Çukurova taş ocaklarının tehdidi altında

Çukurova taş ocaklarının tehdidi altında

Adana'nın birçok yerinde bulunan taş ocakları şehrin ekolojik dengesini sarsıyor.

ADANA - AKP Hükümeti döneminde madenler, HES'ler, kömür yatakları, termik santralleri ve birçok çevre kirliliğine neden olan projeler, maddi kazanç sağlamak için hızla yaygınlaştı. 2003 ila 2007 yılları arasında 3213 Sayılı Maden Yasası'nın 7. Maddesi'ndeki, madencilik faaliyetleri izin yönetmeliği ve ÇED yönetmeliklerinde yapılan değişikliklerle kum ve taş ocakları ruhsatlarının verilmesi, ÇED yönetmeliği kapsamından çıkarılarak Maden Kanunu ve yönetmelikleri kapsamına alındı. Mevzuatta taş ocakları sahipleri lehine yapılan bu değişiklik ile taş ocağı ruhsatlarının alınması kolaylaştı ve beraberinde hiçbir ciddi araştırma yapılmadan çevreye vereceği zararlar göz ardı edilerek ruhsat alan taş ocaklarının sayısı çığ gibi arttı. Dünyada 7 milyon, ülkemizde ise 28 bin kişinin hava kirliliğinin neden olduğu hastalıklardan dolayı öldüğü gerçeğine rağmen hükümet tarafından insan canı hiçe sayılarak maddi kazançlar için doğa yok ediliyor durumda.

'Taş ocakları çevreye zarar veriyor'

Tarım için en elverişli arazilere ve endemik bitkilere sahip olan Çukurova Bölgesi'nde de onlarca taş ve mermer ocakları bölgenin kirlenmesine ve çevrede yaşanan bitki ve hayvan katliamlarının artmasına yol açtı. 

Adana ve İskenderun arasından yüzün üzerinden taş ve kum ocağının olduğu öğrenilirken, bu taş ve kum ocakları bölgenin ekolojik dengesini ciddi oranda değiştirdi. 

24 yıldır faaliyette olan taş ve kum ocakları, bitki örtüsü ve hayvan yaşamını olumsuz etkilerken, gerekli önlemlerin alınmadan kamyonetlerde üstü açık bir şekilde yola çıkarılan taşlar ve mozaikler yollara dökülerek trafik kazalarının da yaşanmasına neden oldu. Yine taş ocaklarının işletilmesi için atılan dinamitler, ocaklara yakın olan evlerin duvarlarını ve camlarının çatlamasına ve kırılmasına neden olurken, taş ve kum ocaklarından çıkan tozlar ise tarıma, hayvancılığa ve bölgede yaşayan halk üzerinde ciddi bir tehdit.
'Taş ocakları kapatılmalı'

Endemik olarak hiçbir yerde bulunmayan hayvan ve bitki türlerinin Çukurova'da olduğunu ve taş ocaklarının bulunduğu yerde ne tür hayvan ve bitki olmasına bakılması gerektiğine değinen Adana Çevre Platformu Aktivisti Yaşar Gökoğlu, her yerin kendine göre bir doğal savunası olduğunu ve bu doğal savunanın açılan ocaklar ile yok edilerek orada yaşayan bitki ve hayvanlarında telef olduğuna değindi. 

i-1-688.jpg

Gökoğlu, "Gâvur dağlarından gelip Antakya'ya kadar uzanan Amanos dağları var. Endemik olarak hiçbir yerde bulunmayan hayvan ve bitki türleri var. Taş ocağının bulunduğu yerde hangi türden hayvan ve bitki olmasına bakılması gerekirken bakanlık bunları suistimal ediyor. Taş kırma makinesinin çok basit bir makine olduğunu ve kayaları parçalamada yeterince kullanılamadığından dolayı sürekli dinamit patlatılarak kayaları daha çabuk parçalamaya çalışıyorlar. Parçalarının Kamyonların üzeri uygun olarak kapatılmamasından dolayı trafik kazalarının yaygınlaşıyor. Oksijen üreten, çevrenin iklimini etkileyen, şekillendiren bitki ve hayvanların taş ocakları yüzünden telef olması insan yaşamında havayı solunmaz bir hale getiriyor. Karbon, kalsiyum suyla tepkileştiğinde kimyasal bir etki oluşur ve çevre bu etkiden ciddi zarar görür. Taşocağına bitişik tarım alanlarının üzeri toz dolar. Nemden güneş ışığından, mahrum kalan tarım alanlarının verimleri de yarı yarıya düşer. Taş ocaklarını açan şirketler çevre köylere masa altından ücret niyetine bir şeyler vererek olayı devlet eliyle örtbas ederler.Taşocaklarından çıkan tozlar tarıma, hayvancılığa ve bölgede yaşayan halklara ciddi zarar veriyor. Bu taş ocakları bir an önce kapatılması gerekir" diye belirtti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.