M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Umre ve memleket havası (2)

Umre ve memleket havası (2)

Birçok okuyucumun yolladığı mail mektuplar, yaptığımız yüz yüze ve telefon görüşmelerinde bana çok uzun yazıları okuyamadıkları uyarılılarını sürekli alıyorum.  Bazen de yer darlığından yazı işleri haklı olarak uyarıyor. Bu yüzden dünkü yazımı ikiye bölerek bugün devam ediyor ve diyorum ki; Umre’de Medine ve Mekke’de Müslümanlar arasında gördüğüm diyalog, dayanışma, hoşgörü ve uzlaşıyı iki dönemdir iktidar olan ve İslami kimliğini ön plana çıkartan AKP hükümeti ve Milletvekilleri ne yazık ki göremiyorum. Diyalog ve uzlaşı yerine tam bir teslimiyet isteyen davranışlarını son günlerde görüşülen Anayasa paketinde açıkça görüyor ve üzülüyorum.

Örneğin AKP hükümeti Milletvekillerinin birçoğunun inanç dünyasında yer alan Said’i Nurs’i (Kürdi’nin) “ Ekmeksiz, susuz yaşanır, ama hürriyetsiz yaşanmaz” sözünden yola çıkacak olursak; son Anayasa paketi değişikliği, hürriyete, toplumsal uzlaşıya, temel hak ve özgürlüklere, eşit vatandaşlık gibi konulara cevap vermediğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Umre seyahatim öncesi AKP kısmen bazı maddeleri son kertede taslağa koyar ve BDP’nin desteğini alır diye umut ediliyordum. Ancak toplumu değil AKP’nin ihtiyaçlarına karşılayan bir pakette ısrar ettikleri için Umre öncesi destek verdiğim pakete aynı heyecanla güç katmak içimden gelmese de kötünün iyisi deme noktasında olduğumu ifade etmek istiyorum.

Bazıların dediği gibi bu paket ne demokratik değerler, ne kuvvetler ayrılığı, ne hukuk standardı, ne temsilde adalet ve ne de 30 yıllık savaşı sonlandıracak maddeler var. Ne de özgürce konuşacağımız düşünce, din, vicdan, inanç, ifade özgürlüğünü destekleyen maddeler var. Bu gelişmeler üzerine DTP’yi çok iyi anlıyorum. Ancak ciddi iyileştirmeler olmasa bile değil mi ki 12 Eylül anayasasının duvarından bir tuğla sökülüyor kerhen de olsa BDP değişikliklere destek verecek politikalar geliştirmelidir.

Kaldı ki hemşerim Bengi Yıldız 23 Nisan Cuma günü yaptığı “ AKP, TMK ve TCK düzenleme yapacağını söylesin 2. turda Anayasa değişikliğine destek verelim” açıklaması yabana atılacak bir açıklama değil. Nitekim bu söylemden sonra bazı açılımlar ve görüşmeler yapılması, madde görüşmelerinde 3-5 BDP’li vekilin destek vermesi iyiye işaret olarak sayıyorum. Bu arada AKP’nin Kürt kökenli Milletvekillerine vicdanın ve hafızanın zamanı gelmedi mi diye sormadan da edemiyorum. İnsan bedenlerini paramparça eden bu anlamsız kardeş kavgasını sonlandıracak haykırış yerine susmanın zamanı mı demekten kendimi alıkoyamıyorum.  

Aslında sormak lazım; Pakette farklı kimlik, inanç ve kültürde insanın kendini ifade edecek maddeler içeriyor mu? Demokrat Müslüman, başörtülü, emekçi, Alevi, solcu, sağcı, gayri Müslim tebaa ve de Kürtlerin taleplerini karşılayan bir madde var mı? Yok.

Görünen ve bilinen o ki 87 yıldır oynanan oyunun bir başka versiyonu sahneleniyor. AKP’nin de darbe anayasasının değiştirmek gibi bir cesareti; belki de gücü ya da bir niyeti yok. AKP eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin Anayasası’nı değil de kendi Anayasasını yapma gibi bir görüntü veriyor. 12 Eylül’ün dokunulması gereken maddelerine dokunulmuyor. AKP ne yazık ki bu yaklaşıma halkı ortak etmek istiyor. Seçimlerden sonra yeni Anayasa söylemi de inandırıcı değil. Yüzde on barajına dokunmayanlar inandırıcı da, güven verici olamazlar.

Keşke Kutsal bir yolculuktan döndüğümde üst üste yazdığım ilk iki makalem böylesi karamsar yazılar olmasaydı. Keşke döndüğümde Medine ve Mekke’de teneffüs ettiğim o manevi havanın, kardeşliğin, hoşgörünün, diyalogun, dayanışmanın, uzlaşının örneklerini veren bir Meclis ve AKP ile karşılaşarak gelişmeleri öven bir yazımı kaleme alsaydım. Ne yazık ki bu ülkeyi yönetenler bunu izin vermiyorlar. Gençler ölüyor, Ahmet Türk gibi en ılımlı bir lider ve Taner Yıldız gibi sessiz bir Bakan’ın burunu yumruklar ile kırılıyor, Meclis’te vekillerimizin özgürce konuşma hakları kısıtlanıyor, bir birine olmadık söz ve davranışlarda bulunuyorlar. Biz hala bir taraftan açılım diyoruz, diğer tarafta 20 milyonluk bir kültür yok var sayıyoruz. Dileğim bütün bu olumsuzlukların yakın bir zamanda düzelmesidir.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen fırsat bulduğumda Umre seyahatimde yaşadıklarımı, gördüklerimi önümüzdeki gün ve haftalarda yazmaya çalışacağım. Kutsal topraklardaki havayı da Türkiye havasına çeviren bazı sanatçı, sosyete ve zenginlerin meraktan kaynaklanan Umre ziyaretlerini nasıl hayırlara vesile olduğu/olacağını yorumlayacağım. Bazılarının ticaret, seyahat niyeti ile geldikleri bu kutsal beldelerde gerçekten ibadetleri için gelenlerin dünyasında yoğrularak inançların nasıl pike yaptığı duygularını ele alacağım.

Bu arada Diyanet’in Hac ve Umre organizasyonunda tespit ettiğim eksiklikleri, THY’nin valiz kaybetme alışkanlıkları, insanlarımızın teslimiyetçi tutumları vb. konuları not ettim. İlk fırsatta sizler ile paylaşacağım. Bizi tekrar buluşturan Allah’a şükrediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi