Özgür Amed

Özgür Amed

Quranime fıs oldızz...

Quranime fıs oldızz...

Açıkçası yılını tam hatırlayamamakla beraber, 2010 olabilir. Mezopotik havayı solumaya çalıştığımız bir Amed gününün hafif sıcak bir anındayız. Azor yüksek basıncı, devletin tüm baskı ve zorbalıklarına rağmen etkisini gösterirken; Dicle nehri yepyeni kliplere ev sahipliği yapıp kenarında halay çeken gençlere ve nice yerel sanatçının doğal ekolojik katliamına uğruyordu. Hayat kısa ve kuşlar uçmaya devam ediyordu…

Arkadaşım Memo’nun kız arkadaşı Naz, İzmir’den Amed’e misafirliğe gelmişti. Memo için mühim bir an elbet! Az heyecan var. Ortak bir kız arkadaşımız olan Sevil’i de aldık. Çay yemek faslından sonra surlara gideceğiz. Akkoyunlulardan bilmem kime kadar tarihi türistik ne varsa sallayacağız. Taşlar, üst üste aslan figürleri, büyük ustaların sevdikleri için kalp şeklinde surlara çizdiği dev çizimler, ciğer yerken görüntülenen fosiller ve daha bir sürü şey! Tabi bu arada Memo bir araba bulmuş. Sürüyor artist artist! Neyse geldik surlara…

Keçi burcuna çıktık. Etrafı kol açan eyledik. Aşağı mahleden gelen zarok sesleri, deklanşör sesleri ile birleşip “ayy ne kadar tatlılar, profil fotosu yapacağım” çığlıklarına dönüşüyordu. Naz için her şey yabancı. Sevinci gözlerinden okunabiliyor. Neyse aşağı indik. Surların dibinde çay içiceğiz. O ara sadece kursîler vardı. Yaygın değildi insanların sur dibi çay iştiraki. Oturduk. Çaylar geldi… Çayı getiren keko hafif bir qırıx. Öyle takılıyor. Gözlerinden okunabiliyor gede bajar havası. Sohbet falan û bevan derken kalktık. Araba hemen ileride park halinde. Bindik… Tamam, bindik güzel ama gidemiyoruz…

Gidemiyoruz çünkü akü bitmiş. Sorun var yani… R.Burns'un “Fareler ve insanların en iyi planları, sıkça ters gider” dediği yerin tam ortasındayız. Mecbur iteleyeceğiz arabayı. Memo ile öylece ortada kaldık. Onu direksiyona gönderip arabanın arkasına geçtim. Oradan geçen bir iki gençte saolsun yardım etti. Naz ve Sevil’i de hemen yanı başımızda bulunan banka gönderdik. Siz oturun biz arabayı çalıştırana kadar diyerekten.  Ne yani? Nalet olası 5 bin yıllık feodal araba iteleme damarımızdan ödün verip kızlara da mı “Xêrinîze siz de biraz iteleyin” diyecektik? Tabi ki hayır… Bize yakışmaz heval!

Onlar bankta oturup bize bakarken Memo direksiyonda bişiler fısıldıyor bende arkada ter döküyordum. O ara o bize çay veren arkadaşın da bize doğru geldiğini gördüm. Öyle bir gelişi vardı ki, sanki Oscar sonrası teşekkür konuşması yapacak mübarek! Geldi tam yanıma. O da başladı itelemeye. Ama hissediyorum tabi bunun xêr için gelmediğini. Daha arabayı çalıştırmayı başarmadan ve çok geçmeden kulağıma hafif fısıldadı ve şöyle dedi:

“Quranime fıs oldızz”

Bunu söyledikten sonra da kızlara doğru Bırus Wils’vari bir bakış attı. Dudağında avını yakalamış bir avcının küstah gülüşü belirmişti. Lafını çakmış olmanın ve o an ki ambiyansın muazzam analizini yapmış olmanın derin hissiyatını yaşıyordu. Hannibal olup çıkmıştı… O’na göre biz iki kızı alıp araba ile hava atıyorduk. Yani aramızdaki ilişkiden bihaberdi ama gördükleri ona yetmişti ve bizi onlara karşı rezil olmuş görüyordu.

Devletin kadrolu Kürt aydın kontenjanından sahaya giriş yapıp televizyonlarda top koşturan qaşmerimsî mêrolar, AKP’nin her uzattığı her xıyara tuz ile koşan leydıs and centılmınslar ve uzak diyarların ince bıyık hezeyan sanrılarına gark olmuş dilim loyloycuları! Hani hepinizin bin bir takla atarak itibarsızlaştırmaya çalıştığı bir insan vardı ya! Ha işte, Devlet onun ayağına koster koster gidip marina marina geldi. En önemli aktör Sayın Öcalan’dır deyip müzakereye oturdu. Müzakerenin de “ker” kısmında balkon izleyicisi oldunuz…

E peki ne oldu? Ne olacak! Quranıme hepınız fıs oldız. Devletin kendisi de fıs oldî…

Amed’te Müzakere Yorumları

Gündem olağan hızı ile kaynarken son gelişmeleri sokağa sorduk. İşte görüşler.

Meheme Abê(Ciğerci,56): 30 yıldır bu ciğerleri şişe geçirip duruyorum. Bir gün olsun kan durmadı! Ciğerlerden ötürü elim hep kanlı! Artık dursun.

Sıdık abê(Çiğköfteci, 40): Bilîsen heyat yoxırmak dêmaxtır! Barış da çiğköfte gibidir. Êle yawaş yawaş gîdecaxsın! Hêdî hêdî yoxırıp emek werecexsın! Bir ustanın çiğkoftesıne bir başka usta qariştî mi olmaz! Olabilemez! Heger en sonda tam verım almax îstîsense sabredecexsen brêmin. Anadın degıl?

Xalê Seydıxan(Ulu Cami Önü Yüksek Lisans öğrencisi, 70): Elbet sürecin parametreleri önemli. Gözden kaçırılmaması gereken dinamikler var. Yüzyıllık bir meseleyi kendine iş edineceksen olgun davranman lazım! Bu iş karga görünümlü “doğanlara” kalmayacak kadar önemlidir. Adorno’nun da dediği gibi. Şey işte… Yani muhakkak bişi demiştir bence. Ben bi namaz kılıp geliyorum.

Serdar(İşsiz, 30): Öncelikle belirtmek isterim ki delinin değirmeni kendi kendine döner. Kürt hareketi akıllıdır! AKP’ye buradan bir şairin yağan yağmura keman eşliğinde ki yüreği ile sesleniyem: O elın indir êle qonış! Sen kime dişın sıxîsen oxlım?

Mazlum(Öğrenci, 17): Abê testım yarıda kaldı. Sonra konuşsam olur mu? Deneme sınavına hazırlanıyorum da.

Xaltîka Meyro(67): Emê bi izn û qudreta xwedê serokê xwe weynin ortaaa Amedê!

Ciwan(Anaokul öğrencisi, 6): AKP kendi çıkarı için tüm mezarları ters çevirir! Makyavel’e rahmet okutur. AKP’nin derdi û imani hep ama hep kaymağı yemektir. Bunun anlaşılmayacak nesi var anlamıyorum! Adam açık açık başkanlığa oynuyor ve şuan en hayati koz Kürtlere oynuyor! Aha seçimlerde kapıda. Bütün bunları 3 yaşında da diyordum ama sakalımız yok ki kardeşim! Siz de bana inanmıyorsunuz. Neyse ben sınıfa geçeyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
19 Yorum
Özgür Amed Arşivi