İbrahim Genç

İbrahim Genç

Ortadoğu’da Japonya: Kürtler olmadan asla

Ortadoğu’da Japonya: Kürtler olmadan asla

Ülkeler arası diplomaside çıkar ilişkileri ön plana çıksa da bugün Kürtlerin durumu, Ortadoğu ülkeleriyle yakın diplomasi içinde olan tüm ülkeleri ilgilendirmektedir. Buna rağmen Kürtlerin coğrafyasının dahil olduğu Irak, İran, Suriye ve Türkiye ile çeşitli ilişkiler geliştiren birçok ülke bu konuda tek bir söz bile söyleyememektedir. Oysa bu dört ülke ile diplomaside ilgili olan birçok ülke, Kürtlerin coğrafyasından ya stratejik olarak ya da petrol ticareti açısından faydalanmaktadırlar. Bu sebepledir ki Kürtlerin yaşadığı sorunlara bir ölçüde değinmek, ahlaki bir sorumluluktur.

Tabii her şeye rağmen Irak Savaşı, Suriye krizi ve Türkiye’de Kürtlerin siyasal yükselişi bölge ve dünya devletlerinin de ilgisini çekiyor. Ortadoğu coğrafyasının zemini ıslak dünyasında Kürtler, hem radikalizme karşı savaş, hem de yönetimsel model sunma noktasında güven verici konuma geldiler. Tabii bu durum, Kürtlerin yaşadığı ülkelerde tedirginliğe de neden olurken Kürtlerin ulusal taleplerinin bir an önce çözülmesi gerekliliğini de ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla Kürtlerin sınırları içinde yaşadığı ülkelerle ilişkiye geçen her ülkenin bir ölçüde Kürtleri de diplomatik muhatap alması uzun vadeli bir siyaset açısından pek akıllıca olurdu.

Japonya’nın Ortadoğu hayali

Bu noktada Japonya’nın tutumunun incelenmesi gerekiyor. Çünkü Japonya, Asya’nın en uzak köşesinde yer almasına rağmen daima Ortadoğu ile ilgilenmiştir. Bu ilginin en önemli nedenleri; Ortadoğu’nun ülkeler arası diplomaside bir saha oluşu ve tabii ki Japonya’nın enerji ihtiyacını buradan karşılıyor olmasıdır. Japonya, özellikle son yıllarda ABD ile eklemlenmiş politikasıyla Ortadoğu’da varlık mücadelesi veriyor, diplomaside görünür olmak istiyor. ABD gibi bir devin yanında cüce kalan Japonya, aktif diplomaside Türkiye’nin kendisine yardımcı olmasını istiyor. Özellikle Japonya’nın Türkiye’yi bir araç olarak gören tutumundan dolayı son yıllarda Türkiye ile Japonya arasında temaslar da hızlandı.

İkili ilişkilerdeki hızlanma ile “Dostluktan stratejik ilişki”ye geçen bir durum ortaya çıktı. Böylece iki ülke arasında serbest ticaret anlaşması, nükleer santral yapımı, iki ülke arasında uçak seferlerinin arttırılması, uzay işbirliğine yönelik gelişmeler, bilim teknoloji üniversitesinin kurulması, Marmaray projesi vb. birçok gelişme yaşandı. Tabii bunlar karşılığında Japonya, bölgesel ve uluslar arası alanda barış ve istikrar adına aktif rol almak için Türkiye’den diplomatik destek istiyor. Bu sebeple de iki ülke arasında stratejik ortaklık tesisi için anlaşmaya varıldı.

Türk – Japon ilişkilerinde aynı nakarat

Tabii Japonya, bölgede ve uluslar arası arenada aktif diplomaside yer almak isterken bu sefer tamamen diğer ülkelerin güdümüne giriyor. Mesela Japonya, her ikili temasta “barış ve istikrar” diyor ama bununla neyin amaçlandığını bilmiyoruz. Türkiye ve Japonya arasında yapılan görüşmelerde Japon yetkililer utangaç da olsa Filistin ve Kıbrıs gibi meselelere değiniyorlar. Ama içeriğine dair detay bulamayız. Sorunların çözümüne hizmet edecek aykırı bir öneri ya da eleştiri bulamazsınız. Japonya ikili ilişkileri olan ülkelerle ilgili tutumunu “Başka ülkelerde meydana gelmiş tarihi olaylarla ilgili bir yargılama yapamayız” şeklinde ifade ediyor.

Özellikle Türkiye – Japonya ilişkilerine bakıldığında aşırı bir romantizm görüyoruz. Bu sebeple de Türk ve Japon yetkililerin her görüşme sonrası yaptıkları açıklamalar benzerdir. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen ay Japonya’ya düzenlediği gezi sırasında 8 Ekim’de Japonya başbakanı Shinzo Abe ile yaptığı ortak basın toplantısı ile Türkiye’ye G20’ye katılmak için gelen Abe ile Erdoğan’ın görüşme sonrası 13 Kasım’da yaptığı basın toplantısını karşılaştırın. Her görüşme sonrasında sarf edilen klişe ifadeleri göreceksiniz. Dolayısıyla her basın toplantısında 16 Eylül 1890 tarihinde Japonya'nın Wakayama Eyaleti Kashinozaki Kasabası açıklarında batan Ertuğrul Fırkateyni faciası ve İran-Irak savaşının başlamasıyla 1985’te Türk Hava Yolları uçağının Tahran’da mahsur kalan 215 Japon mühendis ve işçiyi kurtarması anlatılır. Yani sürekli birbirini tekrar eden şeyler…

Umduğunu bulamayan ülke

Her ne kadar Türkiye – Japonya ilişkileri duygusal temeller üzerinden kurulmuş olsa da iki ülke halkının birbirini tanıdığı söylenemez. İki ülke arasındaki ticaret hacmi de 3.5 milyar doları bulsa da Japonya, Türkiye’den umduğu karşılığı alamamaktadır. Bu haliyle Japonlar, Türkiye’nin daha çok kârlı çıktığını belirtip Japonya’ya tek taraflı bir çıkar kapısı gözüyle bakıldığını da düşünüyorlar. Çünkü Japonya’nın Türkiye aracılığıyla bölgede aktif diplomaside yer alma çabası da sonuç vermemektedir. Dolayısıyla Abe hükümetinin dışa açılma hayali sınırlı kalırken Japonya’da da başta anayasa değişikliği olmak üzere ekonomik darlaşma noktasında bir atılım yaptığını söylemek için yeterli bilgiye sahip değiliz. Bunun yanında Japonya – Çin ve Japonya –  Kore arasında çözüm bekleyen sorunların akibeti de Japonya’yı düşündürmektedir.

Japonya yeni bir şeyler söylemeli

Japonya, gelenek ve modernizmi bir arada yürütebilmiş; insanlarının titiz, çalışkan ve onurlu oluşuyla kendini dünyaya kabul ettirmiş bir ülkedir. Dolayısıyla Japon halkının kişisel dehası ve saygınlığı, Japonya’nın ezilen halkların yanında sesini yükseltmesiyle daha da pekişecektir. Bu sebeple de dünya, Japonya’dan yeni bir şeyler duymak istiyor. Özellikle de Türkiye –Japonya ikili ilişkilerinin geliştiği son yıllarda Türkiye’de yaşayan Kürtlerin bir beklentisi var. Bugün Japonya’da da 1000 civarında Kürt yaşamaktadır. Zamanında Türkiye’nin etkisiyle sınır dışı edilen Kürt sığınmacıları da biliyoruz. Ama bugün tüm dünyanın Kürtleri gördüğü ve tanıdığı bir zeminde, Japonya’nın Kürtlerin ulusal talepleri noktasında birkaç söz söylemesi gerekiyor. Çünkü Japon Başbakanlarının Türkiye’ye sık sık gelip de Türkiye’de yaşayan 20 milyon Kürt’le ilgili tek bir yorumda bile bulunmaması, Japonya’nın aktif diplomasi hayalini daha güçleştiriyor.

Kısacası Kürtler başta olmak üzere dünya, Japonya’dan yeni ve cesur bir şeyler duymak istiyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Genç Arşivi