M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Seçim, AKP ve Kürtler

Seçim, AKP ve Kürtler

22 Temmuz 2007 seçimlerinin üzerinden 18 ay geçti. Önümüzdeki 29 Mart"ta yeni bir seçimle karşı karşıyayız. Bu seçimlerde genelde Türkiye"nin siyasal sistemi açısından geleceği, özelde Doğu ve Güneydoğu Anadolu"nun kaderi belirleyecek önemli bir içeriğe sahiptir.

 

AKP açısından Mart 2009 seçimleri, 22 Temmuz 2007 seçim sonuçlarına göre tamam mı, devam mı kararını verecek kadar önemsediği bir seçim. Aynı şekilde DTP için de Doğu ve G.Doğu şehirlerinde hayati bir önem taşımaktadır.

 

Bilindiği gibi 2007 seçimleri çok özel koşullar altında, özellikle de Kürt oylarının belirginleştirdiği bir seçim olmuştu. Kürtler AKP"nin yalnız başına tekrar iktidar olmasını sağlamış, Doğu ve Güneydoğu"da yüzde 50 Kürt oylarını alarak 75 Kürt kökenli Milletvekilini meclise sokmuştu.

 

Peki, Kürtler bunu neden yapmıştı?

 

Hiç kuşkusuz dört faktör Kürt oyları üzerinde çok belirgin olmuştu.

 

Birincisi ve en önemlisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"ın “Kürt sorunu benim sorunumdur” cümlesi Kürtler üzerinde çok büyük bir etki yaptı. Kürtlerin büyük çoğunluğu AKP"nin 30 yıldır süren savaş ortamını bitireceği ümidine kapılarak AKP"yi test etmek istediler.

 

İkincisi, AKP hükümeti ve Milletvekillerinin seçim öncesi K. Irak"a operasyon yapılması için gereken teskereyi çıkarmamakta direnmesi. AKP"nin bu yaklaşımı Kürtler arasında “artık savaşı hükümette, mecliste istemiyor. AKP barış için bir yol bulmak istiyor” diyerek oylarının yüzde ellisini AKP"ye verdi.

 

Üçüncü faktör, tarikat ve cemaatler gerçeği. Genelde Doğu ve Güneydoğu halkı, özelde de Kürtler din konusunda son derece hassastırlar. Dini bir takım söylem ve vaatlerde bulunan partilere oylarını hiç esirgemiyorlar, olan güçleriyle destek veriyorlar. Geçmişte Erbakan da bundan nemalandı. 2007 seçimlerinde de AKP bu gerekçeyle beklentinin üzerinde oy aldı.

 

Dördüncü ve son faktör, AKP"nin devlet eliyle yaptığı ayni, nakdi ve okuyan çocukların annelerine aylık yapılan yardımlar da çok etkili oldu. Aylık 50 TL ye muhtaç olan, işsizliğin had safhaya ulaştığı, yoksulluğun sınır tanımayan boyutlara geldiği bölgede gıda, kömür, beyaz eşya ve okuyan çocuklara yardım 2007 seçimlerinde AKP"nin bölgedeki can simidi oldu.

 

Ancak 29 Mart 2009 seçimlerinde AKP"nin elindeki bu avantajların çok önemli bir bölümünün geçmişteki gibi etkili olmayacağı ve seçimin çok farklı koşullarda yapılacağı gerçeği göz ardı edilmemeli. Artık bölge halkı beyaz eşya, gıda, kömür yerine sağlık, eğitim, iş ve aşının olmasının peşinde. Artık oy isteyen K.Irak"a her gün sortiler yapan bir AKP var. Artık “Kürt sorunu benim sorunum” diyen başbakan gitmiş, yerine “tek dil, tek millet” gibi milliyetçi söylemlerini dillendiren biri var. Artık koşullar gerçekten çok değişmiş. Artık seçimler gerçeğe biraz daha yakın olacak gibi gözüküyor.

 

Nitekim bu gerçekleri gören Başbakan Türkiye genelinde gözdağı verirmiş gibi, çok da doğru olmayan bir cümle kullandı “ Seçimlerde partim ikinci parti olarak çıkarsa genel başkanlıktan ayrılırım” dedi. Neden “2. parti olsam “ dedi de, “oylarım yüzde 47"nin altına inerse” demedi. Artık seçmen kül yutmuyor ve söylenen her kelimenin, kurulan her cümlenin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Politikleşen halk, politik kurnazlıklara eskisi gibi aldanmıyor. 

 

AKP, Grup Başkan Vekili Nihat Ergün"ün “22 Temmuz sonuçlarına göre yüzde 5 artma veya eksilme normaldir.” Sözü, eksilme olabilir sinyalidir. Artık, AKP"liler de, Adalet Partisi, Anavatan Partisi gibi ibrenin aşağıyı gösterdiğini ve zaman içinde tükenişin kaçınmaz olduğunu görüyorlar.

 

AKP"nin gerilemeye başladığının sinyalleri en batı il İzmir"den geldi. Başbakan"ın bazı kişilere teklif götürdüğü, ancak o kişilerin teklifi geri çevirdiği iktidarı kollayan medya yazdı. Bu yüzden seçimi kaybeden Milletvekili Taha Aksoy ile tekrar deneme zorunda kaldı. Bu tavırdan, AKP"ye oy veren liberal – demokrat ve sağcı – demokrat kesimin geçen seçim gibi AKP"ye destek olmayacağı iddia ediliyor. Tabii, Saadet Partisi faktörünü de unutmayalım. AKP için kâbus olabilir. Ancak, 29 Mart seçimlerinde bu düşünün hızlı yaşanmaması için bütün güçleri ile çalışıyorlar.

 

Ne mi yapacaklar?

 

Türkiye genelinde nasıl bir strateji geliştireceklerini henüz bilmiyoruz. Çünkü seçimler için gereken projelerini ortaya koymuş değiller. Ergenekon gelişmeleri puan getireceği gibi, götürebilir de. Ancak ekonomik kriz, işsizlik menfi olan bir gelişme olarak gözüküyor. Ancak Doğu ve Güneydoğu için neler yapacaklarının ipuçlarını vermeye başladılar.

 

Birincisi, tarikat ve cemaat üzerinde yoğunlaşacakları kesin. Fakat 2007 seçimleri kadar çok fazla etkili olamayacakları haberleri etrafta dolaşıyor. Bu faktörün zayıflamasının sebeplerden biri, Gülen cemaatinin çok fazla ön plana çıkmasıdır. Kürt halkı Bediuzzaman"a “ Saidi Kürdi” olarak çok önem veriyor. Sadi Kürdi akımının “Gülen” cemaatinin gölgesinde kalması hazmedilmiyor.

 

İkincisi gıda, kömür ve öğrencilere yardım, beyaz eşya stratejisi devletin vali ve kaymakamların eliyle aynen devam edecek. Ancak iddia o ki bu sefer söz konusu nakdi ve ayni yardımları alan halk, sandık başında bildiğini okuyacağı.

 

Kürt sorununun çözümünde verdiği sözü yerine getirmeyen, sınır ötesi operasyonlar ile her gün bomba yağdıran AKP ye oy verenler bir hayli azalacağı da bilinen ayrı bir iddiadır.

 

İşte tamda burada AKP, Doğu ve Güneydoğu"da farklı bir stratejiyi uygulamaya koymak için çok sıkı görüşmeler, toplantılar yapıyor. Önemli ilişkiler geliştirmeye çalışıyor. İki konu üzerinde çok yoğunlaşmış durumdalar.

 

Birincisi, Şeyhler, aşiretler ve ağalar ile yerel yönetimi paylaşmak.

 

İkincisi, bölgede bir hayli zayıf olan CHP, MHP ve diğer partiler ile gizli anlaşma yaparak oylarını yükseltmek Belediyeleri ve il meclislerini kazanmak.

 

Peki, bunda başarılı olacak mı?

 

Doğrusunu yazmak gerekiyorsa, olacak diyenler de, olmayacak diyenler de var. Siyaset bilimcileri, “Kürt” konusunda Meclis"te AKP"ye banko arka çıkan CHP, MHP gibi partilerin şanslarının olmadığı illerde AKP"ye destek verecekleri kuvvetle muhtemeldir. Bu yaklaşımın Kürtlerin bir bölümünün de birleşmesine etki edeceği ileri sürülen ayrı bir görüş.

 

Diğer tarafta, AKP"nin bölgede çok etkili olan Şeyh ve Ağalar ile encümen ve meclis üyesi paylaşımı konusunda anlaşmaya varırsa önemli bir oy potansiyele sahip olacağı iddia ediliyor. Özellikle de şeyhler çok etkin olmasa bile, ağa ve aşiretlerin son derece etkin olabileceği ifade ediliyor. Bu etkinin çapı ne olur, 6 yıllık iktidar süresince AKP"nin bölgedeki icraatları halk nezdinde ne kadar kabul görür, aşiret liderleri ve ağalar mensuplarının üzerinde ne kadar etkili olurlar bu günden kestirmek mümkün değil.

 

Ayrıca, AKP"nin bölgede kendi zenginini yarattığı düşüncesi yaygındır. Şimdide şeyh, aşiret, ağa, tarikat ve cemaat işbirliği söylemleri pastanın daha da büyüyeceği ve dağıtılacağıdır. Bu gelişmenin seçimlerin üzerindeki etkisi ayrı bir soru işareti. Bölge halkının demokratik açılım beklentisine böylesi ilişkiler yumağı oya sekte vurabilir. Bu formülün AKP"ye oy kazandıracağına dair bölge halkı çok şans vermiyor. Yine de Kürtler geçmişte hep şaşırttıkları gibi 29 Mart seçimlerinde de bir şaşırtma daha yapabilirler. Ama bu şaşırtmada ibrenin hangi tarafa kayacağını kesin sınırları ile belli olmadığı ifade ediliyor.

 

AKP"nin 2007 seçimlerinden sonra, demokratik dönüşüm konusundaki, tavır, duygu ve tutum farklılığının derinleşmesi, milli gelirin dağılım iddialarına rağmen milyonlarca ailenin devletin yardımına muhtaç hale gelmesi, işsizliğin çığ gibi büyümesi, patlayan kriz seçmenin AKP"ye oy vermesini inandırıcı kılmıyor.

 

30 Mart sabahı, hiç kuşkusuz AKP"nin belediye encümeninden çok, il genel meclisinde aldığı oy belirgin olacaktır. 2007 seçimlerin altında bir oy alması halinde “erken seçim baskısı” başlayacağı kesin gözüyle bakılıyor.

 

AKP, “nerede belediye başkanı kazanırım; Diyarbakır ve İzmir"i de istiyorum” gibi taleplerden çok, “il genel meclis seçimlerindeki oy yüzdesi” üzerinde yoğunlaşmaz ise, yerel seçimler olsa bile genel seçimin havasını getireceğinden kimse kuşku duymuyor. Tam da ekonomik krizin etkilerinin giderek yaygınlaştığı bu dönemde iç politik değişimi tetikleyecek faktör olarak il encümeninde AKP"nin alacağı oylar gösterilmektedir. Çünkü mahalli seçimler tam da krizin derinleştiği günlere dek geliyor.

 

CHP"ye ve MHP"ye oy verenler ideolojik bir tercihe sahipken; AKP"ye oy verenler ise günlük ihtiyaçlarına göre karar verdikleri bilinen bir gerçektir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu"da Kürt seçmenler açısından. Bu yüzden 29Mart seçimlerinde AKP"nin işi bir hayli zor görünüyor. O yüzden DPT"nin elinden Diyarbakır, Batman ve Tunceli gibi illeri almak çok kolay gözükmediği gibi, Siirt gibi bazı illeri kaybetmesi bile ufukta gözüktüğü ifade ediliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi