M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Zalimin Zulmü ve Çözüm

Zalimin Zulmü ve Çözüm

Bir ülkede, bir bölgenin her il, ilçe, kasaba, köy, mezrasında; hatta her karış toprağında yani Kürt coğrafyasında bürokratların emriyle alabildiğine işlenen vahşet, zalimce yapılan zulüm bugün insafın zerresi kalmış aynı ülkenin bürokratları ve siyasileri tarafından gün yüzüne çıkartılmaya gayret ediliyor ve Kürt sorununa çözüm aranıyorsa iyi şeyler oluyor demektir.

Zalimin 30 yıl süren zulmüne karşılık “hak” tecelli edecek mi bilinmez!

Ama görünen o ki bu cinayetlerde eli kanlı olan bazıları gerçeklerin ortaya çıkmaması için panik ve öfke içinde yandaş medyasını arkasına alarak etrafa saldırıyor, bazı kurumları tekeline alarak engeller koymak için büyük çaba harcıyor. Bunlara karşılık ise AKP iktidarı 7 yıl sonrada olsa çözüm için yol alıyor.

Çözümün eşiğine gelinmişken Doğu ve Güneydoğu’nun her yanında toplu katliamlar yaparak ölüm çukurları açanlar büyük bir telaş içindedirler.

Telaşları, çözüm olur ve barış gelirse gerçekleştirdikleri o korkunç işkenceler ve pervasızca işledikleri toplu cinayetler sonucu insanları gömdükleri toplu mezarların tamamı gün yüzüne çıkacak.

Zalimler zulümlerinin er ya da geç bir gün hesabının sorulacağını, adaletin tecelli edeceğini belli ki akıllarından bile geçirmemişler.

Ama artık ortaya çıkanların geçmişteki günahlarının üstünü örtmeye güçleri yetmeyecek.

Kurdukları çeteler, suç örgütleri, Ergenekonlar ile zalimce insanları vurup öldürdükleri, toprağa gömdükleri günler gerilerde kalacak ya. Onları korku ve telaş aldı. Kürt sorunun çözümü ile cinayetlerin ortaya çıkacağını gördükleri için panik içindedirler.

Susturulmazlar ise hak ve hukuku gözeten savcılar, hâkimler var. Korkudan gözleri önünde yapılan katliamları vicdanlarının sesini dinleyerek ikrar eden tanıklar var. Yapılanların arkasında durmak istemeyen onurlu, vicdanlı devlet yöneticileri var.

Artık “Kürt” sorununu cinayetten arındırıp samimi olarak çözmek isteyen bir irade var. Artık “Kürt” sorununda sistemin doğruyu bularak çözmek için bir yol arayışı var.

Dilerim Devlet bu değişimin başında olur. Dilerim bu umut geçmişin karanlık labirentlerini açar. Dilerim yaratılan dalga “Kürt” sorununu çözmede gerçekleri yakalar. Bunun için bizim yapacağımız var. Güç verenler güç vermeli, elinden bir şey gelmeyenler de dua ile destek olmalıdır.

Galibi ve mağlubu da olmayan bir barışa, eşit vatandaşlığa Türkler de Kürtler rıza göstermeli.

Şehitlerin ve ölen PKK’lıların anaları bir araya geldi ya, bu sefer umut var.

Umut var olmasına var amma!

Kürtler, hatta Türklerin onuru açısından bu barışın gerçek bir barış olması için bir âmâ var.

Tayyip Erdoğan ve Ahmet Türk’ün görüşmesi, hangi sıfat altında olursa olsun el sıkışmaları çok önemli bir gelişme. Yakalanan hava, kurulan diyalog son 30 yılın en olumlu gelişmesi.

İnkâr etmiyoruz ve de çomakta sokmuyoruz. Ancak bu sefer biz Kürtlerin de bir âmâsı var.

Öteden beri sürdürdüğü politikasına saygı duyduğum ve “barış” konusunda samimi bulduğum Kürt politikacı Ahmet Türk’ün bir süre önce Başbakan ile görüşmeden yaptığı “Türkiye’de resmi kayıtlara göre 17 bin 547 faili meçhul cinayeti kardeşlik adına af etmeye hazırız” çıkışında biz Kürtlerin bir itirazı var.

Sayın Ahmet Türk’e saygı duyuyorum. Karşılıklı ölen 40 bin genci de Türk ve Kürt anaları bağırlarına taş basarak “barış” için kabul etmeseler de ses de vermeyebilirler. Ama Cizre’de Albay Cemal Temizöz’ün talimatları,  Şemdinli’de Albay Ali Çamurcu’nun önderliğinde; JİTEM’in İtirafçı, Ergenekoncu ve Hizbullah ile iş birliği yaparak coğrafyanın her köşesinde insanlık dışı işkenceler yaptıktan sonra kafalarına sıkıp toplu mezarlara gömen canilerden hesap sorulmalı. İşledikleri pervasızca cinayetlerini “Devlet’e” yıkmaya çalışanların yakasına devlet yapışmalı. Bu katliamların üstü örtülmemeli. Bu suçları değil Türk -  Kürt, insanım diyen kimse unutmamalı unutturulmamalı. 

Ergun Babahan’ın dile getirdiği gibi:

“Kendine devlet diyen bir organizasyonun temel görevi, toprakları üzerinde yaşayan yurttaşlarının can güvenliğini sağlamaktır. Yakın geçmişte kimi kamu görevlilerinin bu görevi ihmal bir yana, yurttaşların canını kendi eliyle aldıkları anlaşılıyor. DTP lideri Ahmet Türk’e katılmak mümkün değil. Sayın Türk, Kürt meselesi çözülürse, bu faili meçhulleri unutacaklarını söylemişti. Bence buna hakkı yok. Türkiye bu dönemi açılmamak üzere kapatacaksa, katillerden mutlaka hesap sormalı. Rütbesi, mevkii ne olursa olsun.”

Babahan’a katılıyorum. Türklerin onuru, Kürtlerin kanayan acısı adına bu katliamları yapanlardan hesap sorulmalı. Belki Ahmet Türk’ün gönlünden geçen af değil, ama “barış” için bir kapı aralıyor. Belki faili meçhullerin aileleri bile “barış” için katlanabilirler, ama bu vahşetin gerçeği gün yüzüne çıkartılmalı ve sorumluları kesinlikle cezalandırılmalılar.

Kürt sorununun çözümünün hızlandığı bu günlerde Tarihi fırsatın arkasına sığınılarak bu cinayetleri işleyenlerin yanına kar bırakılmamalı. Bunları yapanların kendi aileleri ve çocuklarını da sevmedikleri, sevmeyeceklerinden yola çıkarak yazıyorum. Yazıyorum ki bir daha bu ülkede kimse devletin arkasına sığınarak böylesi vahşete cesaret etmek değil akıllarından bile geçiremesin.

Mağlubu olmayan barışa ve Kürt sorununun çözümüne hepimiz evet diyoruz. Geçmiş geçmişte kaldı diyoruz. Kanı kanla yummazlar diyoruz. Barış ve kardeşlik için geçmişe sünger çekecek çözüm formülleri üretilsin istiyoruz. Ama faili meçhul toplu katliamları yapanların cezasız kalmalarına hayır diyoruz. Zalimin zulmü yanına kar kalmamalı.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi