Bedri Çallı

Bedri Çallı

Yumruk Nereye Çarptı

Yumruk Nereye Çarptı

Dün Samsun ili adliyesi önünde kendisini bilmez bir alçak tarafından sayın Ahmet TÜRK’e kalleşçe bir saldırı gerçekleştirildi. Herkes çok iyi biliyor ki Ahmet TÜRK’ün tüm yaşamı ve çabası Türk ve Kürt kardeşliğinin eşit bir şekilde barış içerisinde inşasına yönelik olmuştur. Kan ve göz yaşının bu ülkeye hiçbir şey kazandırmadığını, her şeye rağmen kesinlikle bu ülkede barış sağlanacağını inatla savunanların başında gelmektedir.

Ayrıca zaman olarak barıştan en çok söz edilen bir dönemde ve barış için gerek Türk ve gerekse Kürt tarafından bir çok insanın yoğun arzu ve mücadelesinin olduğu bir dönemde bu umudu kesintiye uğratma çabalarının güçlenmesi üzüntü vericidir.

Gerek Türk güvenlik görevlilerinden Türk ve Kürt vatandaşları ve gerekse Kürt saflarında dağların başında çatışarak ölen insanların aramızdan ayrılmamaları, ailelerine ateş düşmemesi, eşleri dul, çocukları yetim ve anne, babaları evlatlarından ayrılmamaları için her kesin barışı ve kardeşliği savunmasından başka bir düşüncesi olmamalı.

İnsanlar sevdiklerinden ayrılıyor. Her gün televizyonlarda öldürme ve şiddet görüntüleri artık tüm vatandaşların psikolojisini bozmaktadır.

Bütün bu vb. nedenlerden dolayı sizce o zavallı mahlukun yumruğu nereye çarptı. Bana göre her ne kadar fiziki olarak sayın Ahmet TÜRK’e isabet etmiş ise de,

O yumruk ilk önce Türk halkının suratına çarptı, o yumruk barış ve kardeşlik söylem ve arzusuna çarptı, o yumruk barış ve kardeşliği savunan insanların tümünün suratına çarptı, o yumruk demokrasiye çarptı, o yumruk bu kalleşliği protesto etmek için tüm Türkiye’de ve tüm dünyada sokağa dökülen ve polisten şiddet gören insanların yüzüne çarptı,

Evet o yumruk iktidar ve muhalefet liderlerinin yüzüne çarptı, o yumruk bu protestolar nedeniyle sıkıntı yaşayan her bir idareci, yönetici ve görevlinin yüzüne çarptı. O yumruk ülkenin en ucunda işsiz, yoksul, göç mağduru keklikpınar mahallesi kadın ve çocuklarının yüzüne çarptı. O yumruk Hakkari caddelerinde 14 yaşında onlarca polisten dayak ve şiddet gören çocuğunu kurtarmaya çalışan anne’nin yüzüne çarptı.

Daha doğrusu o yumruk Türkiye’de ve dünyada yaşayan tüm Kürt’lerin sadece suratına değil, kalbine ve beynine çarptı. Eminim ki Kürt mücadelesinde yer almayan, ama Kürdüm diyen her bir insan bu yumruğun ağırlığını suratında, kalbinde ve beyninde his etmiştir.

Bundan öncede görüldüğü gibi çok açık bir şekilde, herkes tarafından biliniyor ki Kürt halkının kendi önderleri için yapmayacağı şey yoktur. Bunu defalarca bedenlerini feda ederek göstermişlerdir.

Peki Kürtlerin bu konudaki hassasiyetlerinin bilinmesine rağmen neden üzerlerine geliniyor. Birincisi, ülkeyi idare edenlerin sadece gerginlik mesajlarını yaymaları ve halkı bu yönde hazırladıkları içindir. İkincisi, basının tek taraflı ve gerçekten uzak yazılı ve görsel yayın yapmasıdır. Üçüncüsü, Türk halkının araştırmadan uzak durdukları ve tek taraflı yayın izledikleri ve okuduklarından kaynaklanıyor.

Karşısındaki gücü küçümseyerek bir yere varılamaz, karşındaki düşmanının onurunu kurumadığın zaman ne kadar güçlü olursan ol, mağlup olacaksın. Bunu Saddam Hüseyin de hepimiz şahit olduk.

Amerika’dan Obama geldiğinde, yada Türkiye de farklı illere giden siyasi parti liderleri için akıl almaz derecede güvenlik tedbirlerinin alınmasına rağmen, her türlü gerginliğin yaşanmasının muhakkak olduğu Samsun’daki davaya iştirak eden Sayın Ahmet TÜRK için neden bu tedbir alınmadı.

Başbakan yardımcısı, iktidar partisi yöneticisi olmasına rağmen dürüstçe bu eleştirileri getiren Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent ARINÇ’ı tebrik etmemek haksızlık olur diye düşünüyorum.

Ancak hükümet veya muhalefet liderlerinin bu ciddi olay karşısında sadece kınamakla yetinmelerinin samimi olamayacağını düşünüyorum. Bu olayda kusuru olan her kim varsa görevden uzaklaştırmalı, katkısı olan her kim var ise en ağır şekilde cezalandırılması gerekir. Hiç kimsenin bu ülkeyi gerginliğe itmesine, barış ve kardeşliğin önüne geçmesine hakkı yoktur.

Bütün bu olaylara rağmen, basının karşısına geçerek tekrar barış mesajları veren sayın Ahmet TÜRK’ü kutlamak gerek. Ama Ahmet TÜRK’ün bu davranışına rağmen Kürt halkının öfkesini ve bunu deşarj etmesi gerektiğini sağ duyuyla anlamak lazım.

Her şeye rağmen, bu ülkede sayısızca kendisini bilmezlere rağmen umarım barış ve kardeşlik şarkıları söylenir, akan kardeş kanının durması sağlanır, cezaevlerinde hürriyetleri kısıtlanmış insanların sevdiklerine kavuşması sağlanır, heba edilen ülke nimetlerinin halkımızın işsizliğine ve fakirliğine harcanır. Eminim ki Sayın Ahmet Türk’ünde arzusu budur.

Evet her insan, her Türkiye vatandaşı ve her Kürt gibi ben de bu saldırganı, o saldırganı koruyanları, onu destekleyenleri, olayda kusuru olanları, onun gibi düşünenleri ve buna sessiz kalanları şiddetle ve nefretle kınıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Bedri Çallı Arşivi