M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Sakın ha, oyuna gelmeyin!

Sakın ha, oyuna gelmeyin!

Kürtlerin kulağına küpe olması gereken bir söz var “Osmanlı’da Oyun Bitmez” diye. Ne yazık ki 300 yıldır bu tuzağa düşüyorlar. Özellikle 88 yıllık Cumhuriyet rejiminin neredeyse her 5-10 yılda bir bu kumpasın içine giriyorlar.

Uzun bir süreden sonra egemenler Yüksekova’da sahneye koydukları oyunu başarıyla gerçekleştirdiler. Titizlikle yerleştirdikleri kışkırtıcı ajanlarla önce Mustazaf-Der Yüksekova Şubesi’nden yüzleri örtülü 15 kişilik bir gurubu provoke etti. Sonra saldırıya uğrayan gençleri provoke eden diğer ajan grubu Mustazaf-Derneği önüne getirdiler. Ve ne olduysa oldu. Pimi çekilen bomba gibi plan sonucu şube başkanının kardeşini katlettiler.

Benzerleri defalarca uygulanmış bir senaryo tekrar sahnelendi. İlçe’de en küçük bir sivil toplu yürüyüşe izin vermeyenler dışarıdan gelen 300 kişiye müsamaha göstermesi size bir şey çağrıştırmıyor mu? Geçmişteki gibi bir kesim seçim öncesi kullanılmak isteniyor.

Coğrafyada zehirli bir ortam yaratılıyor. Niçin? Kürdü bir birine kırdırmak için. Nasıl? Zalimin zulmüne karşı değil; Kürdü Kürde düşürmek için. Karşılıklı kin, nefret ve intikam duygularını beslemelerini yeniden sağlamak için.

Dindarım, Müslüman’ım, Kuran ve sünnete inanıyorum diyen yörenin Kürt âlim, mele, seyda, şeyh, tarikat, cemaat, aydın, önder ve siyasetçilerine sesleniyorum.

Şerafettin Elçi, Altan Tan gibi dindarları listesine almış temsil kabiliyetini arttırmış siyasi hamleyi zayıflatmak isteyenlerin oyunu olduğunu görmüyor musunuz? “Böl parçala yönet” geleneksel tezgâhı fark etmiyor musunuz?

Kürt dindarları, cemaatleri, tarikatları ve siyasileri geçmişi ne çabuk unuttu?

Kürtlerin kendi kendilerini yönetme çıtasını yükselttiğini gören egemenler içine düştükleri korku ve panikle dini kullanarak sizi bölüyorlar. Sizi karşı karşıya getirerek bir birinize kırdırtmak istiyorlar. Sizlerin arasına Yüksekova’da yaptıkları gibi yeniden kan davası sokarak bir birinize düşman yapmak istiyorlar.

Yüzlerini örterek bir gurubu provoke eden ajanlar geçmişte Hüseyin Velioğlu ve arkadaşlarına da aynı tuzağı kurmadı mı? Ne çabuk unuttunuz? Uzun yıllar Kürd’ü Kürd’e öldürtememişlerdi Yüksekova’da oyunu yeniden sahneye koydular. Çünkü iki tarafta da ajanları o kadar bilinçli ve çok çalışıyorlar ki uyanık olmak zorundasınız.

Kürtlerin ezici çoğunluğunun dindar olduğunu bilen egemen güçler Kürtler arasına kin, nefret, ölüm ve kan sokmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Nitekim Yüksekova Mustazaf-Der Şube Başkanı adaşım Abdullatif kardeş acısıyla “Zalimler için yaşasın cehennem” demiş. Abdullatif kardeş başın sağ olsun. Übeydullah’a Allah’tan rahmet diliyorum. Yapılan açıklamalar göstermiştir ki gencin öldürülmesi, ortalığı kışkırtan çifte ajanlarıdır. Çok ince hesaplanmış geleneksel bir planın devamıdır.

Kaygı verici kirli bir tezgâhtır. Seçim öncesi tehlikeli bir oyun planlanmıştır. Hassas süreçte gizli güçlerin tahrikidir. Nitekim gerekli açıklama ve mesajlar ile bu gerçeklik açığa çıkmıştır. Kürtler ortak tavır geliştirerek bu tuzağı açığa çıkartmalı ve sağduyulu olmalı.

Tabii ki “zalimler için yaşasın cehennem.” Ama hangi zalimler? Onu iyi teşhis etmeli.

Bölgede etkin olan BDP, Bağımsız aday ve siyasetçilere de sesleniyorum: Bölgeyi cehenneme çevirmek isteyenler seçim sürecinde dini de kullanarak Kürdü Kürde kırdırma projesini Yüksekova’da devreye koydukları belli. Fitne ve fesat çıkarmak isteyenlere fırsat verilmemeli. Kürt gencini vuranların bulunması için sizde yardımcı olun.

Bölgenin siyasi, dini, kültürel, akil aydın, düşünce adamları hiç gecikmeden devreye girerek oyununu bozmalılar. Ki zaten girdiler. Gerginlik ve çatışma Kürtlerin asla çıkarına değil. Kanlı bir tuzak kuruluyor. Olayların nereye vardırılmak istendiği belli.

Kürdler önce kendi barışını sağlamalı. Hep öldürülen Kürtlerdir. Kürtler arasında toplumsal çatışma yaratılarak özgürlük, insanca yaşama arzusu engellenmek isteniyor.

Yıllardır bu oyuna geliniyor. Cumhuriyet tarihi boyunca söz konusu Kürtler oldu mu bütün partiler tek ses, tek yürek oluyorlar. Peki ya siz? Hiç mi ekletmiyorsunuz?

Gittiğim bir camide “İnsanlık merhamet üzerine kurulu. Merhametini kaybeden insanlığını kaybeder” yazılı bir afiş asmışlardı. Kürtler bir birine merhamet etmezse başkaları niçin merhamet etsin ki? Biz tuzaklara düşersek, başkaları neden tuzak kurmasın ki? Ancak merhamet eden merhamet bulur.

Egemenler size merhamet etmiyor; bari siz bir birinize merhamet ediniz. Unutmayın Peygamberimiz merhamet peygamberiydi. Dinimiz merhamet dinidir. Kültürümüz merhamet kültürüdür. Zalimler size hiç merhamet etmedi. Şimdi de bırakın merhameti, bir birinize karşı kin ve nefreti körüklemek için türlü oyunlar tezgâhlıyorlar. Provokatör ajanlar ile sizleri bir birinize düşürmek istiyorlar. Geçmişte defalarca yaptılar ne çabuk unuttunuz.

Zulmeden zalimin karşısında yer almamız gerekirken, bir birinizin karşısında yer almanız doğru değil. Said-i Kürdi gibi bir mütefekkiri, âlimi, bilgini, önderi cesedini denizin soğuk sularına atanlara, “Kürd-i” lakabını kitaplarından silenlere taraf olmak hangi Kürtlüğe dine, inanca, örfe, adalete sığar. Hangi cemaat, tarikat bu uygulamaya hoşgörü ile bakar?

Lütfen yapmayın. Sakın Ha! Oyuna gelmeyin. Size tuzak kuranların ellerini ovuşturacak hareket ve eylemlerden sakının. Kurulan tuzakla kanlı bir gelecek hazırlanıyor bunu bilin. İtirafçı- JİTEM- Hizbullah- Korucu eliyle 17 bin 500 Kürdü infaz ettiler. Sonra da o infazı yapanları infaz ettiler. Boğaz’da villada yapılanları unuttunuz mu? Ya da içeri tıkılıp müebbet hapis verilenler. Osmanlıda oyun bitmez. STK’ların sağduyu çağrılarına kulak verin.

Allah zalimin zulmünden, fitnesinden, oyunundan, tuzağından, hilesinden hangi görüş, düşünce ve inançta olursa olsun bütün insanları ve de özellikle Kürtleri korusun.

BİN LADİN

Bin Ladin üzerine bir makale yazmak isterdim. Ancak bizim gündemimiz o kadar ağır ki ancak dört paragraflık kısa bir görüş belirteceğim. Bilirsiniz silaha ve şiddete karşı biriyim.

Bin Ladin’in milyarlarca dolarlık serveti elinin tersiyle itmiş; doğru yanlış kendini bir davaya adamış; dağlarda, mağaralarda uzun yıllar zorlu bir hayat sürmüş karizmatik kişilikti. Mücadele verdiği süre içinde ABD, AB ve diğer ülkelerde defalarca liderler değişirken o dünyayı karşısına almış davasının bir numaralı lideriydi.

Dünya’nın en büyük gücü ABD Pakistan hükümetinin yöneticilerine haber bile verme gereği duymadan onlarca defa suikastlardan kurtulmuş Müslüman bir lider görüntüsü çizen Bin Ladin’i bir gece yarısı ansızın infaz etti. Hem de silahsız ve teslim alınabilecek halde iken. Yetmedi cesedini tanınmaz hale getirdiler. Yetinmediler böylesi özelliklere sahip birinin kefenine ağırlık bağlayarak okyanusun derinliklerine atma aymazlığını gösterdiler.

Ve aynı zihniyet Bin ladin’i öldürdüğünü açıklarken “son Apaçi” Geronimo’nun adını veriyor. Bu Beyaz adamın insanları, ırkları, dinleri, gelenekleri bir kıtada yok etmenin dışa vurumun bilinçaltıdır. Apaçi’lerden sonra Müslümanları mı yok edeceğiz mesajını veriyor?

Batı dünyası için Bin Ladin ne kadar itici de olsa kızının gözü önünde silahsız infaz edilmesi, infazın Beyaz Saray önünde sevinç gösterileriyle karşılanması o demokrasiyle övünen batılılar için akla ziyan vahşi bir yaklaşımın tipik örneğidir.

NOT: Yüreği yanık bütün annelerin 8 Mayıs anneler gününü kutluyor, ellerinden öpüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
24 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi