir sistem ve Türkiye’nin tüm sancılarını gideren bir model olacak. Biz bunu sadece Kürdistan’da inşa edelim demiyoruz. HDP işte böyle bir sistem. Sadece Kürdistan’da özerklik deseydik HDP sistemi olmazdı. Biz bu modelin Türkiye'nin sancılarını dindireceğini, anti-demokratik yönlerini kıran bir sistem olacağını düşünüyoruz. Bunu bütün Türkiye için inşa ediyoruz ve iktidar odaklı düşünmüyoruz. Bu açıdan bu model Türkiye’nin nefes alacağı demokratikleştiren bir model. Eğer kadınları savunan bir model olmasaydı bu modelde bir samimiyet olmazdı. Gençlikten ve engellilerden söz ediyoruz. Demokratik özerklik sınırlardan söz etmiyor, özgürlüklerden, demokrasinin genişliğinden bahsediyor, çok renklilikten, katılımcılıktan bahsediyor. Sadece Kürdistan’da değil Türkiye’nin tamamında uygulanması gereken bir model.

HALK ARTIK ANKARA’DAN YÖNETİLMEK İSTEMİYOR

BDP’li belediyelerin özellikle atanmışlardan yana sıkıntılı olduklarını görüyoruz. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Van’da bütün başkanların yüzde 70 ile seçildiğini düşünün, birde atanmışlar var ve bütün projeler Ankara’da üretiliyor ve bu kente uymuyor. Örneğin imar planı var, Ankara’da tasarlanmış ve kentimizin dokusuna, bünyesine uymuyor. Bunu en iyi kim yapar yereldekiler yapar. Bu kentin seçilmişi il dışına Vali’nin onayıyla çıkıyor. Biz bunu reddetmek için çalışıyoruz. Bürokratik anlayışı reddediyoruz.

Halk artık Ankara’dan yönetilmek istenmiyor. ‘Ankara’da ulaşım, eğitim, sağlık sorunlarımızı çözemediniz. Dil sorunumuzu çözemediniz. Beni asimile ederek çözmeye çalıştınız.’ Diyor. Artık her şey yerelden tarif ediliyor. Dünyada da böyle. Biz de dünya ailesinin birer üyesiyiz. Biz parti olarak sağ gösterip sol vurmuyoruz. Sağ gösteriyorsak sağ ile, sol diyorsak sol ile hareket ediyoruz. Demokratik özerklik ayrı sınırları tarif ediyor diyebilirdik ama partimiz bunu tarif etmiyor. Bağımsız Kürdistan isteyenler de var ona saygı duyuyoruz ama partimiz böyle bir şey tarif etmiyor. Biz demokratik özerkliği demokrasi üzerine inşa ediyor, semboller ve ülkeler ayrılığı üzerine oturtmuyoruz.

VAN BELEDİYESİ SON 5 YILDA HİZMETLERİYLE TAKDİR TOPLAMIŞ

Yaptığınız görüşmelerde son 5 yıllık icraatlara dair halkın bakışı nedir, halk memnun mu?

Şimdi Sayın Bekir Kaya 5 yıllık belediyeciliğimiz boyunca bir yılını cezaevinde geçirdi, iki büyük deprem yaşadı ve bununla mücadele etti ama yine de yüzde 75 oranında kentin sorunlarına eğilim göstermiş, sorunlar çözülmüş ve bu müthiş bir takdir topluyor. Ama tabii eksiklerimiz de var. Eleştiriler de var. Kentimizin dokusu ile birlikte bize oy verenin de, vermeyenin de belediyesi olmaya çalıştık. Biz oy vermeyen mahallelere daha fazla hizmet götürdüğümüz şeklinde eleştiri aldık. Van’da yüzde 70 oranında belediyemizin takdir gördüğü ortada. Sayın Kaya mütevazılık gösterip söylemiyor ama merkezde çalışırken Van raporlarını inceledim. Sayın Kaya önemli hizmetler yapmış. Burada Küresinililer, Lazlar da yaşıyor ve oyunu versin vermesin, Sayın Kaya’nın ismini zikrederek ‘Biz oyumuzu vermiyoruz ama kentimiz ilk defa bu kadar hizmet gördü’ diyor. Buradan bu vesileyle bütün belediye ekibine teşekkür ediyorum. Ancak mevcut eleştirileri de gidermek bizim görevimiz.

Son olarak sizden bir seçim tahmini alabilir miyiz?

13 ilçeyi dolaşıp geldik ve değerlendirme yaptık. Beklentimizi kodlarken 2014’te hedef 14’te 14 dedik. Çok şükür ki veriler bu yönde, çalışma performansımız da gösteriyor ki, Van’da yüzde 70’in altına düşmeyeceğiz. Tabii halkımızın desteği, duaları ile birlikte bunu başaracağız ve beklentileri boşa çıkarmayacağız. Van yine kendi iradesine sahip çıkacaktır. Bundan hiç kuşkumuz yok. 5 yılda yaptıklarımızın üstüne daha fazla koyup büyük depremler yaşayan Van’ı yeniden kuracağız.

HATİCE ÇOBAN KİMDİR?

“1990’lı yılardan itibaren Kürt kurumları, Kürt siyasi geleneği ile çalışıyorum. 90’larda kültür çalışmalarının yanında, partide halkla ilişkiler bölümünde ve disiplin kurulunda çeşitli görevlerde bulundum. 1998’e kadar MKM’de aktif çalıştım. İzmir MKM üyeliği, Şube Başkanlığı, Merkez Yönetim Kurulu üyeliği ve Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptım. 2002’de bir bütün olarak partimizin genel merkezine geçtim. 3 Kasım 2002 seçimlerinde Aydın’da 1. sıra milletvekili adayı oldum ve sonra da siyasete devam ettim. MYK üyeliği, Genel Başkan Yardımcılığı ve en son olarak BDP Brüksel temsilciliği yaptım.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum