Necip Çapraz

Necip Çapraz

Sosyal bir yara: Uyuşturucu

Sosyal bir yara: Uyuşturucu

Dünyanın en önemli sorunlarından biri olan uyuşturucu bağımlılığı her gün biraz daha artarken insanlığın geleceğini de tehdit etmeye devam ediyor. Buna bağlı olarak da sahte “mutluluk dünyası” sunan uyuşturucu ile mücadele bugün, toplumların en önemli sorunu haline gelmiş ve yerel bir sorun olmanın ötesine geçerek uluslar arası bir boyut kazanmıştır.

Olaya yerel bazda yaklaşacak olursak, bölgemizde yıllardır süren çatışmalı dönemden dolayı üzerinde durulmayan ve toplumu derinden etkileyen uyuşturucu bağımlılığı artık can alıcı bir şekilde görülmeye başlandı. Öyle bir hale geldi ki toplumun birçok değer yargılarını da beraberinde yozlaştırdı. Hırsızlık, kapkaç, aile içi şiddet ve fuhuş ahlaki değerlerin birçoğunu ortadan kaldıracak boyuta geldi.

Yüksekova’nın, komşu il ve ilçelerden uyuşturucu temin etmek için adeta insanların uğrak yeri olduğu bir gerçektir. Öyle ki madde bağımlısı “muhtad” ve ya “müptela” dediğimiz içicilerin binlerce kişiye ulaştığını söyleyebiliriz. Bu konuda daha önce de “Uyuşturucu ile uyuyan kent” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Uyuşturucu işinde insanımızın taşıyıcı, satıcı ya da kullanıcı olarak bir bedel ödediğini itiraf etmemiz ve bunu özellikle belirtmemiz gerekiyor.

Çünkü içicilikten cezaevinde olanlara, üretimden zehirlenip ölenlere, malı yakalattığı için İranlılara ve Bellucilere borçlu olanlara, borcunu ödemediği için ülkeyi terk edenlere, alacak verecek nedeniyle kavga edip ölenlere, şu an borçtan dolayı çaresiz olanlara, borçlu olduğu için halen tefecilerin tuzağına düşenlere, aldığı cezadan dolayı kaçak durumda olanlara ve halen mahkemesi devam edenlere baktığımızda bu işin Doğu ve Güneydoğu’da gizliden gizliye bir insanlık dramına yol açtığını görebiliriz.

Bu zehrin yol güzergâhında olan Yüksekova bu işin “saadetini” azda olsa gördü ama “cezasını” çok daha yakıcı bir şekilde yaşıyor.

Yüksekova’da, Hakkari’de, Şemdinli’de, Başkale’de, Van’da, Şırnak’ta, Diyarbakır’da, Kilis’te Doğu’da, Güneydoğu’da, İstanbul’da veya herhangi bir Anadolu kentinde her gün bu yüzden insanlarımız ölüyor.

Bu noktada gençlerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Özellikle gram gram satanları ve içicileri bu illetten kurtarmanın yolları aranmalı ve toplum olarak bu konunun üzerinde durulması gerekiyor.

Yüksekova gibi bağımlı sayısı binlerce olan bir yerde Kaymakamlık-Belediye elbirliği ile bir tedavi merkezi kurulabilir. Ya da madde bağımlılarının topluma kazandırma gayesiyle bir rehabilitasyon merkezi oluşturmak mümkündür.

Bir insanlık suçu olan bu beladan kurtulmak, insanlarımızı kurtarmak ve bu konuda çözüm yolları bulmak için seferber olmak da bir insanlık görevidir.

Eğer çözüm için yola çıkacaksak ilk önce bu işin can yakıcılığının; camilerde, okullarda, baş sağlıklarında, partilerde ve sivil toplum örgütlerinde dile getirilerek bir bilinçlenmenin önü açılmalı.

Bu sorunla mücadelede polisiye tedbirlerin çok iyi işlediğini söylemek mümkün değil. Zaten bunu bir asayiş sorunu olarak görüp sadece ihbar mekanizmasını devreye sokmak, toplumsal bir sorunun köklerine inilmesini engeller.

İnternet Sitemizin Genel Yayın Yönetmeni Erkan ÇaprazınBizi uyuşturucudan kurtarın” başlıklı haberini okurken sarsıldım. Haberde yer verilen bir grup uyuşturucu bağımlısının uyuşturucu içiciliğinden kurtulma iradelerini gösterme çağrılarını göz ardı edemeyiz. Bu insanların  "Toplum bizi dışlamak yerine kurtarmalı" seslerine kulak vermeli ve onlarla ilgilenmeliyiz.

Bu konu, bu yara durmadan kanıyor ve sanırım kangren de olmak yolunda. Bir yetkili çıkıp gerçek raporları kamuoyuna sunsun.

Şimdi soruyorum;  Valiliğin, kaymakamlıkların, partilerin, Diyanet’in, Milli Eğitim’in, Belediye Başkanlıkların, Sivil Toplum Örgütlerinin, toplum kanaat önderlerinin ve halk inisiyatiflerinin bu yönde bir çalışması var mıdır?

Köşe başlarında, kahvelerde boş inşaatlarda, mahalle aralarında leblebi satar gibi uyuşturucu sattığı iddia edilen insanlara ne zamana kadar müsamaha edeceğiz?

Bazı içici ve satıcıların evlerini kahve içer gibi "içici merkezi” yaptığı söyleniyor. Bunları yetkililer biliyor mu?

Sıranın size ve yakınlarınıza gelmesini beklemeden harekete geçin!

Neden hem seçen, hem seçilen ve hem de atananlar susuyor, susmak nereye kadar?

Kamuoyu merak ediyor, çabamızı, çabanızı görmek istiyor.

Siyasi düşünceleriniz, mevkiiniz, makamınız ne olursa olsun bu insanlık düşmanı illet ve ayıpla mücadele için bir araya gelecek misiniz?

Bu kirli işleri teşhir etmek için proje üretecek var mı, projesi olan varsa bunları kamuoyu ile yetkili kurumlarla paylaşacak mı?

Uyuşturucu ile mücadele konusu ilimizde güvenlik güçleri tarafından en iyi takip edilen konulardan biridir. Ancak uyuşturucu içenler konusunda aynı hassasiyet nasıl gösterilecek?

Bu işin uzmanları “madde kullanımı ve bağımlılığının sosyal bir olgu olduğunu belirterek, temel sebeplerinin ise ekonomik, sosyal ve kültürel problemlerden kaynaklandığını” belirtiyorlar.

İçicisi çok olan bir yerde satıcısının da çok olacağını ve bunun arz-talep meselesi olacağını düşünüyorum.

Yetkililer bu durumdaki aileler için “Bir anne-baba çocuğunun uyuşturucu kullandığını gelip biz görevlilere söylerse yardımcı oluruz” diyorlar.

Zaten bildiğim kadarıyla uyuşturucu kullanan içiciye hiçbir adli ceza verilmiyor. Mutlak suretle tedavi ettirmek üzere AMATEM’e gönderilip yol parası dahil bütün masrafların devletçe karşılandığı ve karşılanacağına dair bir yasal düzenleme vardır sanırım. Bunu bilmeyen aileler, çekindikleri için yetkililere başvurmamaktadır. Çekinen aileler kendi başlarına mücadele etmeye çalışıyorlar ve başarılı olamıyorlar. Kendi ailesel yöntemlerini deniyorlar, bu da doğru değil.

Toplumda bağımlıları bu illetten uzaklaştırma yöntemi olarak şiddet veya toplumdan dışlama yöntemleri kullanmak yerine bilimsel ve eğitici yöntemler uygulanması daha faydalı olur.

Artık kamuoyu yetkililerden laf değil somut adım bekliyor.

“Eroinmanlara, “zavallı” kurbanlar olarak acımak yetmiyor ve onlara zehirleri sağlamayı kolaylaştırmakla hiçbir eroinman kendi bağımlılığından kurtulamıyor. Uyuşturucuyla mücadelede ağırlık noktası daha çok önleyici ve bağımlılığa karşı mücadeleci tedbirler üzerinde yoğunlaştırılmalıdır.” (Evelyne Buchmann. Yazar)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
20 Yorum
Necip Çapraz Arşivi