M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Şivan, Miroğlu ve Hainlik

Şivan, Miroğlu ve Hainlik

Genel seçimlerde geri sayım başladığından beri Kürtleri kışkırtarak bir birine düşürmek için ateşe benzin döken medya, siyaset ve bazı çevrelerinin gayretlerini insanım diyen kahır ekseriyet ibret, hayret ve nefretle izlemektedir.

Kürtleri bir birine kırdırmak için bugüne kadar medyada çok da yer bulmayan (yanlış anlaşılmasın ambargolu oldukları için demek istiyorum) isim ve şahsiyetler cömertçe ekrana ve gazete sütunlarında bu günlerde çokça yer bulmaları size manidar gelmiyor mu?

Yer verilen haberlerde de en dikkat çekici kelime “Hain”. Evet, biri diğeri için “Hain” diyor, diğeri “Asıl Hain Sizsiniz” karşılığı verdirterek bir birine düşürülüyorlar.

Hıyanet edene “Hain” denir. Hain, kötü niyetli, zarar vermekten, üzmekten, kötülük yapmaktan zevk alan; vefasızlık, itimadı ve güveni kötüye kullanmak, sözünde durmayıp arkadaşlarına oyun oynamak demektir.

Allah aşkına Şivan ve Miroğlunda bu vasıfların hangisini görebiliyorsunuz?

Aslında bugün yalnız Şivan ve Miroğlu’nu yazmayacaktım. 1980’li yıllarda yeğenimin ofisinde tanıştığım Metiner’i de yazacaktım. Ancak bir MSN sohbetinde bana söyledikleri ve AKP iktidarının verdiği imkânlara sırtını dayanarak (Star ve Kanal 24) “meğer ben neymişim” havasına giren bu isme değer verme konumuna düşmemek için onu es geçiyorum.

Ancak Şivan Perwer ve Orhan Miroğlu için çok farklı görüş, düşünce ve hisler besliyorum.

Şivan ile yüz yüze hiç tanışmadım. Miroğlu ile 2000 yıllarının başında Batman’da bir panelde yan yana konuşmacı olarak yer alınca tanıştık. İlerleyen yıllarda çocukluk ve gençliğimi geçirdiğim Kozlu (Cümeylin) köyünde evimizin karşısında yer alan dayısının evinde Miroğlu’nun benim gibi yaz aylarında köyde farklı zamanlarda tatilini geçirdiğini ancak bir birimizi yıllar sonra iki yazar olarak tanıdıktan sonra öğrendim.

Şivan’ın stranları, şarkıları, türkülerini 1976 yılından beri yasaklı kasetlerini az dinlemedim. 3 yaşından 103 yaşına kadar görüş, düşünce, inanç ve çizgisi ne olursa olsun Kürtler Şıvan Perwer’in yaptığı müziği ile kimliklerini buldu. Her Kürdün evinde kaseti ve CD’si olan Şıvan insanların kalbinde taht kurmuş bir isimdir, bir ozandır, bir sanatçıdır.

Ne yazık ki son zamanlarda tarafların ağzında “Hain” sözcükleri havada uçuşuyor.

İnsanoğlu hata yapar. Bu benim için geçerli olduğu kadar, Şivan, Miroğlu ve de karşı taraf için geçerlidir. Ama “hainlik” bambaşka bir ithamdır. Şivan, 30 yıldır vatan hasretiyle gurbet ellerde özlem çekiyor. Miroğlu Diyarbakır zindanlarında vahşi işkencelere maruz kalmış; Apê Musa ile ölümden dönmüş, Kürt sorunu için bedel ödemiş iki insandır. Ama Bejan Matur’un bir röportajında “Bana fildişi kulesinde yazıyor diyenlere bedel yarıştırmayı ahlaklı bulmadım hiç:” dediği gibi, bu iki insanda bedel ödediklerini ifade etmediler. Ama bugün itham ediliyorlar.

Bu iki insanın geçmişi ve yaptıkları ortadayken onları “hain”lik ile itham edenler AKP’nin 75 Kürt Milletvekilleri için ne düşünüyor ve onlara ne söylediler? Meclis çatısı altında BDP’nin Milletvekilleri her gün Bakanlar, Başbakan, Cumhurbaşkanı ile görüşmüyorlar mı?

Bunlar olurken Şivan Perwer’in sanatçı duyarlılığı ile Bülent Arınç’la görüşmesi hangi insaf, hangi vicdan ile “hain, işbirlikçi, ajan” olarak suçlanabilir.

“Düz ovada siyaset” diye yola çıkanlarla (bu güne kadar tek adım atılmamış ve bir gelişme olmadığı bir gerçek), açık ya da gizli Öcalan ve PKK ile devlet görüşmeler yapıyor mu?  Yapıyor. Düşük yoğunluklu savaş birkaç aydır durma çizgisini yakalamışken ozan Şivan Arınç ile görüştü, Miroğlu Taraf’ta görüş belirtti diye “Hain” sıfatını yapıştırarak itham etmek ne kadar doğru?

Kürt sorununun çözüm için sanatçının farklı bir strateji ile katkı sunmak istediler diye yazar, aydın ve de mailime gelen binlerce yazı ve mesajlardan Kürt halkının bunlar için ne düşündüğünü anlıyorum.

Ancak barışın ve sivilleşmenin gerçekleşmesini istemeyen derin güçlerin ve de böl, parçala yönetin günümüze uyarlanmış versiyonu başka bir çaba içinde olduklarını görüyorum/görmeliyiz.

Mailler ile bana günlerdir soruyorlar. Ben de yazım aracılığı ile farklı görüşte olanlara soruyorum. Şivan ve Miroğlu ne zamandan beri korucu, itirafçı, Hizbullah, muhbir Kürtler ile aynı mecrada iş tutmuşlar, iş birliği yapmışlar söyler misiniz?

Sık sık yazıyorum. Kürtler bölünüp, parçalanıp yönetiliyor. Hiç düşünmüyor, görmüyor musunuz? Türk medyası bu şahsiyetleri neden günlerdir onca ağır gündeme rağmen ön plana çıkartıyor?  Şivan ve Miroğlu’nu çok sevdiklerinden mi? Görüşleri çok umurlarında olduğu için mi? Asla, böl-parçala yönet tuzağı tam da seçimler öncesi devrede hiç aklınız ermiyor mu?

Hainlik, Kürt haklarına ve istemlerine karşı çıkmaktır. Hainlik Kürt halkının dil, kültür ve de özgürlüğüne karşı çıkmaktır. Hainlik Kürtlerin sindirilmesine ve imhasına katkı sunmaktır.

Bu insanların bu kulvarda olduğunu hangi vicdan sahibi söyleyebilir? Ama farklı bir yol, yöntem, görüş ve düşünce içinde oldukları da bir gerçek. O zaman onlara saldırmak devletin 80 yıldır Kürt halkına yaptığı muameleyi reva görmek değil mi? Sindirme ve korkutma yerine farklı gerekçeler ve görüşler ışığında sabır, ikna, diyalog ve konuşarak ortak paydada buluşmak daha doğru bir yöntem değil mi? Sindirme bütün tarafları davadan uzaklaştırmaz mı?

Şıvan ve Miroğlu 30 yıldır katladıkları o kadar işkence, eza, cefa, eziyet ve haksızlık var ki. Tamam, Şıvan ve Miroğlu’nun tehdit edilmedikleri gerekli yerler tarafından açıklandı. Bunu biliyor ve farkındayız. Ama Türk medyası açıklamaları görmemezlikten geldiği de bir gerçek.

Kışkırtmak için AKP ve medya ortalığı kızıştırıyor. Ne yazık ki Şıvan ve Miroğlu da bu tuzağa düşüyor. Doğrudur bazı çevrelerin saldırısı Şıvan’ı etkiliyor. Şıvan dünyaya Kürtçeyi sürgünde tanıtan Kürtlerin sesidir. Buraya yükselmiş biri biraz daha duyarlı hareket etmelidir.

Ömrünü Kürtçeye adamış Şivan’dan, bedel ödeyen Miroğlu’ndan ve onlara haksız saldırı ve küfür edenlerden Kürt halkın beklediği tek bir şey var o da tarafların dönen dolapları görmeleridir. Ben ROJ TV yöneticilerinin yerinde olsam yarından tezi yok Şıvan Perver’in “Halepçe”, “Kine Em”, “Ey Ferat”, “ Hewale Bar Gıranim” vb. yürek yakan şarkılarını tam da seçim arifesinde ekranlara çıkartır ve bütün Kürt halkına barış mesajı verirdim.

Seçim arifesinde bölüp parçalanmanın zamanı değil. Kürtler arasında tehdit ve küfürleşme zamanı değil. Perwer barış ümidiyle Arınç’la görüştü, tıpkı Öcalan’ın İmralı’da devlet ile görüştüğü gibi. Bununla Perwer, Öcalan ile aynı konumdadır demek istemiyorum. Ama Öcalan bazı talep ve istemlerde bulunurken, Perwer sadece temenni ve iyi niyet görüşlerini belirtmekten ve “zamanı gelmeden Türkiye’ye de dönmem” demekten başka Arınç’a yanlış hiçbir şey demedi.

Tunus, Mısır, Libya ve diğer Arap ülkelerinde olup bitenlerden Türkler de, Kürtler de gereken dersi çıkarmalıdır. Tam 30 yıldır kavga, dövüş, savaş, silah, ölmek ve öldürmek ile Kürt sorunu çözülmedi. İki tarafta klasik ve ilkel milliyetçilikten vazgeçmeli. Bazı Kürtlere göre Şıvan ve Miroğlu Kürt sorununun barış ve demokrasi içinde çözümünü istemektedirler. Bu yanlış mı?

Seçim döneminde Taraflar daha fazla samimiyet ve inandırıcılık testine tabii tutulmadan Kürt halkının kendilerinden beklediği gibi davranmaları Kürtlerin hayrına olacak tek gelişmedir. Kürt hareketi bireysel eleştirileri büyüterek Kürt halkı ve insanını daha fazla üzmemeli.

Seçim sathında kurulacak kürsülerde ve meydanlarda insanların konuşabileceği platform yaratılmalı. Farklı sesleri dinlemesini bilmeli ve karşılıklı ortak payda yaratılmalıdır. Türkiye’nin özgürlük ve demokrasisine Kürtler bütün zorlamalara, tutuklamalara, inkâra rağmen ısrarla kapı aralamalı. Aydınların, yazarların ve sanatçıların yaşanan topraklara bu yüzyılda barışın ve de demokrasinin gelmesini sağlamaktan başka hiçbir amaç ve gayelerinin olmadığı bilinmelidir.

Kürtlerin tam da seçim arifesinde bir birine sahip çıkmaları, diyalog kurmaları gerekir. Tartışabilen, ama ortak paydada buluştukları bir platform yaratmalılar. Kürtler dilleri, kimlikleri, sesleri, renkleri, inançları ile bir halk, bir toplum olmaya doğru yol almalılar.

“Hainsin”, “hayır asıl hain sensin” tehditleri ile bir arpa boyu yol almak mümkün değil. Kürt partileri, aydınları ve sanatçıları provoke ediliyor bu anlaşılmalı. Şıvan Perwer Kürtlerin dünya çapında efsanevi bir sanatçısı olduğu unutulmasın. “De bila rabin Kurdino” yu söyleyen Şıvan Perwer’den söz ediyorum. Bu işi kızıştıranların tuzağına düşmeyelim ve bütün Kürtler tek yumruk seçime sarılmalı, tek şemsiye altında toplanarak gücünü göstermelidir.

NOT: Evet, bu gün 28 Şubat’ın 15’inci yıl dönümü; dilerim bugün 28 Şubat’ın gerisinde yatan bütün gerçekler gün yüzüne çıkartılır, kamuoyu yeterince aydınlatılarak bilgi sahibi olur.

Bu arada 35 yıl Günaydın ve Sabah gazetelerinin Konya temsilcisi olarak yakından tanıdığım; 28 Şubat’a maruz kalan ve yıl dönümünden bir gün önce vefat eden Necmettin Erbakan’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
90 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi