M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

PYD, YPG Terörist miş!!!

PYD, YPG Terörist miş!!!

Suriye’den 3 yıldır insanlar evini, barkını, şehrini, köyünü, tarlasını, tapanını, iş yerini; asırlık vatanını, geçmişini bir çuvalın içine koyduğu 3-5 parça eşyasını sırtlayarak anılarını geride bırakarak; ölümü göze alarak, tel örgülere göğsünü dayayarak kaçıyor.

3 aylık bebeğini kurtarmak için tel örgülerin üzerine atlıyor. Hamile, kucaklarında bebekli kadınlar, aç susuz sınırda günlerce bekliyor. Sınırı geçmelerine izin verilmediği için canı pahasına dikenli teller üzerinden atlayarak bir başka ülkeye geçmeye çalışıyorsa. O ülkede neler olduğunu, IŞİD’in nasıl bir vahşet uyguladığını görmek, anlamak gerekmez mi?

Aynı insanlar Kürd güçleri tarafından kurtarılan vatanlarına, şehirlerine, köylerine, evlerine sevinerek, gönül rahatlığı ile dönüyorlarsa. Türkiye ve dünya ekranlara yansıyan, gazete sayfalarında manşete çıkan bu dramdan bir ders çıkarmaları gerekmiyor mu?

Otoriter, Irkçı, mezhepçiliğin Suriye’de nelere mal olduğunu anlamak istemeyenlere sesleniyorum. PYD ve askeri gücü YPG, YPJ’nin ırkları ayırmaksızın yaptıkları fedakârlığı, insanlık uğruna verdikleri binlerce şehidi ne zaman görecek; ne zaman “terörist” diyerek iftira atmaktan en azından Kılıçdaroğlu gibi sözde de olsa ılımlı yaklaşacaklar.

Bağımsız Kürdistan paranoyası ile açıkça “PYD’den işkilleniyoruz” diyen taraflı, tarafsız ırkçı köşe yazarları Suriye’de daha başka nasıl bir mezalim, zulüm, sefalet, savaş ve de cinayet görmek istiyorlar? ABD, AB, Birleşmiş Milletler, bütün dünya PYD’yi Suriye halkı için kurtuluş savaşı verdiğini söylerken; Türkiye yönetimi neden düşman belliyor?

Dört parçada Kürdlerin yüzde 99’unun desteklediği legal siyasi yapı PYD, yine legal askeri yapı YPG’ye Türklerin bin yıllardır birlikte yaşadığı, Osmanlı’nın saygı duyduğu Suriye Kürdlerine devletin, hükümetin, bürokrasinin, siyasilerin, medyanın “terörist” demesi ne kadar inandırıcı, ne kadar gerçekçi; en önemlisi Kürd halkı bunu daha ne kadar kaldırır.

Yine bütün dünyanın terörist, kan içici çete, kelle kopartan vahşiler, pazarlarda kadın satan insanlık düşmanı IŞİD’e hoşgörünün ötesinde sıcak bakmak, silah ve lojistik destek vermek; dünya kamuoyu ve Kürd halkının gözünde itibarı ve inandırıcılığının nerelere kadar düştüğünü görebilmek ne kadar onurlu bir dış siyasettir söyler misiniz?

Arap, Türkmen ve Kürdlerin bir arada kimliklerini gizlemeden yaşadıkları Suriye’de IŞİD denetimine geçen yerlerde zulüm, kan, gözyaşı ve katliam yapıldığını, Gre Sipi’de kafa kesilme havuzlarını Türk ve dünya medyası yayınlarken Türkiye’yi yönetenler bu vahşeti sırf Kürd düşmanlığı için görmek istememeleri ne kadar gerçekçi bir politikadır.

Allahtan korkun, peygamberden utanın. Kurtuluş savaşına “etnik temizlik” diyen kafa ve zihniyete Rojava Toplumsal Sözleşmesini hatırlatırım. Ne diyor o sözleşmede:

“Din, dil, ırk, inanç, mezhep ve cinsiyet ayrımının olmadığı, eşit ve ekolojik bir toplumda adalet, özgürlük ve demokrasinin tesisi için. Demokratik toplum bileşenlerinin siyasi-ahlaki yapısıyla birlikte çoğulcu, özgün ve ortak yaşam değerlerine kavuşması için. Kadın haklarına saygı ve çocuk ile kadınların haklarının kökleşmesi için. Savunma, öz savunma, inançlara özgürlük ve saygı için. Bizler demokratik özerk bölgelerin halkları; Kürtler, Araplar, Süryaniler (Asuri, Keldani ve Arami), Türkmenler ve Çeçenler olarak bu sözleşmeyi kabul ediyoruz” diyor. 

Evet, iddia ediyorum 12 Eylül Anayasasında esemesi okunmayan sözleşme Suriye Rojavasında gerçekleşecek diye birilerinin ödü kopuyor. Çünkü Cumhuriyetin 100. yılında yapmadığını Suriye Kürdleri üç yıl içinde yapacak diye panikliyorlar. Bunlar mı “terörist”

Kobane’den sonra PYD, YPG ve YPJ güçleri IŞİD’i Gre Sipi’den ( Tel Abyad) çıkardı diye “etnik temizlik” yaygarası, yalan söylem ve haberler üzerinden zaferi küçümsemekten öte itibarsızlaştırmak istiyorlar. Cumhurbaşkanı “sınırımızı tehdit edecek yeni yapı” diye kamuoyunu kışkırtıyor, toplantı üstüne toplantı yaptırıyor.

Bakın Birleşmiş Milletler ve dünya ülkeleri ne diyor: Suriye’de soykırım yapan IŞİD’in hedefinde Türkmen, Şabak Şiiler, Ezidiler, Sabean Mandeanlar ve Sünni Kürdler var.

Gre Sipi bölgesinin özgürleşmesi demek, Suriye tahribatının kısmen giderilmesi demektir. Bu harekât Afrin ile birleşince 780 km. Türkiye sınırına Kürdler komşu olup, Akdeniz’e açılacakları; Irak Kürdistanı boru hattı oradan geçeceği için Türkiye işkilleniyor. Oysa doğru politika ile geleceğinin 100 yılını kurtaracağını bilmiyor ya da bilmek istemiyor.

Kürdler Suriye’de artık statüsüz reaya olmayacaklar. Yeni bir sistemin ve yeni bir Suriye’nin eşit ortak parçası olacaklar. Başta Türkiye olmak üzere bütün Ortadoğu’ya yeni bir hayat tarzı, bütün dinlerin, mezheplerin, etnik kimliklerin, kültürlerin bir arada yaşanabileceği yeni bir Suriye oluşturacakları için, statükocu Türk siyasilerini korkutuyorlar.

Kobane ilk kırılma noktasıydı. Gre Sipi bunu pekiştirdi. Zaten Kürdler bu yüzden 7 Haziran seçimlerinde oylarını HDP’de birleştirerek AKP’yi, Erdoğan’ı bölgede sildi. IŞİD’e komşu olmayı Kürdler tercih eden zihniyete ders verdi. Çünkü etnik soykırıma uğrayan Kürd halkı için ses çıkarmayan Türkiye Gre Sipi üzerinden Arap ve Türkmen savunucusu kesiliyor.

Bölgedeki bütün Kürdler Erdoğan’ın “barış” sözlerine inanmıyor. YPG ve YPJ güçleri Gre Sipi bölgesini ele geçirerek sadece Cizre kantonu ile birleşmedi. IŞİD’in Rakka ile Türkiye ilişkilerine büyük bir darbe indirdi. Gre Sipi üzerinden Türkiye’den alınan desteğin yolunu besleyen ana damar kesildi. Bu zafer bölgeyi rahatlatacağı için birileri sinirleniyor.

O yüzden besleme medya manipülatif tepki vererek Arap ve Türkmenleri kışkırtıyor. Erdoğan “Tel Abyad’da Arapları ve Türkmenleri uçaklar ile vuran batı, onların yerine terör örgütü PYD ve PKK’yı yerleştiriyor” dediğinde. ABD’nin Ankara Büyükelçisi “Koalisyon uçakları IŞİD’i bombalıyor, sivil halka saldırmıyor” Twitter hesabından duyuruyordu.

PYD insanları yerinden ediyor diyenlere karşılık Türkiye’ye gelenler geri dönüyorsa o insanlar niçin geri dönüyor? Bin yıldır bu toprakların sahibi Kürdlere Siyasi komiserlerin izni ile çıkan AKP’nin resmi yayın organı Sabah gazetesi “PYD; DAEŞ’ten daha tehlikeli” diyor. Star, Yeni Şafak, Akşam gazetelerinde de aynı kışkırtıcı manşetle Suriye’ye operasyon işareti ile savaş çığırtkanlığı üzerinden Kürdlere gözdağı veriyorlar. IŞİD’in (DAİŞ) Akçakale’deki karargâhı iddialarını araştıracaklarına; her gün Güneydoğu’ya gelen cenazeleri görmezden geliyorlar. Cenaze törenine katılan on binleri, acılı anne, babaların acılarını görmüyorlar.

Türk medyası Kürd komşuluğuna alışırsa iyi eder. Türkiye önce IŞİD’in Diyarbakır’da seçimden 2 gün önce vahşi saldırısı ile eyleme başlattığında Kürd düşmanlığı yapacağına önlemlerini almalıydı. Güvenli bölge mi diyordunuz alın size 400 km. de PYD’nin savaşçıları YPG ve YPJ’nin sağladığı güvenli bölge. Türkiye bundan memnun olacağına “değerli yalnızlığı” ve “Kobane düştü düşecek” zihniyetinin Suriye’de sınır komşusu IŞİD olmasını tercih ettikleri artık bir sır değildir. Allah akıl, fikir versin.

Son sözüm; Koalisyon için legal Türkiye partisi; yüzde 13.12 ile 6 milyon oy almış HDP’ye MHP üzerinden saldırı var. Az insaflı Türk medyasının köşe yazarı MHP’nin tavrını demokrasi ayıbı diyerek “ senin 80 vekilin varsa onun da 80 vekili var. Ağırlık aynı, sayı aynıdır. Eksik olan ne? Demokratik olgunluk, hazım, anti demokratlık” demiş.

Sayın yazar kusura bakmasın onu Kürdler böyle okumuyor. MHP ve AKP’nin tavrı düpedüz ırkçılık, şovenizm, militarizm ve faşistliğin dik alasıdır. Barbarlara komşu olmayı, Kürdlere komşu olmaya tercih eden kafaların koalisyonu ülkeyi böler, ayırımcılık getirir.

NOT-1: 20 Haziran Dünya mülteciler günüydü. Dünya’da mültecilerin yüzde 90’nı Müslüman. Yüzde 80’ni de Orta Doğudan. İslam ülkelerinin liderlerini ve onların şahsında Erdoğan, Davutoğlu ve Bahçeli’nin bu manzarayı düşünerek siyaset yapmalarını öneriyorum.

NOT-2: Okuyucularımın Ramazan ayını tebrik eder, bu manevi mevsimin İslam âlemi için arınma ve anlamaya ( özellikle yönetenlerin) vesile olmasını dilerim.

NOT-3: Babaların babalar gününü kutlarken; ölenin arkasından kötü konuşulmaz amma, sizce de “baba” lakaplı müteveffa Süleyman Demirel’e yapılan 3 günlük yas ve defin töreni fazla abartılmadı mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Latif Yıldız Arşivi