İrfan Sarı

İrfan Sarı

Üç çocuk, üç talak

Üç çocuk, üç talak

En az üç çocuk sahibi olmalısınız ki; birini askere yollayıp on beş ay boyunca boynunuza ağır bir vebal gibi geçirip, gözlerinizden bulgur bulgur yaşlar dökmek için. Eğer geri dönerse ne ala: yok, vurulursa “şehit” mertebesinde olur o zaman “vatan sağ olsun” der bağrına taş oturtursun. Yok, yara alır da dönerse ne mutlu “gazi” olur onurluca.

 

Bir tanesi de okuyup üniversite hocası olmalı. Askeri disiplinle yetiştirilen YÖK"te oruç tutmayan çocuklara diğer çocukları kışkırtıp birbirini vurdurmalı. Müfredat mezunları yetiştirtmeli hayattan uzak, asosyal insan tiplerine ihtiyaç var çünkü.

 

Bir tanesi de kız olmalı ve ilk iş bir buçuk yaşında tecavüze uğramalı. Beş yaşında mendil, on yaşında çiçek satmalı. Şansı yaver giderse eğer o yaştan sonra birde uyuşturucu bağımlısı koca bulmalı. Şarkıcı olursa şayet vücudun da hayat izleri olmalı.

 

Bu böyle olmasa başbakanın oğlu Amerika"da nasıl okuyabilir, yada kızı nasıl şatafatın en büyüyü ile evlenebilir?

 

Üç çocuğunuz olmalı, tersanelerde sigortasız ve atölyelerde ayak işlerinde çalışmak için. Öyle olmalı ki; ölümleri sessiz ve sedasız, kınsız bıçak gibi düştüğü yerde pas tutup çürümek için.

 

Haber değeri taşımayan ölümleri olmalı onların.

 

Yaşamaktan yıldıklarını söyleyecek zamanları olmamalı. Olsa zaten vatana ihanetten ipi çekilir.

 

Sekiz yıl zorunlu okumalı…

 

Sekiz yıl mendil satarak, babası üç balya makarna üç torba kömüre satın alınmış olmalı. Ve bir gece birden bire kalbinin üstüne bir çekirdek gelip oturmalı.

 

Üç çocuğunuz olmalı; boyalı basının üçüncü sayfalarını cinnet ve vahşet resimleriyle süslemeli. İki ölçü rakı içti diye adı fahişeye çıkmalı. Çimen gözleri bir usturanın kesiğinden sonra kaskatı kesilen…

 

Üç çocuğunuz olmalı; yerin metrelerce altında kapkara kaderine nispet kapkara taşları yeryüzüne çıkaran. Beylerin sofralarına alın terlerinden altın yaşamlara taşıyan. Bembeyaz tenlerine yapışan simsiyah kömür tozunu yadigâr koymuş çocuğuna.

 

Yerin metrelerce üstünde iskele başlarında emeğin flamasını diken ve bir gecekondu mahallesinde böbrek yetmezliğinden üç ölçek çorba kâsesi için gece gündüz dua eden. Ömründe bir parmak bal çalmamış diline ve bir bu hasretle kalakalmış.

 

Olimpiyatlarda koşmuş, güç vermiş zamanın duvarına...

 

Madalyalarını bir şişe şaraba satmış eski bir kale duvarı dibinde –yatar, kalkar- bir şampiyon olmalı. Şampiyon olmalı ki hikâyesi burun direği sızlatan. Evlenmemiş, çoluk çocuk yok, toprak olmuş bir hayat.

 

Kül kadar değeri olmayan…

Çocuk cezaevleri… Yetişkin cezaevleri…

 

Esirgeme kurumları…

 

Huzur evleri…

 

Bütün bunları yaşamak için bir vatanınız var, bir de Kasımpaşalı başbakanınız.

 

Üç talakınızı atın…

 

Üç çocuğunuz olsun diye.

 

Küfesi sırtında eski hamal görüntüleri yok artık bizim ülkemizde.

 

Yaşamak istiyorsanız üç çocuğunuz olmalı.

 

Bismillah deyip sevişin.

 

Yarın büyüdüğünde çocuğunuz, kolunu kıracak, gözünü patlatacak olmadı göğsüne bir kurşun saplayacak biri bulunur elbet.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
55 Yorum
İrfan Sarı Arşivi