Özgür Amed

Özgür Amed

Zehir, Çay, Hüso Sisyphus...

Zehir, Çay, Hüso Sisyphus...

Gittik geldik yine en başa geldik. Bazı şüphelerim vardı ama artık yok çok şükür! Evet, mitolojideki meşhur Sisyphus(Sisifos) söylencesinde bahsi geçenler Kürtler’dir. Sisifos tanrılar tarafından büyük bir kayayı dik bir tepenin doruğuna yuvarlamaya mahkûm edilmiştir. Sisifos tam tepenin doruğuna ulaştığında kaya her zaman elinden kaçmakta ve Sisifos her şeye yeniden başlamak zorunda kalmaktadır. Tabi iki gözüm kekê Sisifos pes etmez! Kaya her düştüğünde eline alır çayını, yine baştan başlar ve taşır yukarıya…

Nerden çıktı bu demeyin. Hüseyin Çelik’e sorun! Geçen gün çıkıp ne derse iyidir? “PKK bu süreci zehirlemesin” dedi. Yani şu adı olup kendisi olmayan müzakere süreci boyunca her türlü kalekolları, güvenlik yollarını, bilmem ne quzzulkurt û kerratîyi yapan sanki Kürtler. Dağlara zehir gazlarını atanlar sanki onlar değil, her gün bir yere operasyon düzenlemeye çalışan, metropollerde en ufak bir yürüyüşe vahşice saldıran ve insan öldüren sanki karşı taraf. Ama neymiş? Zehirleme varmış. Çıkıp demiyor ki valla bu ülkeye fare zehri verdik. Sonra kutu kutu götürdük…  

Hüseyin’de zehir biter mi? bitmez. Kase kase yoğurt versen de boş!
Gezi yıl dönümünde bakın nasıl twit attı: “Gezici arkadaşlar, enerjinizi biraz da yavruları PKK tarafından kaçırılan yüreği yanık annelere destek vermek için harcamayı düşünür müsünüz?”… Yüreği yanık dediği aile; oğlu uyuşturucu çeteleri tarafından kaçırılan ve polis tarafından mizansen ile oraya oturulan anneler oluyor. Onları da zehirlemişler.

Hangi taşın altına baksak bir zehirleme retoriği çıkıyor. Hüso’da hepsine kılıf var. Mahalleye uğrayan overlok makinesi gibi hazır ve nazır! Peki, imam böyle iken cemaat durur mu? Bu saçmalık yarışında level ve rahmet okutmaz mı Hüseyin’e? Okutur. Hemen örneğe geçelim. Söz sende İmdat! 
Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, “Doğu’da yaşayan vatandaşları kaçak çaydan vazgeçirerek Türk çayına alıştıracağız, damak tadını değiştireceğiz.” diye açıklama yaptı.

Hah! Kürdün en hassas noktasına, tek sosyal etkinliği olan çaya nasıl ve nerden saldırdıklarını görüyor musunuz? Çayını da zehirlemeye kalkışıyorlar. Bu çayı zehirleme meselesi derin! Hatta Kürt sorunu yok Çay sorunu var diyebilirim. Geçen yıl da gündemleştirdiler. Yeniçeri Ocağı’nın reisi gibi duran post-kewaşotik hali ve akıldan çok yana sarkmış bıyıkları ile milli içeceğimiz olan kaçak çaya operasyon yapan ve “Kaçak çay içmeyin, parası PKK’ye gidiyor” diyen unsuru hatırladınız mı? Osmaniye valisi, belqityo Celalettin Cerrah… Hatta şuurunu kaybedip billboardlara kaçak çay fotoları asmıştı.

Kendimi durduramıyorum şuan ve çay dedikçe aklıma başka şeyler geliyor. 2011’de yine çay üzerinden Kürtlere saldırmışlardı! Bülent Arınç DTK ile ilgili. “Dernek midir, vakıf mıdır nedir. Legal bir kurum bile değil. Ha bire toplanıyor, çay içip dağılıyorlar” demişti. Al sana bir zehir girişimi daha! 
Şimdi çaydan anlamayıp çaydan konuşmakta böyle bişi. Hemen teşhisi koyalım: Kaybedilen gücün etkisi ile ılımlaştırılıp neo-liberal politikaların uğrak ve kurbansal mezarlığında kutsanmış, badem bıyık sermayesinin yapay duaları ile bezenmiş çayın zevzekliği başına vurmuş. Arınç’ın DTK’yi hedef yapması bir tarafa, çay üzerinden örnek vermesi de kaçak çay şahsına bir hakaret ve bilinçaltı saldırısıdır. DTK acilen kaçak çayı resmi içecek olarak lanse edip bu işe bir son vermelidir.

Topyekun zehirleme konsepti tam gaz devam ederken bir hatırlatmada bulunalım. Leş olmamak için intihar eden bir karınca türü var, tabi bakanımızdan böyle bir hareket beklemiyoruz ama akrepleri en azından örnek alabilir. Kendi zehrini eni sonu nasıl kendine akıttığını örnek alabilir. Ya da başı kopan yılanın deli divane çırpınışlarından sonra kendini ısırmasına ne demeli? Seç beğen… Bekliyoruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Özgür Amed Arşivi