Erdoğan: Bir gece ansızın gelebiliriz

Erdoğan: Bir gece ansızın gelebiliriz

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılı dolayısıyla TBMM'de yaptığı konuşmada, "Terörle ve şiddetle arasına mesafe koyan tüm kesimleri, milli meselelerde aynı ortak paydada buluşmaya davet ediyoruz" dedi.

TBMM’nin 27. Dönem 3. Yasama yılı bugün başladı. Meclis Genel Kurulu, Meclis Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında toplandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılı açılışı dolayısıyla Meclis’e gelerek, milletvekillerine hitap etti. Erdoğan TBMM’den ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada da Fırat’ın doğusuna yapılması beklenen operasyon ile ilgili, “Bir gece ansızın gelebiliriz” dedi. Erdoğan aynı ifadeyi Suriye’de daha önce gerçekleştirilen askeri operasyonlar için de kullanmıştı.

Cumhurbaşkanlığı sistemi ve seçimlerde aranacak oy oranının yüzde 50+1’den 40’lara düşürülmesi ile ilgili bir soruya ise Erdoğan, “Onu konuşma yeri burası. Anayasa değişikliği gerektiriyor. Biz sadece iktidar olarak kendimiz ön hazırlık yaparız ve Meclis’e getirebiliriz. Bunun için de tabi iktidarı ile muhalefeti ile el ele vermek ondan sonra böyle bir şeyi gerçekleştirebilirsek olabilir. 1 yıl önce millet onay verdi. Milleti yormayalım” yanıtını verdi.

Erdoğan, açılış konuşmasında özetle şunları söyledi:

ATATÜRK’E ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM: Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile cumhuriyetimizin bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Sınırlarımız içinde ve dışında canları pahasına mücadele eden güvenlik güçlerimizin herbirini Rabbim muhafaza buyursun diyorum. Bu yıl İstiklal Harbimizin başlamasının 100. yıldönümü.

BU MECLİS ÇATISI ALTINDA YER ALMAYA HAKLARI YOK: Dünyada böylesine derin yaygın ve kesintisiz devlet tecrübesine sahip bir başka millet yoktur. Türkiye’yi sınırları cetvelle çizilmiş bağımsızlığı bahşedilmiş hedefleri olmayan toplumlarla karıştıranlar oluyor. 15 Temmuz gecesi bu millete sıkılan her kurşun bizi büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolundan vazgeçirmek bir yana kararlılığımızı daha da perçinlemiştir. Önce milletim memleketim demeyen hiç kimsenin bu kutlu kurumun çatısı altında yer almaya hakkı olmadığını düşünüyorum. Terörle ve şiddetle arasına mesafe koyan tüm kesimleri, milli meselelerde aynı ortak paydada buluşmaya davet ediyoruz. Türkiye’nin uzun zaman zaman kesintili de olsa demokraside bugün geldiği yer hepimizin ortak zaferidir.

SIĞINMACILARI SÜREKLİ MİSAFİR ETMEYİ DÜŞÜNMÜYORUZ: Suriye krizi uzadığı için, halen sınırlarımız içinde yaşayan 3 milyon 650 bin misafirimizin yol açtığı ekonomik, sosyal ve kültürel sınamaların tabii ki farkındayız. Türkiye’den başka böyle bir yükü omuzlayabilecek ve bu kadar uzun süre yönetebilecek bir başka ülke olmadığını da biliyoruz. Bununla birlikte, milyonlarca sığınmacıyı ilanihaye kendi topraklarımızda misafir etmeye devam etmek gibi bir düşüncemiz de yoktur.

360 BİN SURİYELİ DÖNDÜ: Yaklaşık 8 yıldır ülkemizde misafir ettiğimiz bu insanların evleri, yurtları, vatanları zaten vardır. Bize düşen, sığınmacıların bir an önce kendi ülkelerinde hayatlarını sürdürebilecekleri güvenli bir iklimi oluşturmaktır. Bu konuda uluslararası topluma şimdiye kadar pek çok çağrıda bulunduk. Bundan 4 yıl önce Antalya’daki G20 Zirvesi’nde Suriye güvenli bölge oluşturmayı teklif ettim. Söze gelince herkes memnuniyetle karşılarken hiçbir ülke elini taşın altına koymadı. Şimdiye kadar, güvenli hale getirdiğimiz yerlere geri dönen Suriyeli sığınmacı sayısı 360 bini buldu. Suriye’deki mevcudiyetimizin tek sebebi, sınırlarımıza yönelik terör tehditlerinin, aynı zamanda ülkemizdeki Suriyelilerin geri dönüşlerini de engelleyen bir bariyer haline dönüşmüş olmasıdır.

FIRAT’IN DOĞUSUNA HAREKAT: Fırat’ın doğusu olarak ifade ettiğimiz bölge ile ilgili uzun ve zahmetli süreç yaşadık. Öncelikle şu hususu bir kez daha sizlerle milletimizle tüm dünya ile paylaşmak istiyorum; Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanadır. Biz asla savaştan kan dökülmesinden ölümden yana değiliz. Birileri bize diz çöktürmeye çalışıyor. Böyle düşünenler varsa kusura bakmasın milletimizi de bizi de tanımıyor demektir. Biz bu dayatmaya rıza göstermeyiz. Millet olarak gerekirse ser veririz ama istiklalimizden ve onurumuzdan kesinlikle taviz vermeyiz.  Özellikle Fırat’ın doğusunda arzu ettiğimiz neticelere ulaşamadık. Türkiye’nin artık bu konuda kaybedecek tek bir günü dahi yoktur. Kendi yolumuzda devam etmekten başka çaremiz kalmamıştır. Hiç şüphesiz işimiz kolay olmayacak. Allah’ın yardımı sayesinde bu mücadeleden de alnımızın akıyla çıkacağımızdan şüphe duymuyorum.

Etiketler : ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum