Buldan: Her yerde Sakık’ı soruyor, biliyor ki Sakık kazanır

Buldan: Her yerde Sakık’ı soruyor, biliyor ki Sakık kazanır

Muş’ta konuşan Buldan, "Biliyor ki Sırrı Sakık nereye giderse, orada kazanır. Bu kadar Sırrı Sakık ile uğraşacağına, Muş halkının sorunları ile uğraş" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin seçim çalışmaları kapsamında düzenlediği Muş mitingine katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Muş’ta yaptığı mitingde HDP Eş Belediye Başkan Adayı Sırrı Sakık’ı kast ederek, “Ağrı’da seçildi, eşbaşkana bırakıp Ankara’ya geldi. Şimdi de gelmiş Muş’tan aday olmuş. Muş’tan sen niye aday oldun ya?” şeklinde yaptığı konuşmaya tepki gösteren Buldan, “Gittiği her yerde Sırrı Sakık’ı soruyor. Çünkü biliyor ki Sırrı Sakık nereye giderse, orada kazanır. Bu kadar Sırrı Sakık ile uğraşacağına, Muş halkının sorunları ile uğraş. Muş halkının sorunları ile ilgilen” dedi.

Buldan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

BURADA SADECE MUŞLULAR VAR:Kimin güven verip vermediği iki gün önce bu meydanda bir kez daha belli oldu. İki gün önce bu meydanda, burada bu ülkenin Cumhurbaşkanı bir miting yaptı. Onların yaptığı mitingde ve şimdi burada da herkes şunu gördü: Herkes kimin daha dürüst, kimin daha daha çok bu halkı düşündüğünü gördü. Onlar buraya gelirken, bir tek eksikle geldiler. Muş halkı burada yoktu. Muş halkı buraya gelmedi. Buraya Bayburt’tan, Elazığ’dan, Erzincan’dan insanlar geldi. Sevgili arkadaşlarım, sevgili halkımız. Bugün burada görüyoruz ki burada sadece Muşlular var. Onların yaptığı mitingde Muşlular olmadığı için AKP Genel Başkanı’nın, Cumhurbaşkanı’nın söylediği yalanları can kulağı ile dinlediler. Cumhurbaşkanı yalan söyledi. Burada toplanan Elazığlılar, Bayburtlular, Erzincanlılar da Cumhurbaşkanı’nı dinledi.

HER YERDE SAKIK’I SORUYOR: Burada yaptığı konuşmada Sırrı Sakık’ın burada ne işi var diye sordu. Ağrı’ya gitti o zat nerede, o nerede diye sordu. Gittiği her yerde Sırrı Sakık’ı soruyor. Çünkü biliyor ki Sırrı Sakık nereye giderse, orada kazanır. Bu kadar Sırrı Sakık ile uğraşacağına, Muş halkının sorunları ile uğraş. Muş halkının sorunları ile ilgilen! Tabii ki buradaki yoksulluğun, sefaletin buradaki Muş halkının yaşadığı açlığın, sefaletten haberi olmayan bir Cumhurbaşkanı. Burada söylediklerinin yalan olduğunu Muş halkı iyi bilir. Muş halkının hiç bir sorunu ile ilgilenmeyen bu iktidar, burada yaptığı mitingde Muş halkının yoksulluğundan bahsetmedi. Muş esnafının işçinin, kadınların, gençlerin, sorunları ile ilgilenmedi. Ancak biz biliyoruz ki Muş işsiz, Muş yoksul, Muş sefalet içinde. Caddeleri çukur, çöp içinde; caddelerine hizmet gitmiyor, yapılmıyor.

SÜT FABRİKASINI SATACAĞINA…Buranın, bu kadim kentin, büyük ovasının ne kadar verimli olduğundan haberleri yok. Bu verimli toprakları Muş ovasını öyle bir hale getirdiler ki hiç kimse tarımdan bahsedemiyor, hayvancılık yapamıyor. Hayvancılığı, tarımı bitirdiler. Esnaf gece evine giderken, ekmek götüremiyor. Erkenden dükkanının kapısını kilitleyip kapatmak zorunda kalıyor. TİGEM adında bir kurumu özelleştirdiler. Süt fabrikası, şeker fabrikasını kapattılar. Bu fabrikalarda çalışan işçileri işten çıkardılar ve onların işinden son verdiler. Süt fabrikasını satacağına, şeker fabrikasını satacağına Saray’ı satsana! Saray’ı satarsan sadece Muş’u değil, bütün bir Türkiye’yi, 81 milyon insanı iş sahibi yaparsın. Her şeyi kendisine göre ayarlayan, sadece kendisini ve ailesini düşünen bir iktidar var. Her şeyi kendi yandaşlarına peşkeş çekerken, Muş ve Türkiye halklarını asla düşünmeyen, onların geleceğine asla önem vermeyen bir iktidarın artık sonu gelmiştir. 31 Mart onlara ders vereceğimiz bir tarihtir.

DÜŞMANLAŞTIRMAYA İZİN VERMEYECEĞİZ: Sevgili halkımız, burayı da tıpkı Türkiye’nin birçok kenti gibi kutuplaştırmak istiyorlar. Burada yaşayan Türkleri, Kürtleri, Arapları, Terekemeleri, Alevileri, Sünnileri birbirine kırdırtmak istiyorlar. Öyle bir kutuplaşma yaratmışlar ki artık Aleviler ile Sünniler, kadınlar ile erkekler birbirine düşman olmuş. Ve burada Türkler ile Kürtler birbirine düşman olmuş. Ama biz böyle bir kutuplaşmaya asla izin vermeyeceğiz. Türküyle Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisiyle, Lazıyla Çerkesiyle, Arabıyla Terekemesiyle kardeşçe, barış içinde yaşamaya devam edeceğiz. Artık AKP’nin elinde Türkiye’ye verebileceği hiçbir vaat kalmamış. Gittikleri her yerde, yaptıkları her mitingde sadece ve sadece HDP’ye hakaret etmekten başka, HDP ile ilgili yalan söylemekten başka konuşacak hiçbir şeyleri kalmamış.

DİNSİZ İMANSIZ DEĞİLİZ: Her gün, her yerde ağızlarını açıp  HDP’ye hakaret etmek, terörist, bölücü, dinsiz, imansız demekten başka ağızlarında tek bir laf kalmamış ve yoktur. Ancak bölücülüğü de dinsizliği de imansızlığı da bizler kabul etmiyoruz. Dinsiz, imansız değiliz. Bölücü ve terörist değiliz. Bu ülkeyi, sizin zihniyetiniz bölüyor. Bu ülkeyi, sizin zihniyetiniz kutuplaştırıyor. Bu ülkede 6 milyon insan bir partiye oy veriyorsa bu partiye hiç kimsenin terörist demek, bölücü demek, dinsiz, imansız demek kimsenin hakkı da haddi de değildir. Bütün bunları söylerken, bir de adaletten, haktan, hukuktan bahsediyorlar. Bu ülkede adaletin, hukukun, demokrasinin olmadığını herkes biliyor. Eğer bu ülkede adalet olsaydı, hukuk olsaydı, bugün Selahattin Demirtaş cezaevinde olmazdı, Figen Yüksekdağ cezaevinde olmazdı. Milletvekili arkadaşlarımız cezaevinde olmazdı. Bu ülkede adalet olsaydı, sizlerin seçmiş olduğu belediyelere kayyımlar atanmazdı. Varto, Bulanık, Malazgirt belediyesine kayyımlar atanmazdı.

ÇIKARDIKLARI YASALARA SAYGILARI YOK: Bu ülkede adalet olsaydı Leyla Güven tam 140 gündür bedenini açlığa yatırmazdı. Sadece Leyla Güven değil, bugün cezaevlerinde 300’ün üzerinde arkadaşımız hayati tehlike yaşıyor. Sadece cezaevlerinde de değil, yurt içinde ve yurt dışında birçok insan, bu ülkeye adalet gelsin, barış gelsin, bu ülkede özgürlükler olsun, tecrit kalksın diye İmralı’ya avukatlar ve aileler gitsin diye, bedenlerini açlığa yatırdılar. Adalet Bakanı kendi çıkardığı yasaları bile engellemiş durumda. Kendi çıkardıkları yasalara bile saygıları yok. Bu yasaları uygulamıyorlar bile. Kendi kendileriyle çelişiyorlar. Bugün adaleti, hukuku ağzına alanlar, kendi adalet ve hukuklarını işletmiyorlar. Kendi yasalarına uymuyorlar. Oysa bu talep en haklı, en meşru en yasal taleplerden biridir. Bütün cezaevlerinde eğer insanlar yakınları ile görüşebiliyorsa, avukatları ile görüşebiliyorsa  o zaman İmralı’da Sayın Öcalan da görüşebilmelidir. Bu hakkı ona da vermelisiniz. Sevgili halkımız, bize dinsiz, imansız diyenler var ya işte onlar, cenazelerimizi bile gömmemize müsaade etmiyorlar. Cezaevinde yaşamı yitirenlerden biri de buradan. Zehra Sağlam diye bir kadın, Vartolu. Cenazesi buraya geldi. Ancak gece yarısı emniyet tarafından defnedildi. Dini vecibeleri bile yerine getirilmedi. Dinden ve imandan bahsedenler, dine ve imana bu kadar saygı gösterdiler. Her insan öldükten sonra üzerinden hüküm kalkar, ancak bunlar bunu da yapmıyorlar. Cenazeleri gece yarısı 4-5 kişi ile gömüyorlar. Bunu ne biz kabul edebiliriz, ne de Allah kabul eder. Bunun hesabını Allah mutlaka sizden sorar.

HERKESTEN OY İSTİYORUZ: AKP’den kurtulmanın tek yolu, tek çaresi elbetteki 31 Mart tarihidir. İnanın ki AKP düşerse, dolar da düşer, faizler de düşer, enflasyon da düşer. AKP kaldığı sürece bizler enflasyon, dolar ve faizlerle boğuşmak zorunda kalacağız. Ekonomik, siyasi, toplumsal bütün sorunlar AKP iktidarı ile geldi. İnanın ki onlar gidince bütün bu sorunların hepsi onlarla birlikte gidecek. Çok değerli halkımız, biz hiç kimseden zorla oy istemiyoruz. Bize oy veren de vermeyen de her bir insanımız bizim yanımızda kıymetlidir, değerlidir. Hiç kimseden tehditle oy istemiyoruz. Ancak burada duyuyor ve görüyoruz ki hem Muş’ta hem de ilçelerinde, insanlardan tehditle oy istiyorlar. Hani belediyecilik bir gönül işiydi? Siz insanları tehdit ederek, onlardan oy almaya çalışırken  insanların gönlünden geldiği gibi size oy vermelerini beklemeyin. Bakın biz istiyoruz ki insanlar gönülden oy versin isteyerek, severek ve bilerek oy versin. Oy isterken de hiçbir ayrım yapmıyoruz. Sadece Kürtlerden oy istemiyoruz. Ezilen tüm halklarımızdan Araplardan, Türkmenlerden, Azerilerden, Terekemelerden herkesten oy istiyoruz. Biliyoruz ki Muş halkının geleceği burada yaşayan halklarımızın ellerindedir. Biliyoruz ki Muş’u değiştirecek olan burada yaşayan halklarımızdır. Onun için sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. 31 Mart’ta iyi bir tercih yapmanızı bekliyoruz.

SIRRI VE SİBEL’İ BAŞKAN YAPACAKSINIZ: İşte onun için sevgili Sırrı Başkanı ve Sibel Başkanı buraya gönderdik ve 31 Mart tarihinde sizlerin oyları ile seçilecek olmanın inancı ile gönderdik. Sırrı Başkan tam da Muş’un istediği, aradığı bir başkandır. Sırrı Başkan ile Muş’a huzur, barış gelecek, Sırrı Başkan ile Muş’a hizmet gelecek. Onun için Sırrı Başkan buradadır. Biz ona başkan diyoruz, çünkü biliyoruz ki kazanmış Sırrı Başkan. Sevgili Sibel Başkan. Kadın arkadaşımız. Burada ilk defa belediyeye bir kadın eli değecek. İlk defa sizleri  bir kadın belediye başkanı yönetecek. Sizlere bir kadın  belediye başkanı tarafından hizmet gelecek. İşte onun için Sibel Başkanı da buraya getirdik, sizlere hizmet vermesi için. Kadın arkadaşlarımızın kendi sorunlarını, sıkıntılarını bire bire gidip söyleyebileceği, derdini anlatabileceği, derdine derman olacağı bir kadın arkadaşımızı aday gösterdik. Biliyoruz ki 31 Mart’ta sevgili Sırrı ve sevgili Sibel’i belediye başkanı yapacaksınız. Sizlere inanıyor ve güveniyoruz.

Etiketler : , , , ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum