Bilgen: Barış tek alternatif

Bilgen: Barış tek alternatif

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Eş Başkan yardımcısı Ayhan Bilgen ile röportaj.

YÜKSEKOVA – HDP Genel Eş Başkan yardımcısı Ayhan Bilgen, çözüm sürecinden genel seçimlere, HDP’nin ittifak arayışlarından Alevilerin seçimdeki tavrına kadar birçok noktada önemli açıklamalarda bulundu.

Ayhan Bilgen’le gerçekleştirdiğimiz röportaj:

“İÇ GÜVENLİK PAKETİ ÇÖZÜME HİZMET ETMEZ”

- Çözüm sürecinin neresindeyiz, çözüm sürecinin anahtarı nedir?

Konuşmayı başarmak sorununu, masada çözmek konusunda irade ortaya koymak açısından önemli bir kritik noktadayız. Yani Kürt hareketinin barıştan yana kararlılık tavrı, bugüne kadar masanın dağılmamasının, devrilmemesinin en önemli güvencesidir ama hükümetin çıtayı başka bir yere koyup yani görüşmeleri sonunda ulaşacak noktayı başta deklare etmeyi Kürt hareketinden beklemesi, süreç için ciddi bir sıkıntı oluşturuyor. Şu anda önümüzde iki net konu var. Mekanizmanın oluşması; yani bu süreci ortaya çıkaracak, geliştirecek, güçlendirecek masanın nasıl oluşacağını, müzakere heyetinin nasıl çalışacağını şekillendirmek en kritik noktadır. Seçimden önce konu esasına dair ne kadar ilerleme yaşandı bunu söylemek zor. Ama bazı başlıklar vardır ki, güven verecek şekildedir. Hasta tutsaklar konusu bunlardan bir tanesidir. Fakat ne yazık ki tam tersi bir durumdayız. İç güvenlik paketi gibi, terör mücadele yasasını tam da sorma sebebini oluşturan zemini güçlendiren adımlar atıyor hükümet. Bu çözüme hizmet etmez.

“BARIŞ TEK ALTERNATİF”

- Sizin umudunuz devam ediyor mu?

Barış tek alternatiftir. Yani barışı kabul edilebilir, gerçekçi, adil hakkaniyete dayalı bir barış olarak tarif etmek zorundayız. Yoksa barış sadece istikrar demek değildir, sadece kan akmaması, çatışmaların olmaması değildir. Bunlar barışın kurulması için uygun bir zemindir. Ama barış bundan ibaret değildir. Çatışmamazlık hali barış için gerek şarttır ama yeterli bir şart değildir. Dolayısıyla barışa umudumuz dipdiridir. 7 Haziran seçimleri barış iradesini güçlendirecektir. Bununla birlikte Türkiye otoriterleşmek ile demokratikleşme arasındaki yol ayrımında Kürt sorununa kilitlenir.

rop1.jpg

“HDP’NİN ALACAĞI OY, TÜRKİYE’NİN KADERİNİ BELİRLEYECEK”

- 2015 seçim süreci başladı. HDP’ye seçim sürecinde gerek aday adaylarının gerekse de halkın ilgisi nasıldır?

Tüm Türkiye, HDP’nin yani Kürt siyasetinin ne yapacağına kilitlenmiş durumda. Gerek anketlerle, gerekse son seçimler sonucunda kendi oyları içerisinde en çok oyunu arttıran, toplumda ilgi odağı olan partimiz, hem AKP hem CHP hem de MHP tarafından dikkatle izleniyor. HDP’nin barajı geçmesi için alacağı oy aslında Türkiye’nin kaderini belirleyecektir. Ben baraj riskinin olmadığını düşünenlerden biriyim. Yeter ki kullanılan dil ile aday profili gerçekten bu yükü, sorumluluğu taşıyabilecek nitelikte olsun. Halkın sahiplendiği adaylar olsun. Yani seçimde provokatif bir zemine düşürülmemesin. Kürtlerin kendi içerisinde çatışıyor görüntüsü vereceği, tuzaklar, alt yapılar oluşmasın. Bunlardan arındırılması sonucunda beklenen ilgilinin sürpriz bir şekilde daha fazla olduğunu düşünüyorum. HDP’nin alacağı sonuç, Türkiye’nin geleceğini belirleyecek. Yani sadece Kürt Sorununun çözümünde nereye gelineceği değil, Türkiye’nin ne kadar otoriterleşip, tek adamlaşacağını ya da tam tersine özgür bir ülke olacağını belirleyecektir.

“PARTİMİZE ADAY ADAYLARININ YOĞUN İLGİSİ VAR”

- Diğer seçimlere göre, aday profillerini nasıl görüyorsunuz?

HDP’nin artık barajı geçilecek inancında olup parti olarak seçimlere girmesi, artık sadece bireyler üzerinde kampanya yürütülmemesi gerektiğini gösteriyor. Yani daha önceki seçimlerde otuzlu, kırklı rakamları hedefleyen bir pozisyondan, altmış, yetmişli bir rakamları hedefleyen bir pozisyona geçmedik. Yani sadece rakam artmayacak. Aslında bir bütün olarak sadece 550 milletvekili adayı ile değil partinin misyonuyla, işleviyle Türkiye demokratikleşmesiyle Kürt Sorununun çözümü ve Kürtlerin haklarını statülerini elde etmesinin birbiriyle eklemlendiği bir süreç yaşayacağız. Dolayısıyla Türkiye’ni batısında bu nedenlerle ezilen, sömürülen, dışlanan kesimlerin nezdinde de Kürt sorununun çözümünün bir umut ışığı, bir alternatif inşa etme potansiyeliyle karşı karşıyayız. Aday profillerinin de bunu yansıtabilecek, bunu taşıyabilecek, nitelikte olması lazım. Küçük hesap yaparsak, kişiler ne olacak sorusunun cevabına odaklanacaksak, hazirandan sonra Türkiye’nin yaşayacağı o ağır süreci, zor süreci göğüslemekte zorlanırız. Dolayısıyla burada elbette ki bireyler toplumda güven oluşturacak, toplumun katılımını, sahiplenmesini yani bu anlamda güçlü kılacak ama bir karşı karşıya bulunduğumuz bu sürecin kolay bir süreç olmadığını bilerek, bunları dikkate alarak adaylığını yapması gerekiyor. Partimize aday adaylarının yoğun bir ilgisi var. Bu sizi çok sevindiriyor.

- HDP’nin çeşitli kesimlerle diyalogda olduğu söyleniyor. Bu çevreler hangileridir?

Türkiye’nin demokratikleşmesini gerçekten isteyen Kürt hareketini tanıyan İslami kesimler var. Sosyalist partiler ve Alevi toplum kesimleri var. Burada bildiğimiz klasik bir ittifak arayışı değil, toplumsal buluşma noktası arayışı içerisindeyiz. Yani Türkiye’nin bir kaygısı olan mevcut duruma razı olmak istemeyen geçmişte yaşananları tekrar yaşamak istemeyen, Türkiye’nin yapısal sorunuyla yüzleşen, Türkiye siyasetinin yeniden şekillendirilmesi gerektiğini düşünen bütün kesimlerle birlikte olmalıyız.

- İslami, sosyalist, Alevi ve diğer birbirinden farklı ve aralarında sorun olan kesimleri bir arada tutan çekim gücü nedir?

Kürtlerin son 1 yıl içerisinde bölgede oynadıkları rol belirleyici olmuştur. Yani Şengal’de  Kobane’de, Ortadoğu’da, sadece Ortadoğu halkları ve Türkiye’deki halklar açısından kazanımların çıkarttığı sonuçlar değil bütün dünya nezdinde aslında 40 yıllık Kürt mücadelesinin neredeyse bölgeyi yeniden şekillendireceği bir dönemdeyiz. Bu kadar belirleyeceği bir dinamiğin aslında Türkiye siyasetini de etkilemesi, Türkiye’deki toplumsal hareketleri de yeni bir umut, yeni bir alternatif, buluşma zeminine çekiyor olması en önemli noktadır.

- Gülen cemaatinin şuan ki duruşunu nasıl görüyorsunuz?

Kürt sorunu, Türkiye’deki solcular, Aleviler, İslami kesimler için bir turnusol niteliğindedir. Kürt sorununda doğru bir yerde duran doğru bira tarihe tanıklık eder, doğru bir sınav verir. Ne yazık ki KCK operasyonları sırasında, Kürtleri yalnız bırakanlar, Kürtlerin bir oyunla, bir entrikayla bu duruma düşürüldüğünü ifade etmekte imtina eden, kaçınan herkes bunu bizzat kendisi yaşayarak öğrenecektir. Kürtlerin yıllarca yaşadığı acıları karşısında doğru yerde duramamanın bedelini ödeyerek kendileri aynı şekilde yaşayarak öğreniyorlar. Dolayısıyla bundan sonra bu sınavın çok daha belirleyici olacağını düşünüyorum. Herkes de duracağı yeri tekrar gözden geçirecek. Keşke daha erken öğrenebilseler, bu kadar ağır bedel ödemeden yüzleşebilse basın özgürlüğünün ne demek olduğunu, gazeteci tutuklamanın ne demek olduğunu, uydurma kasetlerle, delillerle insanların yıllarca cezaevinde tutmanın ne demek olduğunu herkes yaşayarak öğrense. Ama zararın neresinden dönülse kardır. Kürt hareketinin muhatabı bir cemaat, bir grup ya da bir tarikat değildir. Muhatabı devlettir, hükümettir. Yaşananların sorumluluğunun faturasını bir gruba indirgeyerek siyaseti aklamaya kalkmak, hükümeti, devleti masum göstermeye kalkmak doğru bir analiz değildir.

rop2.jpg 

- HDP içinde önemli bir güç olarak görünüyorsunuz. HDP'den aday mısınız? 

Kürt sorununun demokratik, siyasal zeminde çözülmesine dair yürüttüğümüz çalışmalar var. Bu anlamda bir talep, beklenti olduğunda bizim katkı sunabileceğimiz bir tablo ortaya çıkardığımızda şu ana dek nerede bize bir görev düşmüşse elimizden gereğince yapmaya çalıştık. Bundan sonra da böyle olacaktır. Ama benim bireysel olarak bir başvurum henüz yok. 

- Peki sizin  adaylık başvurunuz  olacak mı? 

Şüphesiz, adaylık başvurusu yapmak bir haktır. Yani herkesin bir hizmete talip olmak açısından belki bir makama bir statüye değil ama bir hizmete talip olmak açısından bir haktır. Ama bir planlamanın, bir ihtiyacın görülmesi ve sahiden yerelde  eksik olanın ne olduğu ve kimin nereden katkı yapacağına dair bir çalışmanın yapılması gerekiyor. Henüz seçimin başındayız. Adaylık başvuruları yeni başladı. Ben de adaylık başvurularının yapıldığı komisyondayım. Bu komisyon, aday belirleme komisyonu değildir, yanlış anlaşılmasın. Dolayısıyla bu kurumlar yani üye kayıt komisyonları, sandık müşahit komisyonları ve diğer komisyonlar gerekli çalışmaları yaptığında güçlü aday profillerinin oluşacağını düşünüyorum. Etkili bir fotoğraf ortaya çıkacak. Önemli olan da bir oy patlaması ortaya çıkarabilecek sinerjiyi oluşturmaktır. Bu da ancak halkın talep ettiğinin, parti tarafından da, il ve ilçe örgütleri tarafından da dikkate alınmasıyla mümkündür. Bu açıdan yerel seçimlerde yapılan yanlışlarım faturası ile hepimiz yüzleştik. Herkes kendi hissesine bir ders çıkardığını düşünüyorum. Bireysel bir arayışın ötesinde hepimiz birlikte bu yükü tutup, bu sınavı geçeceğiz. 

- Alevilerin bu seçimdeki duruşları nasıl olacaktır? 

Genel olarak Alevilerin, CHP ile birlikte anılıyor olması, başka bir noktadayız, başka bir yol ayrımındayız. Aleviler artık tartışmalarını daha güçlü olarak ve sokaklarda yapıyorlar. Onların CHP'ye mahkum olmadıkları, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkmıştır. Alevilerin aralarındaki tartışmalar da bu konuda yeni bir arayışı net bir şekilde ortaya koyuyor. CHP'nin de kendi alanında siyaset yapması haktır tabi ki de. Fakat HDP'nin Alevilere yönelik çağrıları sadece kendi Alevilerine dönük değil, bütün Alevilerin kendi iradeleriyle uzun soluklu bir mücadele zemininin inşa edilmesiyle ilgilidir. Yani Alevilerden birkaç ismin parlamentoya taşınmasının ötesinde bir buluşmaya ihtiyaç var. Ortadoğu'daki kriz, Türkiye'nin kendi içerisindeki ihtiyaçlar bu buluşmayı güçlendiriyor ve önyargılar aşılıyor. Kürt hareketinin de Alevilerle nasıl bir din, nasıl bir siyasal zeminde buluşacağına dair olumlu sinyaller var. Aynı şekilde Alevilerin de kendi içerisinde önemli tartışamalar yaptıklarını düşünüyorum. 

- Son olarak vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? 

Yüksekova, politik düzeyin ve örgütlülüğün çok yüksek olduğu bir şehir. Türkiye'de eğer temsili demokrasiden çıkıp doğrudan demokrasiye bir adım atacaksa bunun belirleyici şehirlerden biri. Yüksekova Haber de bu konuda Yüksekova'ya yakışan bir yöntemi, üslubu, bir yayıncılığı ortaya koyuyor. Dünyanın birçok noktasından ciddi bir şekilde izlenen bir haber portalı olduğunu biliyorum. Bizi takip eden, okuyan herkesin 7 Haziran'a bildiğimiz klasik, geleneksel, siyasetin bir dönüm noktası gibi değil yapısal bir değişimin arifesi, sancılı bir doğum gibi görmesini ve bu sürece sahip çıkmasını çok önemli görüyorum. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.