Lokman Ergün

Lokman Ergün

Suriye üzerine notlar

Suriye üzerine notlar

Ne yalan söyleyeyim, “ben demiştim” diyebilmek, oldukça keyifli bir şeydir. Yaklaşık bir buçuk yıl önce, “Yeni Bir Ortadoğu Kurulurken” başlığıyla bir yazı yazmıştım:

“Post-modern devrimler çağının tam göbeğinden geçiyor Ortadoğu. Bu devrimin dönüştürücü etkisi, şüphesiz ki birçok paradigmayı yıkacaktır. Ama en çok, halklara giydirilen-deli gömleğini-, yani “ulus devlet” düzenini yerle bir edecektir.”

“Ortadoğu’da dört ulus devletin insafına (daha doğrusu insafsızlığına) terk edilen Kürt’ler, bu dönüşümü komşusu olduğu halklardan daha erken temellendirmiş ve kendi içsel devrimini gerçekleştirme yolunda, kayda değer mesafe kaydetmiştir. Kürt siyasi hareketi değerlendirilirken, üzerinde yükseldiği felsefi yapının, bu konudaki öngörüsünün dikkatle ele alınması gerekmektedir.”

Şimdi, dünyayı sadece Ankara’dan ibaret sayan devlet aklı, derin uykusundan Suriye kâbusuyla uyanıyor. Bin yıldır burnunun dibinde olan bir coğrafyanın ve o coğrafyadaki Kürt’lerin farkına varıyor.

Fakat maalesef, bu gelişmelerden, geleceğe dair çok umutlu olduğum anlamı çıkmıyor. Ortadoğu yönetimlerindeki “ahmaklık geni”, tarihsel dönüşümlere uyum sağlamaktan, buna uygun değişimler yaratmaktan çok, gerçeklerle inatlaşmaya daha meyillidir. Korkarım bu alışkanlık, bir süre daha devam edecek.

Şimdiden emareleri belirmeye başladı bile. Sınırlara yığınak yapmaktan, Kürt sınırının kaç km’ye çıktığının cetvelle ölçülmesine kadar. Yığınak yapılan sınırın beri yanında, 25 milyon Kürt’le iç içe yaşadığını yok sayarak, sınırın öte yanına nizam mı vereceksiniz? Kamışlı sokaklarında gaz bombası mı kullanacaksınız? “ Suriye’de Esad zulmü son bulsun, herkes özgür yaşasın ama Kürt anasını görmesin mi” diyeceksiniz?

Bu kadar musibet belirmişken, hiç mi nasihata meyletmeyeceksiniz? Kürtlerle eşit yaşamayı, Suriye’deki durumdan daha mı zül addediyorsunuz? Bağdat’ta çözülemeyen sorunun Washington’da, Şam’da çözülemeyen sorunun Moskova’da çözüldüğünü görmüyor musunuz? Ankara’da çözmemekteki ısrarın sebebi ne?

Tatvan’da oldukça işlek bir esnaf lokantasının önünde, lokantanın sahibi, “taze pilav, taze pilav” diye bağırıyor. Müşterinin biri, lokantanın tezgahında, onlarca başka yemek olduğunu görüp, “taze pilav” diye bağıran lokantacıya; “bu kadar değişik yemek çeşidi varken, neden sadece “taze pilav” diye bağırdığını sorar. Lokantacı; “ben müşterilerimi çok seviyorum, pilavı taze yaptım, istiyorum ki taze taze yesinler. Pilav bugün bitmezse, yarın karnıyarık’ın içine koyacağım, yine bitmezse, ertesi gün dolmaya katacağım” diye cevap veriyor. 

30 kilometre ötede, Kürtler kendi kendilerini yönetir, kendi dillerinde eğitim yaparken, burada 25 milyon Kürt halkını yok sayan bir siyaseti yürütmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu artık Kürt’lerin güçlü ve ya güçsüz olmalarıyla, yetkinlikleriyle alakalı bir durum olmaktan çıkmıştır. Maalesef hayatın kesin bir kuralı var; bazı şeyler olmaz!

Gelin şu Anadolu sofrasında, Türk ve Kürt halkları, eşit ve özgür bir şekilde, şu pilavı ağzımızın tadıyla, taze taze yiyelim. Yoksa 5 yıl sonra, aynı pilavı, bir yığın acıyla birlikte boğazımız düğüm düğüm, yutkunarak çiğneyeceğiz.

Ama illa da Suriye’yi işgal edeceğiz diyorsanız, naçizane bir önerim olacak. Suriye İçişleri Bakanlığına İdris Naim Şahin’i görevlendirin. Müthiş siyaset, hitabet ve yönetim yeteneğinden Suriye halklarını mahrum etmeyin. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Lokman Ergün Arşivi