Acıtan bağımlı ilişkiler

Acıtan bağımlı ilişkiler

Aşık olmak gibi harika bir şey ansızın berbat bir zulme dönüşebilir mi?

Çağımızın vebası olarak nitelendirilen bağımlı ilişkiler, her birimizin canını bir defalığına da olsa acıtan gerçekte aşk zannettiğimiz bu durum hem kendimizi hem de partnerimizi hapsettiğimiz kısır bir döngüdür. Karşımızdaki kişiye aşırı derecede bağlılık göstermeye başlığımızda ortaya çıkan bir durumdur. Boşuna söylenmiyor her şeyin fazlası zarar, diye!  Bağımlılık aslında gizli bir yetersizlik duygusudur.  Zihinsel ve fiziksel olarak yeterli olsa bile, kendisini yetersiz hissetmesi ve zannetmesidir. Bağımlılığın temelinde ‘ilişkiye zarar gelecek’ endişesi, terk edileceği korkusu, ilişkiyi istediği noktaya götüremeyeceği düşüncesi ile oluşturduğu senaryolar gelir.

Duygusal bağımlılık tam anlamıyla bir soruna dönüşebilir. Hayatımız tamamı ile bir başkasının çevresinde dönmeye başladığında ve kendimize bir alan bir sınır bırakmadığımız anda bilmeliyiz ki bağımlı hale gelmişiz demek ve tam da bu anda harekete geçmeliyiz ve zincirlerimizden kurtulmayı düşünmemiz gerekiyor. Hiç kimse size, siz de hiç kimseye ait değilsinizdir. Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Asıl mesele bu. Bir çeşit sahiplenme olan bu durum hakkında derinlemesine düşünmemiz gerek. Öncelikle değişime buradan başlamalıyız.

İki birey arasındaki her ilişkide çekişmeler olur. Bu çok doğal bir durumdur, beraber büyümenin ve gelişmenin bir parçasıdır. Ancak partnerimiz dünyamızın merkezi olmaya başladığında ve hayatımızı yaşamamıza engel olan bir bağımlılık oluşturduğunda, tehlike çanları çalıyor demektir. İki birey hayatlarını ve sevgilerini paylaşmak için birbirlerine saygı duymalıdır ve beraber yaşamanın birbirlerine bağımlı olmak anlamına gelmediğini düşünmeleri gerekir.

‘Onsuz olamam’, ‘o benim her şeyim’, ‘onsuz bir dünya hayal edemiyorum’ gibi doğru ve akılcı olmayan düşünceler yaşanan ilişkinin bitmemesi adına devamlı kontrol ederek güvenirliğini test eder. Kontrol etme düşüncesinin altında aslında çok da ilgilenmek ya da aşk yoktur. Uzaktan çok seviyor gibi görünse de, aslında bu durum yetersizlik duygusunun dışavurumudur. Kişi kaybetmemek için, mükemmel sevgili olmak, her türlü beklentisini karşılamak, onun bütün alanlarını doldurarak bir başkasına muhtaç olmamasını sağlamak ister. Bu durumda kişinin farkında olması gereken ilk nokta; ilişkideki davranışlarını doğru yorumlamaktır. Yani onu çok sevdiğini zannetmek ve onu çok özlemek, bazen farkında olmadığımız bir kaybetme endişesi ile karışmaktadır. Bunun farkına vardığında kişi davranışlarını daha rahat kontrol edecektir. Kişi mutsuzluklarının psikolojik nedenlerini bilirse, çözümü daha kolay bulur. Buradaki yoğunluk, aşk ve sevgiden çok, kaybetme korkusu ve yalnızlık korkusudur. Bireysel terapiler, ilişki terapisi ile farkındalık yaratılarak bu tür bağımlılıklar aşılabilir, yaşam ve ilişki kalitesinin arttırılması mümkündür.

Kendimizden başka kimseye bağımlı olamayız. Kendimizi koruyarak, karşımızdakine saygı duyarak biz olabilmeyi başarabildiğimiz ilişkiler diliyorum.

(UZMAN PSİKOLOG ÇİÇEK GÜNEÇ AKA)

Etiketler : ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum