M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Türkiye'nin ve Barışın Partisi Olmak

Türkiye'nin ve Barışın Partisi Olmak

Biliyoruz bizim gibi kalemler iktidarı elinde bulunduran güçlere söz geçiremiyoruz Doğru ama 4. güç basın olarak azda olsa kamuoyu yaratma gücü ve egemenleri etkilemesi inkâr edilemez bir gerçektir.

2009 yılının son günlerinde aklımda kalan son görüntüleri hiç şüphesiz hepinizin aklında kalan seçilmiş belediye başkanlarına takılan “Kelepçe”dir.

Yazımı okumaya devam edin, 2009 yılında siyasetin dibe vuran gelişmelerini bir bir sıralamayacağım. Bu arada 2010 yılı için köşeme sığmayacak beklentileri de yazmayacağım. Tek temennim şu ki 2010 yılında düşüncelerini daha özgür bir ortamda yazan gazeteci ve yazarların üzerlerine gelinmesin. Sesleri kısılan ve kısılmak istenen Kürt yazar ve gazetecilerin üzerindeki baskı ve sindirmeler son bulsun. Politikacılar daha demokratça bir siyaset yapabilsin.

Son temennim de bu ülkede yaşayan 72 milyonun dillerini, inançlarını özgürce yaşayacağı, kimsenin savunduğu düşüncelerinden dolayı sorgulanmadığı, gözaltına alınmadığı, tutuklanıp cezaevlerine gönderilmediği, silahların sustuğu bir ülkede insanca bir arada bin yıllar geçirmelerini diliyorum.

Bu taleplerimizi hak ettiğimiz için siyasetçiler imkânı ve fırsat vererek ülkenin insanları için politika üretmelidirler. İktidar partisi AKP, muhalefetteki CHP ve MHP söylediklerimize kulak asmadıklarına göre bari Mecliste yeni grup oluşturan Barış ve Demokrasi Partisi’nden (BDP) bazı taleplerimizi sıralamak istiyorum.

Barış ve Demokrasi Partisi, kısaltılmış haliyle BDP Türkiye coğrafyasında herkesi kapsayan bir parti olmalıdır. BDP demokratik temelde mücadele eden tabanının çoğunluğu Kürt olsa bile Türkiye partisi olmalıdır ki ilk işaretleri böyledir. Bu da bizi sevindiriyor. Demokratik açılımın sahiplerinin isteksiz tutumuna karşılık bu projenin başarıya ulaşması ve demokratik bir cumhuriyete kavuşmamız için çaba harcamalı.

Türkiye Demokratik bir Cumhuriyet olduğunda Demokratik bir Devlet, Demokratik bir ülke olduğunda sorunları ile baş edebilir. Yeni parti provokasyonlara karşı uyanık, Kürtlerin yanı sıra Türk halkının da en azında bir kesimini şemsiyesi altında toplamak için güçlü bir örgütlülük içine girmelidir.

Cumhuriyet’in yasaları bellidir. Bu yasaları değiştirmek için izlenecek yolda belli. BDP ve bu parti etrafında birleşen Belediye Başkanları legal yollar ile ezilen Türk ve Kürt halkının ortak sorunlarını dile getiren, Kürt açılımında daha aktif ama yasal çizgide hükümet ve muhalefeti Mecliste zorlayan bir yol izlemeliler.

Barışın ve demokrasinin partisi olmak, partiye bu adı koymak ile bitmemeli. Demokratik siyaset günümüzde çok farklı bir örgütlenme gerektirmektedir. Siyasi parti olarak özelde bölgede, genelde Türkiye coğrafyasında dernekler, sivil toplum kuruluşları, aydınlar ve medya ile sıkı ilişkiler içinde olmalıdır.

BDP, siyasetin yanısıra ekonomi, kültür, sanat, sağlık, eğitim, spor gibi her alanda meclis içinde, dışında aktif olmalı. Halk ve gençlikle iç içe olmalı. Kısacası demokratik örgütlenmeye ağırlık vermelidir.

BDP, siyasi parti olarak yalnız bölgenin, Kürtlerin değil, Türkiye’nin partisi olmalıdır. Demokratik çıkışlarını Türkiye’nin her tarafına bütün ırklar, inançlar, kültürler, çevre hak ve özgürlükler için kullanmalıdır. Olabildiğince geniş bir çevrenin BDP şemsiyesi altında birleşmesini sağlamadırlar. Türkiye’nin her il, ilçe, belde, hatta köylerine kadar örgütlülüğünü genişletmelidir.

BDP, Mecliste 20 kişi olabilir. Ama bir gruptur. Meclisten başlayarak bütün ülkede devletin kurumları ve kuruluşlarının demokratikleşmesi için çaba göstermelidir. Demokrasi için zorlayıcı argümanlar geliştirmeli. Bu topraklarda bin yıldır birlikte yaşıyoruz. Kimsenin gidecek başka yeride yoktur. Anadolu bin yıldır Türk’ün, Kürdün, Çerkez’in, Laz’ın, Ermeni’nin, Süryani’nin, Keldani’nin, Sünni’nin, Alevi’nin, Roman’ın ülkesidir.

Bin yıldır farklı milletlerin, etnisitenin, azınlıkların var olduğu; tümünü kapsayan çok kültürlü demokratik yeni bir Anayasa için çalışmalı. Herkesin kendini özgürce ifade edebildiği, kimsenin etnik, dinsel, dilsel kimliğinden dolayı aşağılanmadığı, öteki sayılmadığı, eşit yurttaş hakkı ve toplu yaşamayı teşvik eden bir siyaset gütmelidir. Türkiye’nin tamamında demokrasi, adalet, özgürlük ve fırsat eşitliği için Meclis çatısı altında çaba harcamalı, kitleleri bu konuda harekete geçirmelidir. AB’ye üye olmak demek, tek tip insan, tek tip dil dayatan bir ülke istemeyeceklerini, ama halkına özgürlük veren bir devleti içlerine alacaklarını işlemeliler. AKP’yi AB için Meclisteki yeni parti olan BDP zorlamalıdır.

Kürtler hangi görüş, düşünce ve inançta olurlarsa olsunlar böyle bir partiye destek vermeli. Bu konuda başı Diyarbakır, Batman, Van, Mardin, Şırnak, Siirt gibi çok dilli ve çok kültürlü şehirlerde yaşayanlar çekmeli.

BDP bütün Türkiye’nin partisi olmalı. Kürt sorununun çözümü için toplumun ortak ve birlikte yaşam kültürüne katkı sağlayan politikalar üretmelidir. Parti programı ve tüzüğü buna göre tasarlamalı. BDP yeni bir geniş görüşlülükle, yeni bir strateji ile 72 milyonun karşısına çıkmalı. İçişleri bakanının son açıklamasından da anlaşıldı ki bu saatten sonra AKP Demokratikleşme konusunda çok şey yapacağı ufukta gözükmüyor. ÇHP ve MHP zaten demokratikleşmeye karşı. AKP yerine BDP değişim ve dönüşüm görüntüsü ile Meclis’te ve Meclis dışında yapacağı akıllı çıkışlar ve akıllı bir siyasetle üç partiyi de bazı yenilikleri yapmaya zorlayabilir.

Demokratik siyaset yapmak isteyenlerin önünü kesen iktidar ve muhalefete ancak Türkiye partisi olarak demokratik açılıma katkı sunabilir. Sistem Kürtleri tasfiye etmek istiyor. BDP, Türk kamuoyu ve seçmenin en az bir bölümünü yanına çekerek onların plan ve projelerini boşa çıkartabilir. Değilse İzmir ve Çanakkale’de başlayan ayrışma; Edirne, Erzurum ve Selendi de çatışmaya dönüşen görüntüler bu ülkeye büyük zararlar verir. Gerçek demokratik açılım, partilerin ve o partilerde siyaset yapan inananların demokratik duruşu ile gerçekleşir.

Kürtler kendilerine siyaseten yapılan haksızlıkları bertaraf etmek, ekonomik ambargo, kültürel baskıların son bulmasını istiyorlar ise BDP partisinin çatısı altında ciddi bir kenetlenme ve demokratik dirilişlerini sergilemeliler. 2010 yılı Kürtler için Demokratik bütünleşme ve Türk kardeşleri ile omuz omuza kuvvetli bir örgütlülük ile mücadele ederek 87 yıldır sistemin kendilerine dayattıklarını alt edebilirler.

Unutulmasın ki Devlet ve Hükümet şiddet içermeyen demokratik dirilişi er ya da geç görmek zorunda kalacak. Türk aydınları da bu çizgiye gelen Kürt siyasi hareketini desteklemeleri gerekiyor. Bana göre 2010 yılı Kürtler için böyle bir program ve proje gerçekleştiren BDP başarılı olur. BDP Türkiye’nin ve barışın partisi olmak istiyorsa gerçekleri göz ardı etmemesi gerekiyor. Değilse geçmiş onlarca partiden hiçbir farkı kalmaz. Kürt sorunu da bir 25 yıl daha çatışma ve kavga ile sürer gider.

ÇARESERİYA MESELA KURD, BDP Û AŞİTÎ
Kî çi dibêje bera bibêje, gerek hemû kurd li îradeya xwe xwedî derkevin. Çareseriya riya îradeyê jî demokratîk e. Tirk jî, kurd jî dizanin ku ji aşîtiyê pê ve çareserî tineye.

Ji nava dewletê bixwe jî gelek kes vê dibînin. Hinek kes dibêjin ku di demek nezîk da çareserî ewê were ber me. Lê kes newêre destê xwe bixe bin kewir.

Taliya talî kêşeya kurd kêşeya tirka ye. Ev mesele ji îro û pê de bi kuştin û bi girtinan berdevam nabe. Heta mafên kurdan nedin daxwaza AKP û Erdoğan naçe serî.

Ji bo têkoşîna kurdan gerek BDP di hundirê  meclîsê (TBMM) da be û li devre jî plan û programa aştiyê amede bike. Gerek dîplomasiyeke cuda bimeşîne. Bira bê zanin go Tevgera Azadiyê bûye tevgereke demokratik. Bela tirk jî bizanin go bi parçekirin û jihevxistana DTP-ê nikarin biserkevin. Hesabê AKP-ê ev bû ku dibê tevgera kurd di warê siyasetê de şikestinekê bixwe. Hingê ewê li gora xwe meselê çareser bike.

Lê gava BDP ji bo çareseriya kurd çê bû plana AKP-ê biser neket.  Gerek ji îro û pê de BDP îcar siyaseta “pêşvekirne” têxe dewrê. Wan dixwest go siyaseta kurdan parçe parçe bikin. Lê piştî ku BDP-e di meclîsê da ma ev siyaset bi ser neket. 

AKP li ser navê siyasetê dev ji doza xwe û tekoşîne xwe bernade. Gerek kurd û BDP jî dev ji doza xwe û tekoşîna xwe ya domokratîk û aşitiyê bernedin, riya xwe jî zelal û aşîkar bikin.

Heke go win(hûn) aşîtiyê dixwazın gerek win demokrasiyê fetih bikin. Riya çareseriya mesela kurd aşîtî û demokrasî ye.

Hûn bimînin di nava xêr û xweşiyê de.

ANMA
Annem 20 Ocak günü rahmete gitmişti. Ölüm insan için hakdır, ama çok yakınları kaybetmek inançlı olsak bile unutulmuyor. Allah’ın rahmeti annemin ve bütün ölenlerimiz üzerine olsun.

BİRANİN
Dayika  min roja 20 ocaxe çu rahmete. Mirina ji bo mirovare mafe, le mirove go zehf nezi ke yekiye u yek wana winde dike çıqa yek bawermend ji be yek wan kesa ji bir nake. Rahmeta xwda li dayka min u li miriye me tima be.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi