İbrahim Genç

İbrahim Genç

Sizde Allah korkusu yok mu?

Sizde Allah korkusu yok mu?

Türkiye’de yıllardır yaşanan acıların son bulması ve insanların birlikte huzur içinde yaşaması için öncelikle ülkeyi yönetenlerin, medyanın, bilim adamlarının, din adamlarının gerçekten dürüst, adil ve çıkarsız davranmaları gerekiyor. Çünkü başta bir ülkenin bilim adamları ve din adamları gerçekten doğru bilgiyi insanlara aktarmazlarsa işte o zaman o ülkenin halkları birbirinden kopar. İnsanlar birbirine düşman kesilir. İşte bunlar, fasıklaşırsa ( yoldan çıkarsa) geleceğimiz nokta bugünkü sıkıntılı süreçtir.

Özellikle üzerinde durulması gereken de dindar-Müslüman geçinen kimi kesimler ve bireylerdir. Öyle kimseler gördüm ki her an Allah’ın lafzıyla konuşur ama iş adalete ve eşitliğe geldi mi başlar milliyetçi nutuklara. Başbakan Erdoğan’a bakın; bugün ABD’nin en sadık silah alıcısı ve İslam dünyası üzerindeki politikalarının destekleyicisi. İsrail’e kızdığına bakmayın, İsrail’le antlaşmalar AKP döneminde en yüksek seviyeye ulaştı. Başbakan Erdoğan ki seçimler öncesinde insanlara etmediği söz kalmadı. Kur’an açıkça “zan”ın günah olduğunu söylerken Başbakan Erdoğan’ın yaptığı zanların haddi hesabı yoktur. Şimdi de az adalet ve eşitliği gözetmesi yetecekken Kürtlere karşı eski kirli savaş stratejileri geliştiriyor.

Gülen cemaati ve medyası da dizilerle artık Kürtleri, Batı’ya yanlış tanıtmaktan vazgeçmeli. Bugün Gülen cemaatinin içine giren ya da basın organlarını takip eden herkes en temelde savunulanın milliyetçilik olduğunu hemen hisseder. Öyle ki Ülkücülerin kendilerini niçin sevmediklerini açıklarken “Ülkücülerin yapmak istediklerini biz yaptığımız için bizi çekemiyorlar” diyen Fethullahçı arkadaşlarım da oldu. Bakın Fethullahçı ve bazı dindar (!) gazetelere ve kanallara; Kürtleri ve temsilcilerini aşağılayan onlarca şey bulursunuz. Vicdanı inciten ve mantığı zorlayan saçmalıklarıyla Türk halkını Kürtlere karşı kışkırtmanın en sinsi yolunu uygularlar.

Bilim adamları hala çağdığı ilkel teoriler üretir. Din adamları hala ideolojilerine göre konuşur. Medya, Kürtlerin barış çığlıklarını manşete taşımaz. En sansasyonel olabilecek şeyler arar. Her konuşmayı bağlamından koparır ve cımbızla bir cümleyi çıkarır Türk halkına “Büyük tehdit!” diye sunar. Demokratik bir gösteri yapılır, talepler dile getirilir. Din adamları, bilim adamları ve medya görmez. Bekler ki bir olay yaşansın da yine Kürtleri hedef gösterelim. Yıllardır işte bunlar yapıla yapıla güzelim Anadolu insanı, Türkler; Kürtlerden uzaklaştırılmak istendi. Bu ülkede fasık sayısı fazla. Bunlar gerçekten Allah’ı ve peygamberi bilseydiler böyle mi olurdu her şey?

KUR’AN IŞIĞINDA DÜŞÜNELİM…

Geldiğimiz noktada gördüğüm şey, bazı dini çevrelerin çıkar peşinde koştukları ve ellerindeki olanaklarla da yalan yanlış bilgilerle insanları birbirine düşman ettikleridir. Yoldan çıkıp da fasıklaşanların yaydıkları yalanlar ve ettikleri zanlara karşı Allah’ın kitabı en güzel cevaptır. Ben de Türk ve Kürt halkının fasıkların, ortalığı karıştırmak için yaydıkları haberlere hemen inanmamalarını salık veren Hucurat Sûresi’nin 6. ayetini sizinle paylaşmak istiyorum. Farklı tefsir kitaplarında ayetin meali şöyle:

“Ey inananlar! Size fasık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (1)

“Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığını­za pişman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırınız.” (2)

“Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haberle gelirse, onu 'etraflıca araştırın.' Yoksa cehalet-sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.” (3)

Tefsir kitaplarında bu ayetin iniş sebebi şöyle anlatılır. Peygamber Efendimiz; Velid B. Ukbe’yi, Benî Mustalık kabilesinin zekatını toplamakla görevlendirir. Velid B. Ukbe yola çıkar. Benî Mustalık kabilesine yaklaşınca uzaktan toplananları görür (Kur’an Yolu tefsirinde Ukbe yoldayken birinin ona Mustalık kabilesinden bazılarının silahlanıp yola çıktığını söylediği belirtilir). Bunun üzerine Ukbe, Benî Mustalıkların kendileriyle savaşmak için yola çıktığı zanına kapılır. Peygamber Efendimize durumu anlatır. Kimi sahabiler hemen gidip savaşmak ister ama Peygamber Efendimiz işin içyüzünü araştırması için Halid B. Velid’i gönderir. Sonrasında anlaşılır ki Mustalık kabilesi zekatını vermek için şehrin dışına toplanmış. Böylece yanlış bir bilgi nedeniyle Müslümanların acı bir durumla karşılaşmasının önüne geçilir.

Şimdi de bazı Kur’an-ı Kerim tefsirlerinden alıntı yapıp sonucu size bırakmak istiyorum:“Âyetten çıkan genel hüküm, durumu bilinmeyen veya yalancı, günahtan çekinmez olarak tanınan kimselerin verdikleri haberlere ve bil­gilere güvenilmemesi, bunlara göre hüküm verilmemesi, harekete geçilmemesidir (2).”

“Bu bakımdan Allah Teala, önemli bir konuda getirilen bir habere hemen güvenmemelerini, haberi getiren şahsın itimada layık olup olmadığını araştırmalarını, bu şahsın fasık ve zahiren itimada layık bir kişi olmadığı anlaşılırsa, getirdiği haber doğrultusunda harekete geçmeden önce haberin doğruluğunu tahkik etmelerini Müslümanlara bir ilke olarak vazetmiştir (3).”

“Gerçeğin iyice ortaya çık­ması için o haberi ve olayı derinlemesine araştırmadan, hüküm vermede acele davranmayın. Zira bunda durumunu bilmeden bir kavme hak etme­dikleri bir zararı verme ve onlara eza etme ihtimali vardır. Sonra da onlar hakkında hatalı hüküm verdiğiniz için pişman olursunuz. Böyle bir şeyin hiç olmamasını temenni ederek buna çok üzülürsünüz (4).”

“Ey Allah'a ve Resulüne inananlar! Fasıkın biri size yalan bir haber getir­diğinde önce hakkı batıldan ayırt etmek ve işin iç yüzüne vakıf olmak İçin haberi iyice araştırın ki, tehlikeli durumlara düşmeyesiniz. Yalan nice dostları birbirinden ayırmış ve nice kanlar akıtmıştır! Nice savaşların ve saldırıların vuku bulmasına sebebiyet vermiştir. Kinlerin ve düşmanlıkların patlak ver­mesine yol açmıştır!( 5)

“Aramızda günâhkârlar, fâsıklar, söz taşıyıcılar, ara bozucular olabilir. Müslümanların arasına fitne ve fesat tohumları ekmek, Müslümanları birbirlerine düşürmek isteyenler olabilir. İşte şu anda şu ne idüğü belirsiz medya Müslümanları birbirlerine kırdırmak için çırpınıyor. Müslümanları birbirlerine düşman etmek, bu ülkede Müslümanların dirliğini bozmak için koşuşturan nice hainler, nice ajanlar meydanda cirit atmaktadır ( 6).”

Kaynakça:

(1)   Fizilal’il- Kur’an, Seyyid Kutub

(2)   Kur’an Yolu: Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş

(3)   Tefhimu’l-Kur’an, Mevdudi

(4)   Tefsir’ül Münir, Vehbe Zuhayli

(5)   Furkan Tefsiri, Muhammed Mahmud Hicazi

(6)   Besâiru’l- Kur’an, Ali Küçük

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
İbrahim Genç Arşivi