İrfan Sarı

İrfan Sarı

Yeni yıla iki kala

Yeni yıla iki kala

İki bin on yılına iki gün kala Ankara’nın göbeğinde bir başka değişle Türkiye’nin orta yerinde Kürtçe türkü okudu diye polisin biri tabancasını çekti ve adamı öldürdü. Adı Emrah Gezerdi… Kürt’tü.

Böylelikle Cumhurbaşkanının, Başbakanın ve emrindeki bir sürü bürokratın aylardır üzerinde kafa yorduğu Kürt açılımı en sonunda saçıldı.

“Bu ülkenin güvenlik güçleri gerekeni gereken yerde yapacaktır.” Demenin üzerinden daha çok zaman geçmemiş.

Enteresan olansa resmi basın bunu ara sayfalarına bile almadı. Bir kedi bacada sıkışsa bas bas bağıran basının bu duyarsızlığını neye saymak gerek acaba.

Çok büyük olasılıkla o polis, o adamı hayatında ilk kez görmüştü, ne beşeri ne de farklı bir ilişkisi olmuştu.

Ama silahını çekip vurduğu o adam Kürtçe türkü okumak suretiyle misak-i milli sınırlarını ihlal etmiş ve onu parçalamaya kast etmişti. Söz konusu vatan olunca gerisi teferruattı.

Aklına vurmaktan başka bir şey gelmiyordu. Kalkıp gidip Kürtçe türkü okuduğu için sarılsa onuru kırılacaktı çünkü o üstün ırkın evladıydı. Oturduğu yerden alkışlasa, türküye eşlik etse etrafındakiler onu hain ilan edeceklerdi. Çare yoktu vuracaktı. Belinde adam öldürmeye kudurmuş demir parçası ve elinde korkak bir parmak.

Demokratik açılım boşuna milli birlik projesi olarak değişmedi. Türkçülüğün esaslarını boşu boşuna yazmamıştı Ziya Gökalp. İç ve dış düşmanları sevmeyecekti hem de gözünü kırpmadan.

Diyarbakır’da, Hakkâri’de, Şırnak’ta bu dilde konuşanlar her gün onun meslektaşlarına taş atıp devletin malına ve devletin görev başındaki memuruna mukavemet ediyorlardı.

Nasıl olsa belinde silah, cebinde kimliği, üstünde üniforması vardı. Devletin hakimi ve savcısı da o idi ondan kalemi kırdı hükmü kesti.

Diyarbakır’da alnının çatısına kurşun yiyen öğrencide Kürt’tü, Yüksekova’da kum torbası gibi hırslarını aldıkları da Kürt’tü. Hakkâri’de çarşı merkezinde yakaladıktan sonra döve döve yürüttükleri kişide Kürt’tü.

Yeni bir yıla daha gireceğiz.

İklim ilk defa demokratik bir açılım yapmış. Mevsimler Kürt açılımına kayıtsız şartsız destek veriyor. Gökyüzünden bir tek tane kar yağmıyor. Tanrı emir yağdırmış soğuk kessin dilini.

Çam ağaçlarını süslemeyin bu yıl. Meşeden de olmaz yeni yıl ağacı. Hem kesmeyin.

Tanrı sever yarattığı ağaçları.

Ama polis sevmez onun yarattıklarını. Kürtsen ve Kürtçe türkü söylüyorsan vurulacaksın.

Hem de Ankara’da gözlerinin yaşına bakılmaksızın.

Çünkü bu özel harp, özel harekat…

Oysa Yeni yıla girecek yeni umutlar besleyecekti eğer vurulmasaydı. Türkülerini kardeşliğin ağır havasına adayacaktı. Tanrının verdiği sesi, tanrının verdiği dille kardeş yapacaktı.

Ama sürü sürü kurşun girdi bedenine. Hepsi emir eriydi.

Kan saçtılar türkülerin üstüne.

Türküleri de vurdular.

Kardeşliğin son vebali son zulmü kaldı geriye.

Bu hayattaki ederi kurşun yemekmiş türkü söylemenin, yeni yıl gelecekmiş umutları göverecekmiş kimin umurunda.

2010, umutlarınızın gerçeğe döndüğü yıl olsun..!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
İrfan Sarı Arşivi