Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen çocukları sordu

Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen çocukları sordu

Cumartesi Anneleri, "23 Nisan Çocuk Bayramı" dolayısıyla gözaltında kaybedilen 25 çocuğun akıbetini sordu.

Faili meçhule giden ve kaybedilen yakınlarının akıbetini 786 haftadır soran Cumartesi Anneleri, koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bu haftaki eylemlerini yine sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri, “23 Nisan Çocuk Bayramı” dolayısıyla bu haftaki eylemlerinde gözaltında kaybedilen çocukları hatırlattı. Anneler adına açıklamayı 6 Aralık 1993'te Urfa'nın Siverek ilçesine bağlı Bağlar Mahallesi'nde gözaltında alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Taşkaya'nın kızı Serpil Taşkaya yaptı. 

Salgın nedeniyle kaybedilenlerinin akıbetini kapandıkları evlerinde sormaya devam ettiklerini dile getiren Taşkaya, kapandıkları evlerini “hakikat ve adalet taleplerinin mekanı” haline getirdiklerini ifade etti. 

YURTTAŞLAR ARASINDA AYIRIM 

Siyasi tutukluların kapsam dışında bırakıldığı Meclis’te kabul edilen infaz düzenlemesine işaret ederek, ölümcül hastalıkla mücadelede devletin insanlar arasında ayrımcı uygulamalara başvurduğunu ve bu durumun kabul edilemez olduğunu dile getiren Taşkaya, kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak bu mücadelenin insan hakları merkezli, eşitlikçi, adil ve şeffaf bir biçimde yürütülmesini talep ettiklerini ifade etti. Taşkaya, “Unutulmasın ki devletler yurttaşlarını hiçbir ayrım gözetmeden sağlık ve esenlik içinde yaşatmak için vardır. Bulaşıcı hastalık bakımından aynı risk altındaki insanlar arasında ayrım yapamazlar. Bir kez daha devleti yönetenlere sesleniyoruz; yurttaşlar olarak salgının ölümcül etkilerinden korunmaya hakkımız var. Bu korumayı ayrımsız sağlamak sizin görevinizdir” dedi.

KAYITSIZLIĞI AŞMAK

Devamında bu hafta 23 Nisan Çocuk Bayramı dolayısıyla gözaltında kaybedilen çocuklar gerçeğini bir kez daha hatırlatacaklarını söyleyen Taşkaya, “Çünkü umudun, iyiliğin ve dayanışmanın düşmanı olan kayıtsızlığı aşmak, hatırlamakla mümkündür” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Koruma Kanunu ile çocukların yaşam hakkının korunmasını güvence altına aldığını hatırlatan Taşkaya, “Çocukların korunması, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınması devletlerin görevidir. Her çocuğun şiddete karşı korunmaya hakkı vardır. Ancak bu topraklarda onlarca çocuğun yaşam hakkı, devlet şiddetinin vardığı son nokta olan gözaltında kaybetme yöntemiyle ellerinden alındı” diye belirtti.

GÖZALTINDA KAYBEDİLEN 25 ÇOCUK 

“Bu çocukların nasıl gözaltına alındıkları ve nasıl kaybedildikleri tanık ifadelerinde, savcılık iddianamelerinde, mahkeme tutanaklarında, AİHM kararlarında ve TBMM Raporu’nda yer alsa da, iç hukukta cezasız bırakıldı” diyen Taşkaya, şöyle devam etti: “Dersim Mirik Mezrası'nda ailesiyle birlikte kaybedilen 3 yaşındaki Dilek Serin, Mardin Dargeçit’te kaybedilen 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, Şırnak Uludere’de kaybedilen 12 yaşındaki İlyas Diril, Hakkari Yüksekova’da kaybedilen 13 yaşındaki Münir Sarıtaş, Diyarbakır Lice’de kaybedilen 14 yaşındaki Metin Budak, 15 yaşındaki Servet İpek, 15 yaşındaki Çayan Çiçek ve kaybedilen 25 çocuğun gözaltına alındıkları reddedildi.”

AKIBETLERİ KARANLIKTA BIRAKILDI

Kaybedilen bu çocukların akıbetlerinin karanlıkta bırakıldığı ve faillerinin cezasızlıkla korunduğunun altını çizen Taşkaya, “Kaybedilen çocuklar için bugüne kadar adalete erişmek mümkün olmadı. Adalet arayışındaki ailelerin ve insan hakları savunucularının tüm başvurularına, tanıklara ve delillere rağmen, AİHM mahkumiyetlerine rağmen, hatta TBMM raporuna rağmen ilgili makamlar ‘Bu çocukları biz kaybetmedik’ cevabını verdi” dedi.

‘ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

Taşkaya, son olarak şunları ifade etti: “Çocukları şiddetten korumakla görevli adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz; bizim iddialarımızı reddediyorsunuz, tanık beyanlarını, AİHM mahkumiyetlerini dikkate almıyorsunuz, TBMM Raporu’nu göz ardı ediyorsunuz. O zaman söyleyin; bu çocukları kim kaybetti? Bu vahşi uygulamaları kim gerçekleştirdi? Biz hakikat adına, adalet adına, vicdan adına bu soruları sormaya devam edeceğiz. Gözaltında kaybedilen çocukları hatırlamaktan ve hatırlatmaktan, onlar için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.”

BAYRAMIN BİR ANLAMI YOK

Ardından söz alan Mardin Dargeçit’te kaybedilen 12 yaşındaki Davut Altunkaynak’ın kardeşi Ramazan Altunkaynak ise, “Çocuk Bayramı’nın kutlandığı tek ülkeyiz. Ama maalesef gözaltında kaybedilen onlarca çocuğu göz önünde bulundurduğumuzda bir anlamı kalmıyor bu bayramın” diyerek, gözaltında kaybedilenler için adalet talepleri yerine gelinceye dek mücadelelerini sürdürecekleri vurguladı.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.