İrfan Sarı

İrfan Sarı

Soma’da insan ayetleri

Soma’da insan ayetleri

Hangi kelime hangi cümlede kurulsa ölüm tam anlamıyla isimlendirilir bilemiyorum.

Ama Soma’da işlenen tam bir cinayetti.

Kömür bitti, insan ayetleri çıkarılıyor yerin bin metre altında…

Mavi boncuk gözlü çocuklar, sarışın ya da esmer acı tenli gençler babalarına mezar başlarında misafir olacak. Ziyaretler hep iki damla yaş, buruk bir yürek, kırışmış bir yüz, üzgün bir edayla geçecek…

Bir bir sayıyorlar insan ayetlerini…

Dünya yıkılıyor…

Yer altında, karanlıkta, galerilerde…

Umutlu, kaygılı bekleyişler arasında insan soluklarına endişe, saplı bıçak gibi dalıyor. Bir bir ölüyor sonra insan ayetleri, yanıyor yürekler..

Madende babaları ölen çocukların, yüreğini hiçbir kömür ısıtamayacak…

Ve bir çocuğun çığlığı buz keser insanlığı:

“Benim babam hep simsiyah gelirdi eve. Alnında helal teriyle. Bugün neden beyaz giymiş anne?”

Düşünüyor ve demeden edemiyor insan;

“Hukukun her türlüsü kötü insanlar için var, iyiler hep ölüyor zaten”

Kayıt altına alınmış insan ayetleri geçiyor haber ajanslarında,  20. ayet, 152. ayet, 274. ayet, 283. ayet…

Siz sormadan ben söyleyeyim; katliamdır adı sanı.

Arızalı insanların dünyaya çektirdiği zülümdür bu.

Kanun metninde ölüm çeşididir bu.

Sonra!

“Ne gerekiyorsa yapılacak” söylemi facia olup çıkıyor tutarsızca… Kaç katliamın, kaç cinayetin, kaç barbarlığın cezası kesildi diye sorası tutuyor insanın…

Tekme savuran gravatlı…

Yumruk savuran başı büyükler…

Ölenlerin cenazeleri üzerinde, dirilere gözdağı vermeye devam ediyorlar…

Sırra kadem bastı insanlık.

Kayıplarını arayan anneler var üstelik. Çocuklar, babalar kara ve derin çukurun içinden gelecek diri bir madenci bekliyor durmadan…

Saatler durmadan ilerliyor, vakit giderek daralıyor…

Tamtakır yas vaktidir…

İklim yas…

Mevsim yas…

Mayıs ayı yarıya bölünmüşken, kara bir cehenneme gömülüyor her yer. Kıyamet anı bu olsa gerek. Bu olsa gerek yaralı ve çaresizce…

“Sen çizmelerini çıkarma, biz insanlığımızı giyinelim”

İş midir bu? Aş mı?

Ölüm mü?

Cinayet mi?

Yoksa gökyüzüne kadar yükselmiş kimsesizlik mi?

Çaresiz sorular kaypak cevaplara gebe ülkem…

Göğüs kafesinde havasızlıktan ölmüş ayetlerdir işçiler, madenciler…

Kazılmış mezarlar, üstüne dikilmiş mezar taşları, içine konulmuş tabutlar ile art arda bir ölüm kervanında yürüyorlar…

Susun,

Yas tutun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
İrfan Sarı Arşivi